Dünya"da oldugu gibi ülkemizde ve kentimizde de hızlı bir degişim süreci var.
Degişime ayak uyduran işletmeler, fikirler, firmalar; acımasız rekabet koşullarına uyum saglayarak ayakta kalıyor. Saglayamayanlar ise birer birer yok olup gidiyor.
Hazineden Sorumlu Devlet Bakanı Sayın Mehmet şimşek"i takip ettik. Izledik ve konuşmalarını dinledik.
Iyi bir ekonomik tablo çizdi.
Acaba dogru mu söyledikleri demekten de kendimi alamadım.
Olsun. Önemli olan moral degil mi?
?Karamsar bir tablo ortaya koymadıgı? için özellikle de teşekkür etmek istiyorum Sayın Bakana.
Fuarı gezdim.
Fuar için gelenlerin konuşmalarını dinledim.
Üretim, üretim ve yine üretim.
Üretmeden tüken toplumların bir süre sonra vahşi kapitalizmin ayakları altında ezilecegini iyi hissedebiliyorum.
Sınırların kalktıgı, rejimlerin yıkıldıgı ve yeni yeni anlayış ve yönetim tarzlarının hayat buldugu dünyamızda, bizlerde ekonomik, sosyal ve siyasal noktada degişimi iyi algılamak gerektigini düşünüyorum.
Hani eskiden ? tehdit algılaması? denilen bir ifade vardı. Dünyanın iki kutuplu oldugu o yıllarda ki tehdit algılaması tamamen bertaraf olmuştur.
Onun yerini ?bölgesel tehdit algılamaları? oluşturmuştur. Ve bu yeni tehdit algılamalarının dayanak noktası silah ve asker degildir.
Yeni tehdit algılaması tamamen ekonomik ve yeraltı kaynaklarıdır.
O halde Dünya üzerinde güçlü devlet olmanın en önemli özelligi rekabete açık, ihracat fazlası bir ekonomik yapıdır.
Cari açıkların yaşanmadıgı, ithalat cenneti olmayan bir Türkiye için önceligimiz çok üretim az tüketmektir.
Parti kapatarak, insanların düşüncelerine prangalar vurarak, baş örtüsü için bir kaşık suda fırtına kopartarak bu ülke gelişmez ve zenginleşmez.
Her şeyin ekonomik bir deger olarak algılandıgı günümüzde, ülkemizin gelişmesi için, birer modern köleler haline gelmememiz için üretmekten ve ürettigimizi satmaktan başka çaremiz yoktur.
Sayın Bakan"ın açıklamalarından ben bunu anladım.
Umutluyuz.
Gelecek bizim olacak.
Gelecek Türkiye"nin olacak.
Gelecek Türk milletinin olacaktır.
Yeter ki üretelim ve ihracat yapalım. Bu olmazsa insanlar içeride birbirleriyle savaş halinde olurlarsa, 40 yıllardan kalma tehdit algılamaları sonucu yel degirmenleriyle savaşırsak geri üçüncü dünya ülkesi olarak kalmaya devam ederiz.
Ülkemizi ve rejimimizi korkular üzerine inşa etme alışkanlıgını bırakalım artık.
Halkın deger ve düşüncelerine saygı gösterelim.
Çünkü halk ne yapıyorsa, dogru yapıyordur.
Vesselam gelecegimizi aydınlık görüyorum?.