Ülkemizin, Devletin tasarruf içerisine girmesi, nakit paraya ihtiyaç duyulması, Doların yükselmesi- düşmesi, gibi ekonomik dar boğazdan kurtulması arayışları içerisindeyken kendi Devlet Kurumlarımızı ve STK’ larımıza düşen görevleri beraber ele alalım.
Bakanlıklar, her yıl bütçe çalışması yaparlar ve Meclisten onaylanarak önümüzdeki sene yapılacak faaliyetler için hazırlanan bütçe yürürlüğe konulur. Seneye yapılacak faaliyetler genelde şişirilmiş faaliyetlerdir. Mesela; ülkeler arası anlaşma taslak metnine, bir çok hususlar yazılır. Ancak bu anlaşmanın ancak %10-20 si gerçekleştirilir. Sebep bütçe yetersizliği veya planlamayan başka faaliyetlerin gerçekleştirilmesidir. Eğer yıl sonu hala harcanmayan ödenek varsa başka bir faaliyete kaydırılır. Anlaşma metinlerinin uygulanması veya planlanan faaliyetler kısır kalır. Ancak bu hantal Devlet anlayışından kurtulmak gerekir.
Hangi Bakanlığa en önemli faaliyetiniz ne olacak diye sorsanız, size çok güzel bilgiler sunarlar. Ama uygulama gerçekten öylemi? Bakanlıklara bu yıl hangi faaliyetler planlandı ve hangileri gerçekleştirildi? Cevabını aldığınız zaman o Bakanlığın performansını ölçersiniz. Sözüm ona Devlet kurumlarını teftiş eden, denetleyen kurumlar da var. Ancak gerçek manada görev yapılıyor mu? Yoksa ilgili Bakanlığın açıkları mı kapatılıyor veya Usüle uygun hale mi getiriliyor? Çünkü Devlet kendi kendisini denetliyor.
Her Bakanlık görevini tam yapıyor mu? En başarılı Bakanlık hangisidir? Soruları aklıma gelmektedir.
Devlet Kurumları ve Bakanlıklar, 3 firmadan teklif alarak ihale vermektedir. Acaba ihaleyi kazanan firma hak ederek mi yoksa kollanarak mı kazanmış? Gerçek hassasiyet gösteriliyor mu?
Eski bir Sendika Genel Başkanı olarak; Sendikalara daha aktif bir görev düştüğünü görmekteyim. Bütün Bakanlıklar için sendikalar AR-GE çalışması yaparak, projeler hazırlamalı, Bakanlıkların denetlenmesinde de katkı vermelidir. Zira sendikacılık sadece üyelerin atama- kadro işi olmamalıdır. Hantal bir yapı değil daha özverili bir sendikacılık anlayışı geliştirilmelidir.
Devlette atamalar gerçekten liyakata göre mi yoksa yakınlığa göre mi yapılıyor?
Seçim de yaklaşırken Belediyelerde görülmeyen yolsuzluk yapılıyor mu? Yani imar planları yakınlara göre yapılıyor ve yakınlar haksız zengin ediliyor mu?
Zengin iş adamlarımız, asgari ücretli çalıştırdıkları işçiler üzerinden zengin oluyorsa acaba kul hakkı alıyorlar mı?
Devlet tasarruf kararı alırken; yukarıdaki sorulara müspet cevap alabilirsek işte o zaman ülke olarak başarılı oluruz. Bu itibarla kalkınmayı yerli ve milli hep beraber yapmaya mecburuz. Devlet-Millet-Siyasi-Bürokrat-İş adamlarımız milli bir duruş sergilediği zaman ülkemiz feraha erecektir. Ama önce her sahada yetişmiş insan olmalıyız. Bugünü değil yarını da düşünmeliyiz.