Günümüzde, silah yerine, kültürle ülkelerin egemenlik altına alınması amaçlanmaktadır. Böylece, “gelişim ve yenilik hareketleri” adı altında, başka ulusların kültürel ve sosyal yapıları, temelinden çıkarılmaya çalışılmaktadır. Tarihleri unutturulmaktadır. Eğitim sistemleri, etki altına alınmaktadır. Yanlış yorumlarla, yeni nesle milli güveni kaybettirilmektedir. Kitle iletişim araçları aracılığı ile dil yapısı bozularak, nesillerin arası açılmaktadır.
Milli birliğin en önemli halkalarından biri olan dil, böylelikle unutturulmaktadır. Unutturulmaya çalışılmaktadır.
Elbette birbirimizle Türkçe konuşarak iletişim kuruyoruz. Tüm beşeri hislerimizi, duygu ve düşüncelerimizi, yine Türkçe ile ifade ediyoruz. Bu nedenle, başka dillerden alıntı yaparak, dilimizi bozmak yerine, onu daha da geliştirme ve güzelleştirme bilinciyle harekete geçmeliyiz.
Böylelikle, dilimizde karşılığı varken, yabancı dillerden gereksiz yere alıntı yapmayı önlemiş oluruz. Çünkü; Türkçe, bize en etkin biçimde, kimliğimiz ve bireysel yapımız başta olmak üzere, ulusal yapımızı yansıtmaktadır.
Ondaki her bozulma, ulusal yapımızdaki kötüye gidişi de beraberinde sürükler.
Eğer Türkçe’mize, haksız yere, ikinci dil muamelesi yapıyor isek, bilerek veya bilmeyerek, onun zamanla ve hatta hızla aşınmasına da zemin hazırlamış oluruz.
Dilimiz; Türkçe’miz, köklü bir geçmişe sahiptir. Bu nedenle, günlük yaşantımızda da bu bilinçle hareket etmeli ve kendimizi sürekli sorgulamalıyız. Sağduyulu olmalıyız.
Türkçe’nin yeni gelişmelere uyum sağlayabilmesi için, bilimsel ve kültürel gelişmeleri de bizzat yakından takip etmeliyiz. Çünkü; iletişim ve teknoloji alanındaki hızlı gelişmeler, yeni oluşan davranış biçimleri ve sürekli değişen değer yargıları, dilimizin doğal biçimini günbegün etkisi altına almaktadır.
Özetle, Türkçe, milli ve manevi en asli, en ulvi değer ve birliğimizdir. Öyle ki; değerini bilerek, özgüven ve gururla yarınlara taşıyacağımız bir mirastır bize Ata’mızdan bugüne kalan.