Bak dedi kadın
Şu gördüğün evlerin olduğu yerler
Pamuk tarlalarıydı
İşaret parmağını uzattı
taa ileriye
işte şurası mercimek tepesi,
şu kıyısında gördüğün düzenli evler var ya
işte onlar öğretmenevleri…
çocuk henüz dokuz yaşında
kimbilir içinden mi şehrin,
yoksa misafirimi annesinin…
bir erkek çocuğu ki fesupanallah
yay kaşlı çakmak bakışlı
bir meraklı bakışı var, kendi yüzünden habersiz.
Anne ,
Halinden tavrından belli ki mürekkep yalamış.
Annenin tavırlar biraz daha mertçe
Anaçta belli…
Gözüyle kulak olmuş çocuğa…
Buralar dedi kadın içinden ,senin yaşındaydım çocuğum.
Boynum büküktü,giderken
Üzüntümden ağlamıştım,geçerken boğaz köprüsünden.
Ardımda yarenlerim,akrabalarım…
Ve bu kucaklayamadığım bu şehirde…
***
Çocukluğu kaldı Maraş’ta
İçindeki çocuk kaldı buralarda,
Suskun büyüdü ve koca şehirde sustu…
Devasaydı ne ucu vardı ne bucağı,
Evler bitince deniz başlıyor ve denizin açıklarında adalar
Çocuk aklı almıyor,büyüklüğünü
Kaybolmuştu…
Yitti çocukluğu Türkiye’nin gözbebeğinde.
Ne zaman geçti,koşuşturmalarda
Farkına varmadı Gönül !
Kendine erişemedi,yıllar geçti ki
Çocuklu kadın oldu teni,ruhuna gurbet !
Ruhu ve teni olmayan birleşik
Can olur mu, canan olur mu ?..
***
Rüya gibi geçti yıllar
Ve kadın kırkından sonra buldu, kendini
Özünü…
Sevgiyle baktı göz alabildiğine
Kucakladı şehri şehrin kalesinden
Bir nefes aldı alamadığı kadar
Samimiydi,
“Yaşıyorum çok şükür !”
Oğluna sımsıkı sarıldı
Ve mırıldandı işte benim şehrim
Doğduğum yer,memleketim…
Kahramanmaraşımm !!!