İmamın oğlu kardeşim ; Devlet anadır ,babadır ,yardır ,yarandır .Bu millet onun bekası için gözünü kırpmadan şehit olmayı kendine şeref bilir.Nasıl böyle bir hatayı yaparsın doğrusu anlamış ödeğilim.
Devlete küsülmez.Çünkü onun gücü sayesinde mal ,can ve namus emniyetin güvence altında. Devlet gücü elinden alınmış etrafımızda o kadar çok millet var ki,halleri içler acısı.
Bir çuval inciri berbat ederek sana umut bağlayan ağababaları da zor durumda bıraktın .Ne güzel gidiyordu. Gülücükler , sana bir şey söylimmiler ,soruya soru ile cevap vermeler ,iftarlar ,saç baş okşamalar ,kur’an okumalar vs bu millet proje olmana rağmen seni sevmişti.Belki de seçecekti.
Böyle çok küçük kayalara bir kaç kez daha toslarsan sonun Muharrem İnce gibi olur.
Makalemin ana konusu bu son fiyaskon değildi aslında , ben hala Yunanistan ile olan muhabbetini merak ediyorum.Nedir bu kuzu dolması muhabbet?
Yunanistan’ın enosisinin Kıbrıs adası olduğunu bilir bu duruma göre hem devlet hem de millet olarak karşı tutum ve duruş sergilerdik.
Komşumuzun bu ülküsü 31 mart yerel seçimlerinde değişti ve yeni enosisleri İstanbul ve ayasofya oluverdi.İmamın oğluna öyle bir güvendiler ve mubareği öyle bir uçurdular ki ancak düştüğünde anlayacak hanyayı konyayı.
Her ne kadar İmamın oğlu yok böyle bir şey dese de , dumanın çıktığı yerde fizik kurallarına göre bir ateş olmalı. Nitekimde ateşin harı sadece oradan değil her taraftan hissediliyor.Her gün yeni bir yerlerden dumanlar çıkmaya devam ediyor.
23 Haziran seçimlerine kadar yeni ateşler ve dumanlar çıkartmaya devam edersen güvendiğin dağlara çoktan kar yağar ve sahiplerin gözünün yaşına bakmaz derhal yeni bir arayış içine girerler.
CHP zihniyetinin içerisindeki iflah olmaz din düşmanlarının , dinden imandan bahseden İmamın oğlunu günahları kadar sevdiklerini zannetmiyorum ama elleri mahkum .Geçtiğimiz hafta katıldığın bir televizyon programında sunucunun sorularının karşısında çaresizlik içerisinde rolünün dışına çıktın ve sanki
“Bende bir insanım rolümü çok iyi oynasam da yetti artık “ dercesine sunucuya çıkıştın.
Moderatörün sorusunun cevabı bir iki kelimelik ve çok basit olmasına rağmen beden kimyanızı öyle bir bozdu ki, tüm azalarınız tir tir titredi . Yüzünüz alışık olduğumuz görünen yüze hiç benzemiyordu. Sanki mahkeme suratı gibi olmuştu.
Çözülme bu hızla devam ederse seçim gününe kalmaz hazretin üzerindeki makyajların hepsi dökülür hatta evdeki bulgurdan bile olabilir.
Dostlar yaşadıklarımızın tarih perspektifinde aslında pek bir kıymeti harbiyesi yok ama ağzı olanın konuştuğu , soysuz medyanın toplumumuzun birlik ve bütünlüğünü dinamitleyerek adeta zehir dağıttığı , azgın azınlığın naralar attığı bu günlerde yaşamış olmanın sorumluluk bilinci ile kalemimi oynatma ihtiyacı hissettim
Önümüzdeki günlerde siyaset daha da ısınacak ve bizleri yaz sıcaklarında fazlası ile terletecek olsa bile birlik ve bütünlüğümüze helal getirmemeli.
