Yaşayan canlıdır dil. Zaman içinde çevre dillerden etkilenmesi çok doğal ve olması gerekendir. Başka dillerden etkilenmeyen dilin varlığını sürdürmesi kolay olmaz sosyolojik seyir içinde. Bizim dilimiz de yabancı dillerden aldığı kelimelere kendi eklerini ekleyerek zenginleşmiştir. İçimize girmiş bizim olmuş, bizdenleşmiş kelimeleri çıkartmak, kullanmamak veya karşı gelmek baba mirasını çöpe dökmek gibi bir ahmaklıktır bence.
Dilimizin zenginliğiyle haklı olarak övünmek gerek. Türkçemizin büyük bir dil olduğunu yakinen anlamak için dil bilimci olmak gerekmez. Şiirlerimiz, atasözlerimiz, roman ve hikayelerimizde bu zenginliği görmek mümkün zaten.
Sondan eklemeli yapısıyla öyle maharetli bir dil ki;
Dilimizin bu özelliğinden faydalanarak, dağarcığımda bulunan aynı seslerle başlayan kelimelerden oluşan uzunca şiirler yazdım, anlam bütünlüğüne bağlı kalarak...
Önce “Y” harfiyle başlayan kelimeleri toplayarak yazdım. Şiir uzadıkça uzadı. Baktım ki okuyucu sıkılacak birkaç kıtasını sildim.. Ardında “S”, “B”,”K” gibi harflerle yazmaya devam ettim. Tüm harflerle yazardım ama daha fazla uğraşmadım. Edebiyatta “ALİTERASTON” denen bu tarz şiirler kaç dilde yazılabilir acaba diye sormak gerek. İçine girdikçe hayran kalıyor insan.
YORGUN YILLARIN YILGINLIĞINDA
Yârin yanında yerim yitik
Yalvarsa da yanaşacak yanım yok
Yine yalnız ve yüreksiz; yutkunan yek’im
Yerim yaban, yurdum yaban, yolum yarınsız
Yağsız yenen yahninin, yavan yoksulluğunda,
Yardan yuvarlanan yavruyum; yetim, yuvasız
Yılgın yılların yorgunluğunda, yollar yularsız
Yanıtı yok mudur yüzsüz yaşamın?
Yarım yamalak yutkunur yine
Yazısı yorumsuz!...
Yarınlara yakarırken;
Yumak yaptım, yurtladığım yolları
Yatağım yaş, yıpranmış yün yorganım
Yenisi yok, yaması yetmez,
Yıldızım yâdellerde yıllanır, yutkunurum yudum yudum
Yolunan yüzümü yağmurlarda yıkayıp yudum.
Yamuk yuvanın yastığını yel yıkarken
Yârensiz yokuşlar yükseldikçe yükselir.
Yılgın yolların yorgunluğunda
Yalnızlığın yelesi, yeşerip yeşillenir.
Yârine yakın yürür, yumuşak yüreğimle yanağı yaşlı yüzüm
Yukarıda yurtlayıp yataklık yaptım yeryüzüne
Yangınlar, yıkık yerde yönsüz yandı da
Yeşile yolcuydum, yönüm yazgıya yenildi
Yal yemeye yollanan Yusuf’tum
Yâr yolunda yolculuğa yüzüm yok idi…
Yaşımın yarısı yanık yanım;
Yarısı da yıkılacak yakında yâr ile yarışmaktan
Yabancılaşıyor yavaş yavaş yoldaşım,
Yaşlı yanıma yaklaşınca yarınlar;
Yaradanın yanında yok mudur yerim?
Yâr yanıma yakışmayıp yüksünürse yükümü,
Yıkacaksa yıksın, yetimleşen yoksul yönümü
Yâdımda yer yaptı, yalandan yakışan yakınlıklar
Yeter, yüzü yerde yürümesin yaptığım yanlışlıklar!...
SİHİRLİ SÖZCÜKLER
Sırala Sihirli Sözcükleri, Sıkılıp Sakın Susma!
Sevdiğini Söylemek Savrukluk mu Sayılır?
Sıska Suret, Sinsice Somurtuyor Sevdana
Suratı Sirke Satıyor, Sahipmiş Sanki Sana!
Selle sağanak, soğukla sıcak sevişirken
Sitemle sırtsırta sâkince seyreyledim
Sessiz sedasız sıvışan sisli saadetin,
Siması sarı mıydı siyah mı seçemedim.
Sırdaş siperden suskun silüeti seyret sen
Sığ sulara sığmayan saygınlığın sesiysen
Seherde sulusepken sinene serpişirse
Sancıyla savrulursun sevgi serüveniysen
Sızlanıp sergileme sedeftense sırların
Sarılıp sarmalayıp, sahiplenir soysuzlar
Sıla sızısıyla sürgünde sürünürüm sanma
Sarartıp solduran süfli sayfada soluklanma!
Sabrını sebatını sarfetme serseri sazlıklarda
Sevimsiz söz sırıtır; sarpasarma sağda solda
Sıtkını sıyıran sebepler süreci sıkmasın seni
Seviyeli seyranlıkta saklan; safiyâne sıfatla!
***
Savunma sırası sende, sazına sor da sonra söyle
Sezgi süzgecinden süzülen sadakatle, seviyle
Sonsuzluğu sarıyor sonbaharın sırılsıklam soluğu
Saçlarını saçıp salıver, sabahın sakin seferiyle!
Seslen sesime, saklı sarayda sallan, sarhoş selvilerle
Sahibine sığınıp, salimen seril selamet sahiline
Sıyrılıp sıkıntıdan, samimi selam sal seyyah sevgiliye
Sükûnetle, sevinçle, sahici sefa sür, sevap sandalyesinde
Servet sathını sayıklayan, salyalı saygıyı sevip sivriltme
Sülalene sızan silsilesi sıfırlık sefili, süratle silip sepetle
Sınırdan sarkan sazanlar, sefalete sürüklenir sapık surlarda
Safahat sayıklayan suçsuz sâbiye söverler suç sapağında
Silahlı süvari, sert sopa savurmayı süslü serenat sanır
Sıra sıra saf sayar, sahnede sergilenip serpilen sazendeler,
Sakiler, serap sahasına sekerek sülünvari sokulur
Salise süner, sürtünür saniye, saatler sittin sen