Asrın afeti olarak nitelendirilen bu felaket, 50.000 üzerinde cana mal oldu. Bir milyona yakın insanımız sakat kaldı. 300.000 ne yakın bina, ağır hasarlı ve yıkılacak.
Böyle bir depreme ne millet hazırdı ne de devlet. Olağan üstü hal edildi. Bu itibarla yurt dışı yardımlar da kabul edildi. Bazı kesim tarafından Suriyeliler “artık ülkelerine dönsünler” diye eleştiriliyordu. Ama bir gecede deprem, milyonları maalesef mülteci yaptı.
Devlet imkanını kullandıran muhtarlar dahi depremzedeler kendi yandaşı ise yardımı yağdırıyor, eğer kendi yandaşı değilse göstermelik ilgi gösteriyor ve baştan savıyor. Maalesef muhtarların bir çoğu depremzedeler arasında ayrım yapıyorlar.
Bir yakınımın eşi ve hamile kızı enkazda kalarak şehit oldular. İkinci gün eşinin cesedine ulaşır, üçüncü gün de kızının cesedine ulaşır. Ortalıkta hiç AFAD görevlisi olmamasına rağmen damadıyla ve kendi imkanlarıyla cenazesini kaldırırlar. Bu yakınım depremzede sayılmıyor. Çünkü ikameti başka şehirde imiş. Hem eşini ve kuzunu kaybediyor hem evi enkaz. Ama sistem hala bu yakınımı depremzede olarak kabul etmiyor ve yardımlardan faydalanamıyor.
Yine bazı resmî kurumlarda da yanlışlıklar devam etti. İkametini aldırmak isteyen depremzedelere nüfustan sorun çıkarılıyordu. Nüfusta yetkili birisi “ Şu anda ikametinizi değiştiremem, depremzedeler için talimat bize gelmedi” diyerek baştan savma yapıyorlardı. Halbuki normal şartlarda ikametini ev sahibiyle beraber nüfusa gidildiğinde ikamet taşınıyordu.
Depremzedeler için bankalar düşük kredi imkanı vermişti. Ancak depremzedelerin bazıları ikametini değiştirince bazı bankalar ikamet değişikliğinden dolayı depremzedelere kredi vermedi.
Çadır ve konteyner herkese yetişmediğinden bazı etkili ve yetkili kişiler kendilerine veya yakınlarına temin ettiler. Ancak bazı sahipsiz esas ihtiyaç sahipleri mağdur oldu. Evi hasarlı olmayan ya da az hasarlı olanlar çadır veya konteynır kullanırken diğerleri sıra beklemeye devam ediyorlar.
İmkanı olan depremzedeler şehir dışına çıkarak ya akrabasının yanında kaldılar ya ev tuttular ya hayır sahibinin evinde kaldılar veya devletin ayarladığı yurt, otel, pansiyon gibi yerlerde kaldılar. Mağdur depremzedeler de çadırda veya güvenli bölgelerde kaldılar. Devletimiz ve hayır sahipleri bu depremzedelere kol kanat gerdiler. Kaymakamlıklar ve Belediyeler de gıda-giyim yardımında bulundular. Bunun yanı sıra bazı ihtiyaç sahibi olmayanlar, depremzedeler için kullanılan haklardan faydalandılar. Yiyecek, kıyafet veya eşya yardımlarını adeta kapıştılar.
Depremden kaçanlar, başka bir imtihanla karşılanıyordu. Yokluk içerisinden gelip gözün doymadığı bir dünyaya tekrar geliş ve ibret almak yerine dünya sevgisine yenilmek, depremzedeya da depremzade olmayı tercih etmek.
İki ayı geçen bir sürede şehir dışında çıkan depremzedeler biraz toparlanıp tekrar şehirlerine dönecekler. Kimileri evlerini onaracak, kimileri işlerine yeniden başlayacak, içleri buruk belki karamsar ve tedirginlik bir süre devam edecek. Zamanla insanlar ortama alışacaklar ve eski günleri yad edecekler. Depremzedelerölüme bu kadar yakın iken yeni bir hayata nasıl tutunacaklar?Zaman bizlere çok şeyi öğretecektir.Kırık gönüller bu imtihanısabırla kazanacaklar inşaallah.
Devlet içerisinde fırsatçılık yapanlar, yardım yaparken ayrım yapanlar, hak etmediği halde yardım alanlar da hesabını elbette verecekler. Dünya imtihan yeridir.Rabbım bizleri imtihanı kazananlardan eylesin.