İnternette gazetelere göz atarken Hürriyet Gazestesi’nde bir yazıya rastladım. Time Dergisi’nin açıklamış olduğu dünyadaki “En Etkili 100 Kişi” listesi Türkiye’de son zamanlarda yeni bir gündem oluşturdu. Aşağıdaki yazı, Hürriyet Gazetesi New York Temsilcisi Razi Canikligil’in Fethullah Gülen profilini yazan Stephen Kinzer’la yaptığı söyleşisidir. Bu yazı Türkiye profilinin Amerika’dan nasıl göründüğünü anlatıyor. Yazıyı okuyucuların bilgisine sunuyorum.
Time için Gülen'i yazan isim konuştu
Time dergisindeki “En Etkili 100 Kişi” listesinde yer alan Fethullah Gülen profilini yazan New York Times eski Türkiye muhabiri Stephen Kinzer, Hürriyet’e yaptığı açıklamada, “Yazım eminim bazılarını kızdırmıştır. ‘Öcalan var, Gülen var, Erdoğan neden listede yok’ diye kızanlar var. Erdoğan’ın Kürt açılımında siyasi motivasyonu var. Yeni anayasa görüşmelerinde şiddetle Kürtlerin desteğine ihtiyacı var. Başarılı olursa seneye Gülen listeden iner Erdoğan yeniden çıkar” dedi.
Atatürk üzerine organize edilen bir konferans sonrasında Hürriyet’e konuşan Kinzer, “Türkiye’de ne PKK’lılar ne de asker barış istiyor.
Asker zaten barış istemez. Yıllardır, bebek katili, 40 bin kişinin katili sözlerini aşamıyorlar. PKK’lılar ne yapacak. Etkili bir güçleri var. Bundan vazgeçmek çok zor olacak. Türkler ülkelerinde çeşitliliğe, karışıma alışamadılar. Modern dünyada artık insanların etnik özelliklerini tanımanız ve bunlara alışmamız gerekiyor“ ifadelerini kullandı.
Demokraside çoğunluğun adına idare etmek yetmez Türk hükümetinin Türk halkının isteğinin yansıması olduğunu belirten Kinzer, “Ancak, bir demokrasi sadece çoğunluk adına idare etmekle değil, diğer kesimin de arzularına hizmet etmekle gelişebilir. Maalesef, bu ne yazık ki gerçekleşmiyor” dedi.
“ASKERE SAYGIYI ORTADAN KALDIRMAK TEHLİKELİ”
Kitabında yazdığı “Türkiye’de demokrasinin en önündeki en büyük engel askerdir” ifadeleri hatırlatılıp bugün askerlerin tutuklu olması üzerine görüşleri sorulan Kinzer, “İran’daki devrimden sonra pek çok general ülkesinden kaçtı, bazıları da katledildi. Irak lideri Saddam fırsatı görüp İran’ı işgal etti. Türkiye böyle bir tehlike içinde değil. Ancak, asker hâlâ Türkiye’de büyük saygı görüyor ve bu saygıyı ortadan kaldırmak çok tehlikeli. Türkiye’deki çok yavaş işleyen bir yargı sisteminde gazetecilerin de cezaevinde olması endişe veriyor. Buna rağmen, ben bu olayların Türkiye’nin modernleşme hedeflerinin değişeceğini sanmam. Türkiye hiçbir zaman İran olmaz. Ve kimse de bunu başaramaz. Eğitim sisteminde ve basında da ciddi sorunlar var. Tüm bunlara rağmen, Türkiye, Atatürk’ün açtığı yoldan uzaklaşamaz“ diye konuştu.
“KEMALİZM ALTI OK SAYESİNDE YAŞIYOR”
Türkiye'yi konu edinen "Crescent and Star" (Hilal ve Yıldız) isimli kitabın yazarı New York Times gazetesi eski Türkiye muhabiri Kinzer, ABD'de Birleşmiş Milletler (BM) Binyıl Kalkınma Hedefleri'nin Mustafa Kemal Atatürk tarafından geliştirilen ilkelerle ilişkisi üzerine New Jersey Stevens Teknoloji Enstitüsü’nde “Işık Binyılı Organizasyonu” tarafından tertiplenen uluslararası konferansta Atatürk ve Kemalizm’den övgü dolu sözlerle bahsetti.
Kinzer, “Atatürk’ün altı ilkesini, BM’nin bin yıllık kalkınma hedeflerine benzeterek, Atatürk döneminde tüm fikirler, hareketler öldü, Kemalizm gösterdiği altı oku sayesinde güçlenerek ayakta kaldı“ dedi.