Getirmemeli diyorum çünkü herkesin ittifak içinde olduğu bir gerçeklik var. Aynı geminin yolcularıyız. Gemimiz su alırsa sen ben farketmez birbirimizin gözünün içine baka baka helak oluruz.
Etrafımızda gemisi batmış veya batırılmış çok devlet ve topluluk var .Hallerini hep beraber görüp ibret almamız gerekirken oyunda oynaşta olma lüksümüz olmamalı.
Yerli yabancı , gerilim tüccarları bugünlerde yeniden arzı endam etmiş durumdalar. Sağlı sollu salvoları ile omurgamızı oynatarak birlik hamurumuza su katıp durumdan vazife çıkarmakla meşguller. Amaçlarına kısmen ulaştıklarını da görmemiz gerekiyor.Böyle günlerde bu güruh kadar cesur olmaz ve oyunlarını bozmazsak vay halimize.
Çünkü şaibeli seçim daha yenilenmedi ama sonucu ne olursa olsun dedikodusu yıllarca sürecek ve büyük ihtimal buradan açtıkları yara tıpkı gezideki gibi kanatılamya müsait hale getirilecek.
Geziden 15 temmuza kadar nerede ise her ay başımıza örülmek istenen çorap yeni yeni dümenlerle birlik ve bütünlüğümüzü çatlatmaya devam edecek gibi gözüküyor. Bu topraklarda yaşamamın böyle bir bedeli var.
İstanbul seçimleri üzerinden algı pazarı kurup hayali olgularla üzerimlze çullanmaya çalışan batılı müttefik dostlarımız (!) çok şükür kendi canlarının derdine düştüler, eğer kendi kıçlarına batan mertekler olmasa idi bizim gözümüzdeki çöpü dev aynasına alacak ve kopardıkları yaygara biraz daha vahim olacaktı.
Şükür aynı durum eş zamanlı onlarında başına geldi bir çok yerde şaibenin kalkması için kendileride seçimleri yenileme kararı aldılar.
Ülke olarak yapacak çok iş var.Ama nerede o akıl nerede o feraset.
Tayyip düşmanlığı gözleri kör , kulakları sağır , dillerini ise lal eylemiş.
Patates ve soğancıların yeni projelerini merak etmiyor değilim. Şimdi neyin peşindeler acaba?
Boş duracaklarını hiç sanmam.
Ağababalarının vereceği yeni görevlerini önümüzdeki günler hep birlikte yine görecek ve hayretle ibretle takip edeceğiz.
İmamın oğlu kardeşime acizane önerim ; ya olduğun gibi görün , yada göründüğün gibi ol ki kafalar daha fazla karışmasın.
Yalancının mumunun yatsıya kalmadan söndüğü aydınlık bir dönemde yaşıyoruz.Eski Türkiye yok artık.Uyuyanları hala olsa da bu millet çoğunluk olarak uyandı ve dimdik ayakta.
Çok zeki olduğunu ve nabza göre şerbet verme yeteneğinin yüksek olduğunu peşinen kabul ediyorum.
Akleden olmayan yüksek zekalı yaratıkların desiselerine ve dümen suyuna girip gayya kuyusuna düşmeni de istemem.
Hakkında atılıp tutulan ham hayal safsata şeylerin çoğunun çakma olduğunu bilmene rağmen sessiz kalmayı tercih ederek kendi menfaatine yontup daha fazla bölüp parçalanmaya vesile olman memleket düşmanlarının işine yarasa da ülkemizin ve devletimizin menfaatine olamaz.
Şunun şurası bir seçim kazananı ve kaybedeni olacak elbet .İddia ettiğin gibi mağdursan zaten kazanacaksız.Halklımızın vereceği karara hep birlikte amenna demek durumundayız.
Ülkemiz ve vatandaşımız kazansın diyorsan ki,öyle düşündüğünü tahmin ediyorum.
Daha fazla ayrışmaya ve ayrıştırmaya zemin hazırlamamalısın .Mal bulmuş mağribicilere ve azgın azınlığa el oğuşturma firsatı verilmemelisin.
