Bakmak… Kaçımız bakıyor da görüyoruz acaba? Hem neyi, nasıl, ne şekilde görüyoruz? Yoksa tesadüf bu deyip istediğimizi mi görüyoruz? Gözlerimizi rasgele mi çeviriyoruz?
Bakış önemli. Boşuna denmemiş bakış açısı, herkesin kendine göredir. Çünkü birinin gördüğünü diğeri farklı görür. Aynı yöne bakmış olsanız da. Bakmayı bilen görülmesi gereken her ne ise onu görür. Gözleri ile fark eder, görülmesi gerekeni. Gözlerini kullanmayı bilir ve beyin ile iletişim kurup, yüreği ile görür ve sözleriyle dillendirir.
Hapishanenin penceresinden bakan iki arkadaş hikâyesini duymuşsunuzdur. Her ikisi aynı pencereden parmaklıklar arkasından dışarı bakmışlar. Biri bakmış gökyüzüne yıldızların güzelliğini görüp sevinmiş.”yıldızlara bak ne kadar güzeller” demiş. Diğeri ise yerdeki çamurlara bakarak ”şu çamura bak, insanın canını sıkıyor” demiş.iki arkadaş aynı pencereden bakmalarına rağmen farklı durumları gözlemlemiş.nereye baktığın değil, ne gördüğün önemli.
Hayatta yaşarken de bakmanın ne denli önemli olduğunu biliriz. Allah korusun gözlerimiz olmasaydı, bu renkleri, çevremizi en önemlisi sevdiklerimizi göremezdik.
Olaylara bakış açısı bize zamandan tasarruf sağlar. Yapacağımız işi daha iyi sonuçlandırabiliriz. Kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlar. Yürek gözüyle görmüşse gözümüz doğru görmüştür. Çünkü yürek yalan söylemez.
Başarılı olmanın anahtarıdır da aslında. Gördüğünüze zamanında müdahale gerekiyorsa yapabilme, çözüm istiyorsa çözüme gideriz… İnsan olmanın gereğini yaparız. Görmekle ifade yeteneğimizi de kuvvetlendiririz. Olaysa olaya, durumsa duruma vakıf oluruz. Yürek gözü her daim kazançlı çıkarır sizi…
Bir de gönül gözü var… Gönül gözü duygusaldır. Bakar ama doğruda bakar, ifade ve durumda duygusallık katar…
Oysa yürek gücü merttir… Tavır ne ise görülende odur. Gerekiyorsa müdahaleci gerekiyorsa seyirci kalabilmesidir. Nettir.
Bir bakışta görememek var. Bakıp bir anlam yükleyememek. Hiçbir yöne veya tarafa taraf olamamak… Görmemiştir. Anlamamıştır. Katılmak istemiyordur.
Allah iki göz vermiştir. İyi görelim, iyi ölçelim diye. Baktığımız hangi alanı, hangi durumu dillendire biliyoruz tam anlamıyla. Gördüğümüzü anlatmaya kalsak dil göze yetişebilir mi?
Siz dilinizi oynatıp bir kelime söyleyinceye kadar, göz görür. Beyine iletir. Gönül ve yürek gözü çoktan dillenmiştir. Sözle ifade etmek için ağzınızı açıp kapayıncaya kadar belli bir süre geçmez mi? Diyaframın çalışması, harfleri söylemek için ağzınızı açıp kapatmak gerekmez mi? bu esnada olanlar olmaz mı? Dil göze yetişemez.
Gözlerin bir kalbin aynası olduğudur. “gözler kalbin aynasıdır.Yalan nedir bilmez onlar.” Şarkısında olduğu gibi.gözlerin gözlerle temasında bir çok anlam yüklüdür.bu anlamlar iyi de olabilir, kötüde olabilir.
Ayrıca gözlerle işmar edilir.”çekil,dur, karışma,yok…” gibi anlamlar taşır.Gözler dünyaya açılan penceremizdir.Bu pencereden gönlümüzde bakar, yüreğimizde. Gerektiğinde uyarı göndererek bizi uyarırlar.Ne güzel bir görev, bir insana pencere olmak.Yani göz olmak.
“Gözler vardır, sözleri yaratan; sözler vardır saatlerce gözleri ağlatan.”
Selam ve sevgilerimle