Ne iş yapıyorsun? Hayatını sürdürmek için ne ile meşgulsün? Kimsin? Ne için yaşıyorsun?
Bu soruların cevaplarını aradı insanoğlu yüzyıllarca. Her bir birey kendi yolculuğunda kendi kılavuzunu aradı. Bazıları buldu, bazıları ise solgun yapraklar gibi savrulup gitti faniliğin rüzgarıyla.
Bahar mevsimini atlatmış yaz ayına girmişken, ağaçlar yeşillenmiş, yavru kuşlar ötmeye başlamışken beni okuyan birkaç gözü fanilik teraneleriyle yormaktan imtina ederim.
Fakat bir husus önüme pat diye düştü.
Günümüz insanının elindeki muazzam imkanları farketmiyoruz. İçine doğduğumuz için bu dünyayı bu şekliyle algılıyoruz ve değer veriyoruz.
Aslında şu anda günümüzde hepimiz yüzyıllarca önce yaşamış bir çok kraldan daha zenginiz. Güvendeyiz. Sağlıklıyız.
Asıl soru ise burada gizli!
Youtube ana sayfama düşen bir gönderi ile bir anda aklımda şimşekler çaktı.
Bir ünlümüz, Bahar CANDAN, ‘5 Bin TL maaşla -Benim Sehpam Olur Musunuz?‘ Gönderisi yayınlıyor. Ve binlerce Başvuru geliyor.
Bana göre çok zeki bir kişi olan Bahar CANDAN’ın bütün medyatikliğini bir yana koyuyorum. Zaten kendisini absürt videolarından öte tanımam. Önemli olan mesele burada insanlığın geldiği durumu ortaya seriyor olması.
3-5 bin tl yada dolar için neler yapmaya katlanıyoruz? Yada neler yapmaktan vazgeçiyoruz?
Hangimiz kendimiz olabiliyoruz? Yada kendimizi keşfetmek gibi bir kaygı güdüyor muyuz?
Noah Harari adlı yazarın Homo Deus kitabında uzun uzun anlattığı günümüz insanının elindeki güç ve bunca güce rağmen anlamsal bir kayboluş yaşaması nedendir?
Evet, Sezardan daha güçlüyüz. Büyük İskenderin 30 yılda kat ettiği mesafeyi 30 dakikada kat ediyoruz. Kışın yaz, yazın kış meyveleri yiyoruz. Ömrümüz son yüz yılda iki kat arttı. Ama hiç birimiz kendimiz değiliz. Olamıyoruz. Bunca varlığa rağmen en önemli şeyi kaybetmişiz. Kendi varoluş amacımızı.
Bence bu soruya cevap bulabilmek günümüzün bütün teknolojilerinin ötesinde bir keşif olacaktır. Kişinin kendisi için!
Bu farkındalığa ulaşmak yani onu bir gerçeklik olarak keşfedebilmek zor bir merhaledir. Bir jeoloğun, toprağı eline aldığında bu toprakta demir madeni yoğundur diyerek kesin bir kanıya varması ne kadar somut bir bilgi ise şu an insanlığın durumunun ne olduğunu anlayabilmek de o kadar kati, net bir bilgidir.
Sonuç: sonu olmayan bir düşünce deryası. Herkesin kendi yanıtlarını bulabileceği bir bulmacanın içindeyiz. Yaşam denen labirentte kimse başkasının gittiği yoldan giderek çıkışa ulaşamayacak. Umarım kendi yolunuzu keşfedersiniz.
Bu yazıda bir ilk yapmak isterim. Yazımı okuyan ve fikirlerini benimle paylaşmak isteyenlerden mail beklediğimi ifade edeyim.
Mail: muratkge@hotmail.com