Dünya yeni bir döneme, yeni bir sanayi devrimine doğru hızla yol alıyor. Dördüncü Sanayi Devrimi ya da kısaca 4.0 olarak tanımlanan yeni endüstri devriminde, bu sürece ayak uyduran, kendini yenileyen ülkelerde toplumsal refah en azından mevcut halini korumayı başarırken buna ayak uyduramayan ülkeler ekonomik sorunlarla boğuşmak zorunda kalacak.
Türkiye bundan önceki sanayi devrimlerine intibak edemedi, kendini yenileyemedi. Bunun içinde kalkınma süreci içinde boğuluyor. Kısacası buna da gelir dağılımı noktasında bakıldığında kişi başı milli gelir 10.000- 20.000 dolar arasına sıkıştığı için bir üst lige çıkabilmesi için 4.0 dediğimiz bu yeni sanayi devrimine kendini hazırlaması gerekiyor. Yoksa şimdiki mevcut durumu korumak için tabidi caizse cımalayıp dururuz.
Bundan çıkış yolu vardır.
Bu çıkış yollarına baktığımızda;
Siyasi istikrar en başta gelmektedir. Bu sağlandığında ekonomik istikrar gelmektedir. Ekonomik istikrar yatırımı getirmektedir.
Bunun için öncelikle birincil hedef; siyasi istikrar olmalıdır. Türkiye milli gelir tuzağından kurtulup bir üst lige sıçraması için 16 Nisan’da yapılacak referandum hayati mesele olarak karşımıza çıkıyor. Bunun sadece siyasal tercih olmadığını anlatmaya çalışıyorum.
Ülkemizde bir süre önce Varlık fonu kuruldu. Şimdi de Devlet araştırma- geliştirme fonu kuruyor. Bu yeni fonla ilgili kısaca ar-ge dediğimiz ve devlet tarafından desteklenen yatırımlar özel ve kamu olmak üzere belli bir disiplin altına alınıyor. Buradan amaç israfın önüne geçmek ve devlet olarak ar-ge yatırımlarında öncü olma görevini daha hızlı ve seri olarak devam ettirebilmek. Tabii birçok insan bunu anlayamaz. Nitekim Varlık fonu kurulurken edilen yaygaralara baktığımızda bunu gözlemleyebildik.
**
Türkiye’de “yeni dönem” olarak görebileceğimiz 4. Sanayi devriminde geri kalmamak için Devlet erkinin bir dizi önlem almaya çalışmasıdır.
Nitekim Savunma Sanayiinde Türkiye bir destan yazıyor. Daha on yıl önce İsrail ile yaşanan Heron krizlerini unutmadık. Bu gün ise Türkiye kendi heronlarını (insansız uçak) üretiyor. Hem de silahlı İHA’lar ihraç edilmeye bile başlandı.
Milli Piyade Tüfeği, Aselsan başta olmak üzere milli savunma sanayisinde yapılan yatırımlar ve bunun ortaya çıkardığı yenilikler küçümsenmeyecek kadar büyük ve önemlidir.
Sandıktan EVET çıkmaması için başta Almanya olmak üzere batı ülkelerinin gösterdiği tepki çok manidardır.
Bölgesinde güçlü bir Türkiye’nin olmasını kimse istemiyor. Avrupa’da bizim rakibimiz Almanya’dır. Diğer bütün AB ülkelerinden daha büyük ve güçlüyüz.
Türkiye’nin Suriye’de başlattığı Fırat Kalkanı Operasyonu ve bölge üzerinde hak iddia eden ülkelerin bize bakış açısı, PKK ve FETÖ örgütünün Almanya ve AB ülkelerinde baş tacı edilmesinin ardındaki yatan gerçek, Türkiye’nin güçlenmesinin önüne geçmek istemeleridir.
Bunu çok iyi bilmemiz ve okumamız gerekiyor. Türk milleti olarak üzerimize kurulmak istenilen kumpasları bozmamız için bir ve diri olmak zorundayız.
16 Nisan Referandumunda güçlü bir EVET çıkması, ülkedeki yürütmenin güçlenmesi vesayet odaklarını rahatsız etmektedir. Bunun için her yolu deniyorlar.
Daha dün; Karargah rahatsız manşetinin atılmasının arka planını okumaktan uzak olmamalıyız.
Türkiye milli gelir tuzağından kurtulması için bu referandum büyük önem arz ediyor.
17 Nisan’dan sonra bu ülkede vesayet ve güç odaklarının egemenliği sona erecektir.
Gazete manşetleriyle iktidar düşürmelerinin tarih olmasını istemeyenler, Türkiye’deki endüstriyel gelişmelerden rahatsız olanları biz biliyoruz.
Ancak ülkemizde bundan habersiz ve sadece meseleyi Tayyip Erdoğan düşmanlığına bağlayarak kafanızı çelmek isteyenlere itibar etmeyiniz. Yeni sistem Türkiye’de değişim ve dönüşümün tetikleyicisi olacaktır. Dördüncü Sanayi Devrimine intibak edemezsek işte o zaman Türkiye için tehlike çanları çalacaktır.
Bunu iyi okuyalım….