New York Times'ın Türkiye büro kurucusu olarak da bilinen Boston Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Profesörü Stephen Kinzer’in konuşmasından diğer satırbaşları şöyle:
- Atatürk döneminde Bolşevizm, komünizm ve faşizm gibi pek çok fikirle birlikte Kemalizm de ortaya çıktı. Diğer fikirler toplumlara büyük acılar çektirdikten sonra tarihin çöplüklerine karışırken Kemalizm çok başarılı oldu. Kemalizm’in başarılı olmasındaki en önemli etken Atatürk’ün çıkardığı altı oktu. Bunlar Türkiye’nin önündeki binyıllık kalkınma planıydı. Türkiye’yi ileri itecek oklardı.
- Cumhuriyetçilik
Bunun anlamı. Hukuk devleti olacak, mutlakiyetçilik olmayacak. Ve yasalar herkese eşit olacak. Hukuk aynı zamanda insanların hizmetinde olacak. Bu çok radikal bir olaydı. Hiçbir İslam ülkesinde cumhuriyet yoktu. Hala olmayanlar var. Devlet ilahi ifşaat yapmayacak.”
- Halkçılık
Bunun anlamı popülizm. Hükümet elitler adına değil, halk adına halka hizmet edecek. Kadın hakları savunulacak ve herkes demokrasi içinde rol alacak. Halk hizmet beklemeyecek sistemin bir parçası olacak. Halk, devletten ne yapması gerektiğini kendisine söylemesini beklemeyecek. Topluma demokrasiyle çarka katılacak.
- Laiklik
ABD’deki sekülarizmden farklı. Devletin din üzerindeki hakimiyetine engel olmak. Devlet dini zorla dikte edemezdi. Din sadece halkın fazileti için gerekliydi. Hükümet için bir rehber olamazdı. Laiklik, insanları dar fikirlerden kurtarıp serbest ve daha geniş düşünmesini sağlamayı amaçlıyordu.
- Devrimcilik
Biz küçük değişiklikler yapmak için burada değiliz. Radikal olacağız ve büyük işler başaracağız. Atatürk’ün Türkiye için büyük düşünceleri vardı. Bizi yıllardır tutsak eden çalışmayan enstitüleri kaldıracağız diyordu. Çok büyük bir vizyonu vardı.
- Milliyetçilik
“Din kökenli bir imparatorluktan sonra modern bir devlet kuracağız”. diyordu. “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözü ile herkesi bu yeni ulusun bir parçası yapma fikri vardı.
- Devletçilik
Bu dönemde yeni kurulan Türkiye’de kimsede sermaye ve iş bilgisi yoktu. Tüm işleri ve yatırımları devlet yapmak zorundaydı. Devlet bu sorumluluğu alıp, işgücü, sermaye ve yatırımları sağlayacaktı. Bu prensipler bugünkü modern Türkiye’yi yarattı.
Atatürk bilime inanan bir insandı. En büyük rehber bilime sahip olmaktı. Dönem değişiyor ve değişmeye devam edeceğini de biliyordu. Kimsenin yapmadığını yaparak, kendini geriye çekip işleri başkalarına bırakmasını bildi.
Atatürk’ün ölümünden sonra BM kuruldu. BM’nin kalkınma planlarında fakirliğe son vermek, eşitlik, çocukların ölümünü azaltmak, çevre, küresel ortaklık var. Atatürk’ün hedefleri de bunlardı. BM ilkeleri ile Atatürk ilkeleri arasında bağlantılardan en önemlileri idealizm ve sabırsızlık.
Atatürk çok sabırsızdı. Zaten erken ölümüne de neden buydu. Alfabeyi değiştirmeye karar verdiğinde; “5 yılda olur” dediler. “ 5 ayda” olmasını istedi. Sabırsızlık Atatürk’ün en önemli özelliklerindendi.
Atatürk’ün bir başka özelliği, adaletsizliğe olan tepkisiydi. Bugün hepimizde bu tepkilerin aynısı var. Ayrıca, radikal değişimin mümkün olacağına inanmanız, büyük hayalleriniz olması gerekiyor.
Atatürk daha gerçekçi ve mütevazı olsaydı, Türkiye bugün geldiği yerde olmazdı.
BM bin yıllık kalkınma planlarında kimseyi zorlamıyor. Sadece örnek veriyor. Kimse kimseye bu hedeflerle başka ülkelere baskı yapmıyor.
Atatürk, ülkeyi kalkındırmak için kendisini çok zorladı, tüm enerjisini kullandı. Atatürk, yeni bir Osmanlı devleti kurmak istemiyordu. Türk örneği, İran şahının da dikkatini çekti. Atatürk’ün izindeydi. Atatürk ne yaptıysa bir yıl sonra kendisi yaptı.
Razi CANİKLİGİL/NEW YORKhttp://www.hurriyet.com.tr/p/spacer.gif
Hürriyet Gazetesi, 20 Nisan 2013