Türkiye’de ma’rûfu emredip münkeri önlemeye çalışanlara, üstünlüğü soy, etnisitede görmeyenlere, takvâda üstünlüğü üstünlük bilenlere, millet olmayı Hazret-i Peygamberimiz’in ümmetine bağlayanlara, Türkiye’yi İslâm’ın etrafında toplanılan ülke ve vatan hâline getirmeye çalışanlara, hâkimiyetin kayıtsız şartsız İslâm’la meczolmuş millete ait olduğunu kabul edenlere, kendisini İslâm’dan başka hiçbir şeye mensup hissetmeyenlere, dil itibariyle Türk oluşunun “kan ve kemik olmadığına”, Türkçenin İslâm milletinin vecibelerini ilelebet taşıması gerektiğine ve bu keyfiyetin kendi dillerinde diğer Müslüman unsurlar için de geçerli olduğuna inananlara Doğu’nun oğulları denilir.
DOĞU’NUN OĞULLARINA İBNÜ’L İSLÂM DENİR
Doğu’nun oğulları ifadesi yalnızca Müslüman olanları haizdir. Doğu’nun oğullarına ibnü’l-İslâm, yani İslâm’ın oğulları da denilir. Bu ülkede en büyük şeref millet-i necibe’den, yâni Doğu’nun oğullarından olmaktır. Dünyanın neresinde olursa olsun bunlar kendilerini bilir, birbirlerini severler.
Türkiye’de, Doğu’nun oğullarının mânevî sulbü Semerkand ve Buhârâ, umumen Türkistan diyârına tasarruf eden olan Ahmet Yesevî, İmam Maturidî, Abdulhâlik Gücdevanî, Şah-ı Nakşıbend Muhammed Buhârî Hazretleri gibi mürşid-i kâmillerden gelir ve Anadolu’da Yunus Emre, Hacı Bayram-ı Veli, Hacı Bektaş-ı Veli, Mevlâna Hazretleri gibi ehlullah ve âl-i Osman’la devam eder. Bu sulb, Batı’nın oğullarının ilân ettiği Cumhuriyet’le önü kesilmeye çalışılsa da, önce yer altından, sonra yer üstünden akmaya devam etmektedir.
Doğu’nun oğullarının mümeyyiz vasfı, millet ve devlet anlayışlarını, milleti parçalayan en korkunç fitne olan ırkçılıktan, etnik ideolojiden uzak tutmaktır.
DOĞU’NUN OĞULLARI BATI’NIN OĞULLARININ İHÂNETİNE UĞRADILAR
Tanzimat’tan bu yana Doğu’nun oğulları Batı’nın oğullarının ihânetine uğradılar, aldatıldılar ve zulüm gördüler. Hukuksuz İstiklâl Mahkemelerinde yargılanıp idam edildiler. Din ü millet değerleri çiğnendi, Kur’ân elifbası kaldırıldı, ezanlarının dili değiştirildi, ibadetlerine tasallutta bulunuldu.
Bu sebeptendir ki Doğu’nun oğulları için için yandılar. Ah’larının tutması için çok dua ettiler, yeraltına inen kanaat önderlerine tutundular ve Batı’nın oğullarını yenmek için ilim ve fikir tâlimi yaptılar.
DOĞU’NUN KIDEMLİ OĞLU: BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİ
Bediüzzaman Hazretleri Doğu’nun oğullarının öncülerindendir. Onun, İlk Meclis’e hitaben yazdığı mektup anlamlıdır: “Âlem-i İslâmı mesrur ettiniz, muhabbet ve teveccühünü kazandınız. Lâkin o teveccüh ve muhabbetin idamesi, şeâir-i İslâmiyeyi iltizamla olur. Şu muzafferiyetteki hârikulâde nimet-i İlâhiye bir şükran ister ki devam etsin, ziyade olsun. Yoksa, nimet şükrü görmezse gider. Madem ki Kur'ân'ı, Allah'ın tevfikiyle düşmanın hücumundan kurtardınız. Kur'ân'ın en sarih ve en kat'î emri olan ‘salât’ gibi ferâizi imtisal etmeniz lâzımdır…” cümleleriyle başlayan beyannâme, Doğu’nun oğullarının Batı’nın oğullarına ilk şanlı direnişidir. (Tarihçe-i Hayat, s. 79)
“Rüyamda Kâinatın Fahri’ni gördüm. Bana ‘yanıma gelmek dururken ne diye müdafaa karalamakla uğraşıyorsun’ buyurduğunu, beni idam edecekler, Allah’ın sevgilisine kavuşacağım” diyerek kanlı İstiklâl Mahkemeleri’ne karşı yazdığı müdafaasını okumayan ve düğün gider gibi idama giden, Batı’nın oğullarından Kılıç Ali tarafından sarığı çıkartılarak başına Frenk şapkası geçirilen, “giy d…” diyerek küfürler edilen İskilipli Âtıf Hoca Doğu’nun en mazlum oğullarındandır.
DOĞU’NUN HÜZÜNLÜ OĞLU: MEHMED ÂKİF
“Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli / Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli” diyen Mehmed Âkif, Doğu’nun oğullarının en vecdli sesiydi. “Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl!” diyen Doğu’nun bu hüzünlü oğlu inkılâpçı Batı’nın oğullarından neler çekti neler!
Bediüzzaman Hazretlerinin, "Sen benim oğlumsun" dediği ve etrafındakilere: “Bu benim oğlum, oğlum olsaydı böyle yetiştirirdim' diye iltifat ettiği Osman Yüksel Serdengeçti, Doğu’nun oğullarının en gür seslerindendir. “Ben kravatsız milletimin kravatsız milletvekili Osman Yüksel Serdengeçti”yim diyerek, Tek Parti diktatörlüğüne tek başına başkaldıran, yayınladığı Serdengeçti Dergisi’ni “Allah, millet, vatan” dergisi diye haykırarak korkmadan dağıtan Doğu’nun oğullarının en yiğididir.