15 temmuzun çilekeş ve fedakar gönüllüleri sözlerim size de .
Bu milletin birlik ve bütünlüğüne sağladığınız katkıyı seçim atmosferinde olduğumuz bu günlerde de bekliyorum.
O gece darbeci teröristleri alkışlayan soysuzların ve marjinal güruhun içimizde yaşadıklarını unutmayın. Sayıları az fakat cesaretleri fazla bir çoğuda soysuz medya elemanı bu troller kadar cesur olmak zorundasınız. Durum vahim ,birlik ve bütünlük içerisinde kendinize yakışacak şekilde hareket edin.
Ülkemiz çok dinli ,kültürlü bir mozaik.Dedelerimizin mirası olan bu zenginliğin kıymetini iyi bilelim. Milletimizin içerisinde hadim ve hain bol .Bu tarih boyu hep böyle devam etmiş.
Bu millet 94 de belediye başkanı olarak seçtiği kişiyi bugün başkan yaptı. O günü dün gibi hatırladıkça CHP zihniyeti ile ilgili yaşadıklarım hafızamda tazeleniyor ve açıkça tedirgin oluyor bu zihniyete Allah fırsat vermesin duasına AMİN diyerek kendimi manen güçlendirmeye çalışıyorum.
İmamın oğlu kardeşim inşaallah siz CHP zihniyetinin aşırılıklarına fren olabilir ve bu azgın güruha dur dersiniz. Bunu sizden bir vatandaş olarak rica ediyorum.
Siz nabza göre şerbet verebilen bir yetenek olarak germeyin gerdirmeyin ve düne kadar halkımıza gösterdiğiniz yüzünüzü ;küfrederek ,adam pataklayarak veya dalga geçer gibi tutum ve davranışlarla değiştirmeyin lütfen ve bu zihniyetin şerrine karşı kalkan olun .Bu aziz milletin kalbine başka türlü girme imkanı olmaz.
Hafızayı beşer nisyan ile malul olduğu için hatırlatmakta yarar var. Gezi geri zekalılarının kanunsuz eylemlerine son vermek için hükümet edenlerden talep eylediği şeyleri hatırlatarak makalemi sonlandırıyorum.
Neydi onlar?Hafızamda kalanlar;
Üçüncü köpru, üçüncü havalanı ve kanal İstanbul gibi devasa projeler ki , tüm zinde dünyanın karşı çıktığı bu projelere derhal son verin ile başlayan talep listesi öyle kabarık ve saçmalıkları içerisinde barındıyordu ki ,Allah Allah aklımı koru ya Rab dediğim dün gibi aklımda.
Bu cüreti nereden aldıklarını artık çok iyi biliyorum.Bildiklerimin ve yaşadıklarımın bir kısmını yazarak özellikle genç kardeşlerimin bilinçlenmesine vesile olmaya çalışıyorum.
Geleceğimiz olan gençlerin çoğu yakın tarihi bimeyebilir. CHP zihniyetini tanımayabilir. Özgürlüklerin sınırlarının ikide bir dipçikle nasıl daraltıldığından haberdarda olmayabilir.Ancak alıcılarını açarak etrafa bir baksınlar.
Sudan Mısır Yemen Libya Suriye Irak hatta Balkanlar .Bu beldeleri savaş stüdyosuna ,yerli halklarını ise çevirdikleri filmin piyonu yapan medeni (!) batının vahşet sahnelerini bir izlesinler.Nasıl hiç bir ayırım yapmadan gerçek sahnelerde toplu katliamlar yaptıklarını görerek savrulacağımız yerlerle ilgili düşünerek sen ben davası gütmeden devlerimize sahip çıksınlar.
Devletimiz ayakta olduğu sürece dışardan olsun içerden olsun fark etmez.Ürüyen itler ürüyedursun biz yolumuza devam ederiz.
Bugünlük de bu kadar.
Kalın sağlıcakla.