CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’nu dinlemek için bir saat kadar önce miting alanına gittim.
Konuşma başlayıncaya kadar miting alanında gezdim. Tanıdıklarımla konuştum. Kuzey ilçelerinden gelen yoktu, Türkoğlu ilçesinden ve yazı köylerimiz dışında merkez ilçede ki CHP’liler miting alanındaydı. Toplam sayı ancak en iyimser tahminle 2000 civarındaydı.
Mesele mitinge katılanların sayısı falan değildi benim için. Bir seçmen olarak, bir birey olarak CHP Genel Başkanını dinlemek ve referandum ile ilgili söyleyeceklerini dinlemekti.
Sayın Kılıçdaroğlu’nu miting alanına hakim bir dostumun bürosunun balkonundan izledim.
Öncelikle Kılıçdaroğlu, Baykal kadar karizmatik değil. Ve Baykal kadar oy alamaz. (Bu benim şahsi düşüncem)
Sayın Genel Başkan her konuda bir şeyler söyledi ama referandum, referanduma sunulan kanunlar ve bu kanunların artısı ve eksisi ile ilgili bir şeyler konuşmadı.
“Hayır!” verilmesini istedi. Ama neden hayır oyu verilmesini topluma izah edemedi.
Sayın Baykal bir açıklamasında 13 Eylül’den sonra bu ülkede çok şeyler değişecek yönünde bir açıklama yaptı.
Sanırım CHP’de yeniden parti içi mücadele başlayacak. Bu defa Baykal doğrudan Önder SAV’a yüklenecek ilk iş olarak onu parti yönetiminden uzaklaştıracak hamleleri atacaktır diye düşünüyorum.
Neyse o önemli değil. Ve bizim işimizde de değil.
Referandum adeta Ak Parti hükümetine güven oylamasına dönüştü. Ve bu CHP ile MHP Genel başkanlarının zararına bir durumdur.
Referandumda “EVET” çıkması durumunda her iki Genel başkan için parti teşkilatları istifa isterler.
Galiba sayın Baykal 13 Eylül’den sonra işe hızlı başlayacak.