DOĞU’NUN OĞULLARININ BÜYÜK ŞAİRİ: NECİP FÂZIL
“Rahminde cemiyetin, ben doğum sancısıyım doğmuşum! / Mukaddes emanetin dönmez dâvacısıyım!” dedikten sonra, “Eğer bu dâvayı bütünleştirebiliyorsak, bizi ayakta ve saygıyla dinleyiniz; iddiamıza rağmen maskaralaştırıyorsak, maskaraların âkıbetine mahkûm ediniz! Evet, evet, her şey, her şey yani ruhumuz, bu şeyi kıymetli bilen için de, bilmeyen için de Doğu’dan deldi” diyen Necip Fâzıl Kısakürek, Doğu’nun en şanlı oğullarındandır.
Türkleri, “Allah rızası için canını, malını ve mevkiini, din ve devleti, mülk ve milleti için fedaya hazır, şanlı, mukaddes, ay yıldızlı bayrağın gölgesinde dövüşen, nefsini düşünmeyen ve ülküsüne fâni olmuş yiğitlerdir. Onlar şanlı tarihimizin doğurduğu, Allah ve Resûlü'nün hizmetine sunulmuş, küfrün bütün oyunlarını bozan, müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı onurlu ve zorlu, Allah yolunda savaşanları kınayanların kınamasına aldırmayan yiğitlerdir” diye târif eden Seyit Ahmet Arvasi, Doğu’nun oğullarındandır.
Â’RAF’TAN ÇIKIP DOĞU’NUN OĞULLARINA KATILAN ÂMÂ ÜSTAD
A’râf’ta hayli eğlendikten sonra âhir ömrüne yakın, Batı’nın oğullarına “müstağribler” diyen, Batılılaşmayı “Avrupa'nın yeni bir ihraç metaı, kokain ve LSD gibi şuuru felce uğratan bir zehir” olarak târif eden, “Muhammed Sevgilimdir inanıyorum, Türk İslâm medeniyeti ahlâka, feragâte dayanan bir medeniyet. Gerçekleştirdiği değerler edebiyattan da felsefeden de muazzez. Ben bu mazlum medeniyetin sesi olmak istiyorum” beyanıyla aidiyetini ikrar eden âmâ üstad Cemil Meriç Doğu’nun oğullarına karışmıştır.
“Yarınki Türkiye” kitabında “Yarınki Türkiye’nin kurucuları, millet ve cemaat uğrunda fedakârlıkları kabullenenlerin artık bulunmadığı cemiyetimizde, muhtelif sîmada insanları şahıslarında birleştireceklerdir. Onlarda Yunus, Yavuz’la birleşecek; Sinan, Âkif’e uzanacak; Ebu Hanife, Hüseyin Avni’yi tebrik edecektir. Ve onların eseri olan yarınki Türkiye, bu temellerin üstünde kurulacak” diyen Nurettin Topçu Doğu’nun oğullarındandır.
DOĞU’NUN HAS OĞLU SEZAİ KARAKOÇ
“Masal” şiirinde “Batılılar! Altı oğlunu yuttuğunuz bir babanın yedinci oğluyum ben / Gömülmek istiyorum buraya hiç değişmeden / Babam öldü acılarından kardeşlerimin / Ruhunu üzmek istemem babamın / Gömün beni değiştirmeden / Doğulu olarak ölmek istiyorum ben” diyen Sezai Karakoç, Doğu’nun has oğullarındandır. Bundandır ki Doğu’nun oğullarına millet olduklarını hatırlatıyor:
“Milletim, uyan! Kendine ön! Aslını unutma! Geçmişini bil. İçinden, gerçek aydınlardan kurulu bir kadro çıkar. Gerçek bir medeniyetin, Hakikat Medeniyeti’nin sahibisin. Onu yeniden ayağa kaldır. Kendini bildiğin gün, kurtulacaksın. Ve bütün insanlığı kurtaracaksın.” (Kutlu Çıkış-1)
Doğu’nun oğlu olmak isteyip de olamayanlar
Yahya Kemâl “Eve dönse de”, Doğu’nun oğullarının şarkısını söyleyip, şiirini yazsa da Doğu’nun oğullarına tam olarak intisap edememiştir. Yazarken Batı’nın oğullarından çekinmiştir hep. İman kuvveti, dâva adamlığı eksikti onda. 1948’de Batı’nın oğulları adına verilen sanat ödülünü almış, Batı’nın oğullarıyla oturup kalkmış a’râf’ta bir oğuldur.
Fildişi kulesinde yaşayıp, halktan biriyle dahi elleşmeyen Ahmet Haşim şiirimize getirdiği hayâller Müslüman hayâl sisteminin bir mahsulü olmadığı ve Fransız şiirinden ilham aldığından, din ü millet gerçeklerine dair tek satır fikir beyan etmediğinden Doğu’nun oğullarından değil, a’râftadır.
“DOĞU’NUN ADAMI YERİNMEZ”
Her sözüne “Millet-i İslâmiyye ve i’lâ-yı kelimetullah” ile başlayan, “Doğu adamının bunalımı olmaz, Batı adamınındır bunalım, Doğu adamı yerinmez ve sevinmez” diyen Fethi Gemuhluoğlu, Doğu’nun cezbeli ve merhametli oğullarındandır. İşte böyle Doğu’nun oğullarının sîreti, hâl ve fikirleri, ahlâk ve karakterleri.(e.posta:ilbeyali@hotmail.com)