Haber sitemizin değerli okurları nerede ise her şey gözümüzün önünde cereyan ediyor. Gizli saklı bir şey kalmadı desem doğru olmasa da büyük oranda yanılmamış olurum.
İletişim çağının marifeti ile her türlü bilgi kirletilmiş olsa dahi tüm dünyaya aynı anda ulaşabildiği için perşembenin gelişinin çarşambadan belli olmasıda bu gerçeklik içerisinde değerlendirilmeli.
Temcit pilavı gibi her yıl 24 nisanda tekrarlanan Ermeni soykırımı zırvası için Bidon kafada yanıltmadı ve diğerleri gibi şerefine yakışanı yaptı.
Bazı akıldanelerin beklentilerini boşa çıkarmadan en ağır dille bu zırvayı tekrarlayacağına adım gibi eminim.
Milletimize kurtuluş savaşından çıkarken yaşatılan mezalimi görmezden gelen dost(!) ve müttefiklerimizin her yıl 24 nisanda bu zırvayı yeniden servis etmesi dün bugün ve yarınlar arasında bir bağ kurmamız için yeter de artar da bir sebep.
Bu bağı kurmadan yarın olacaklar için yorum yapmakta mümkün değil.
Gavur dün gavurdu, bugünde gavur.
Dün sarı gavurdu ,bugün Bidon gavur.
Bu gerçekliğe göre yarında başka bir gavur.
Devletimiz çok şükür geçte olsa gavurun gavurluk derecesine göre hareket ettiği için bugün yaşadığımız zorlukları belki daha bir süre yaşamak zorunda kalacağız.
Sosyal, siyasal, ekonomik hatta direk tehditlere maruz kalmaya devam edeceğiz. İçerdeki piyonların ipi ile oynamalar devam edecek.
Yakın geçmişimizde yaşananları hatırlamak için yakın tarihe kısaca bir göz atalım mı?
Montrö'ye Lozan 'a kadar gitmeye gerek yok.
Dinimizi, yazımızı hatta dilimizi değiştirme karşılığında kurulan Türkiye Cumhuriyeti devletimizin kuruluşu ile ilgili hala dehlizlerde saklı defterleri karıştırmaya da gerek yok.
Rahmetli Menderes'ten başlayarak bugüne doğru kronolojik olarak gelirsek birçoğumuzun hafızasında silinmesi mümkün olmayan kayıtları hatırlamaya ne dersiniz?
Mesela her on yılda bir yaşamak zorunda kaldığımız Cumhuriyeti ve laikliği koruma (!) amaçlı hortlayan irticayı bastırmak için asker dipçiği?
Bizim nesil çok iyi bilir. Her mili bayramda müslümana aba altından sopa gösterilir ve her ramazan ayında da dinime dahleden müslüman görünümlü gavurların ağzından çıkanları duymamak için kulaklarımızı kapatırdık.
Yerlisi yabacısı pek fark etmiyor aslında gavur gavurdur. Aslihu neslihu derler, bunlarda aslına uygun olanı yaparak yıllarca vatandaşımızı hizaya çekmeyi sürdürmüş.
Bugünde sürdürmek istiyor istemesine de millette yetti artık eşeğinizi sürün Niğde'ye diyor. Kavganın büyük oranda sebebi bu aslında.
Çok şükür eski Türkiye'de yaşamıyoruz artık .
Vatandaş uyandı ve gördü.
Devletimiz kurulurken biçilen elbisenin başlangıç düğmesi yanlış iliklendiği için yaşıyoruz bu garabetleri ve olumsuzlukları.
Bunu bilip yanlış iliklenen düğmeyi doğru yerden iliklemenin zorluğunu bilerek hareket etmeliyiz.
Bu gerçeklik ile yarınlara sağ salim ulaşmak için daha çok sabır, daha çok çalışma ve daha çok mücadele.
Geçmişle kavga etmeden ama dersler alarak, bugün yaşadığımız badireleri ve atlama taşlarını kazasız belasız geçebilirsek yarınlar elbet milletimizindir.
Ortalığın toz duman olduğuna bakmayın.
Puslu havayı sevenler yerli olsun yabancı olsun artık deşifre olmuş durumda.
Daha kelime ağızda iken ağzın hareketinden demek istediklerini anlıyoruz. Amalı fakatlı ve lakinle başlayan cümlelere karnımız öyle bir tok ki , bir lokmalarını dahi reddedebiliyoruz.
Kimse kimseyi aldatmasın.
Mesela yalan tüccarları ticaretlerinde bu kadar hayasız arsız ve akılsız olmasın. Kuyruğu büyük yalanlara şahit oldukça yalanında bir şerefi olmalı diyesi geliyor insanın.
Hiç yalanın şerefi olur mu?
Siyasi muhalefet üzüm yemek varken bağcıyı dövmeye kalkışmasın. Niyet bağcı dövmek olduğu sürece bu millet size bırakın iktidarı iki koyununu bile emanet etmez.
Nitekim de etmiyor.
Devletin idare erkinde görev almış olanlarda milletin ve devletin hayrına bir çivi çakmanın gayreti içerisinde olsun.
Etrafımızda bir dost bırakmamak için var gücü ile çalışan güruhun bugünlerde izinleri kaldırılmış ve mesaileri 24 saat sistemine göre devam ediyor.
Su uyur düşman uyumaz atasözünün tam da geçerli olduğu şekli ile bir mücadele bu.
Hiç olmazsa şer ittifakının çalıştığı kadar çalışmak gerek.
Oyunda oynaşta olanlara ne diyelim?
Allah müstehaklarını versin.
Şu aziz mübarek günlerde başka bedduaya gerek yok.
bu haftalık da bu kadar.
Kalın sağlıcakla.