Maske sayesinde bulaşma riskini azalttığımız Covid-19’u yenmeye çalışıyoruz. Öyle ki verdiğimiz kirli havayı tekrar içimize çekerek. Ağzımız kuruyarak, dilimiz kuruyarak. Çocuklarımıza sarılamıyoruz, istediğimiz gibi. Sevdiklerimizi kucaklayamıyor, öpemiyoruz. Ki bizim milletimiz ise sevgi göstergesi kucaklaşıp, öperek karşılayıp, uğurlamak adeti varken, hepsi bir kenara bırakıldı. Üstelik bırakın karşılayıp, yolculamayı, birbirine gidip gelmek, misafirlik bile yasak artık. Çünkü insanlar birbirinden korkuyor.Covid-19 öyle bir şey ki, nereden geldiği belli olmuyor. Herkes zan altında kalıyor. Herkes potansiyel taşıyıcı.
Okulların açıldığı ve devam ettiği şu süreçte taşıyıcı küçükler okul ile ev arasında dolaşıp, gidip geliyor. Çok dikkat etmek gerekiyor. Hastalık bulaş etkilerini azaltmak için çocuğu çitileyelim mi, her gün ?
İyi ki çocukları es geçiyor, diğer türlü daha çok sıkıntı olurdu. Düşünsenize Allah korusun. Dileğim odur ki kimse yakalanmadan sağ salim bu süreci atlatsın.
Açık alanlarda çıkarıp maskemizi kolumuza takıyoruz. Bir azda olsa temiz hava alabilmek için. Temiz havayı özler olduk. Eskiden farkındalığımız bile yoktu. Temiz havayı normal bir şekilde alıp, veri, yorduk. Ağacın ehemniyeti arttı. Değerlerini daha bir iyi anlamış olduk.
Mesafemizi koruyor ve korumaya çalışıyoruz. Yumruklarla selamlaşıyor, Japon selamı veriyoruz birbirimize, olmadı sağ elimizi yüreğimizin üzerine koyarak selamlaşıyoruz. Tokalaşmayı unuttuk. Ne zor şey insanın sevgisini içinde yaşaması. Sevgi göstergesidir tokalaşmak, sağlamlıktır, eminliktir.
Sık sık elimizi temizliyoruz. Yeri geldiğinde sabunluyoruz. Sabunun olmadığı yerde dezanfektan kullanıyoruz. O da mı yok, 80 derecelik kolonyalar kullanıyoruz.
Aşı dediler, aşımızı olduk. Önce birinci doz sonra ikinci doz aşılar için kollarımızı ,gömleğimizi kıvırdık. Yeter ki bitsin gitsin şu hastalık.
Ama görüyoruz ki biz bitsin dedikçe artarak tekrar çoğalıp önümüze geliyor. Elbette kural ihlali yapmamak gerekir.
***
Arkadaşımızın kırk beş yaşındaki yeğeni aşı karşıtıydı. Hiç bir dozu olmamıştı. Hala da bu anlamda dik durmaya fikrini savunmaya devam ediyordu ki ağırlaştı, entübe oldu. Bu süreçte kaldığı sürede atlatamadı ama amcasına son sözü “söyleyin, herkes aşı olsun !” değdi mi, kendini kurtaramadın. Kural dışı kalmak, ne kazandırdı şimdi.
***
O gün hastanedeyiz.Bizim hastamız da var.Arabada sabahlamıştık.Ev hastaneye yakın olmasına rağmen.Bir çığlıkla uyandık.Kulakları tırmalayan birkaç acılı ses sabahı karşıladı.İnsanın içi yanmaz mı, bir ölen mi var?
Kalabalık bir grup hastanenin acil bölümünün önünde acısını yaşıyordu.Üzüldük bu duruma.Ama yapabilecek bir şeyde yoktu.
Görevliden anladığımız kadarıyla toprağa merhaba diyen bir gençti.Henüz yirmi yedi yaşında.Allah rahmet eylesin.Covidmiş.
***
Herkes aynı düşünce itibariyle “yeter ki sonlansın şu maskeler” düşüncesiyle hareket ediyor.Yorulduk artık.Gezmelere gidemiyoruz.Kalabalık yerlerde olmayınca hoş sohbet, düğün, nişan biraz sakin oluyor, coşkulu geçmiyor.
Gelen hergün geçmişi aratıyor.Birgün sonrası daha bir pahalı başlıyoruz mesela hayata.Bu da ayrı bir sıkıntı.İşin garibi “dur !” diyende yok.
Hergün hastalık sayısı artıyor,
Hergün çocuğun okula gidişi-gelişi bir seramoni halinde gerçekleşiyor.
Hergün biraz daha kendi kirli havamızı solumaktaki bıkkınlığımız artıyor.
Çözüm yollarının bir an önce bulunmasını istiyoruz.Temennimiz hep bu yönde.
Kurallara uyanlara bir sözümüz yok ama kuralları kulak ardı edenlere var ,Azizim.
Kurallara uyalım, uymayanları mümkünse uyaralım.
Sağlıklı ve huzurlu günler…