Efes, Roma İmparatorluğu’nun Anadolu’daki en görkemli şehirlerinden biri olmuştur.
Dünyanın ilk coğrafyacısı Strabon, Efes’in İ.Ö. 1. binyılda, önemli bir ticaret merkezi olduğunu yazmaktadır.
Ne var ki; istilacı Gotlar, Efes’i ve Efes Artemis Tapınağı’nı yakıp yıkmışlardır. Yağmalamıştır.
Bunun üzerine, şehir, eski görkemine bir daha asla ulaşamamıştır.
EFES ARTEMİSİ
Artemis Heykeli, tanrıçanın doğa güçlerini, bereketi, hayvanları, kırları ve şehirleri simgelediğini göstermektedir.
Heykel, yoğun süslemelerle yüklüdür. Öyle ki; bacakları ve kalçaları, arı kabartmaları ile bezeli bir giysiyle örtülüdür.
Vücudunun üst bölümüyse, çok sayıda memeyle bezelidir. Dolayısıyla, tanrıça, bereketi simgelemektedir.
Anadolulu ana tanrıça simgesi, çeşitli evrelerden geçmiştir.
Kesin olarak saptanamayan bir dönemde ise, Efesli Artemis biçimini almıştır.
Heykelin bir kopyası, büyük olasılıkla, İ.S. 117 – İ.S. 138 yüzyıllar arasında, Hadrianus Dönemi’nde yapılmıştır.
Ki; bu kopya, Selçuk Arkeoloji Müzesi’nde (İzmir) sergilenmektedir.
Heykelin aslıysa, siyah taştan, altın, gümüş ve abanozdan yapılmıştır.
TANRIÇA ARTEMİS
Tanrıça Artemis, Tanrıların Kralı Zeus’un kızı, Tanrıça Apollon’un kız kardeşiydi.
Doğaya egemen olan, tüm canlıların ölüm kalımını elinde tutan Tanrıça Artemis, ok ile yayla, at ve arabayla belirlenmiştir.
Ki; O’ndan Homeros, İlyada Destanı’nda, “Ok Taşıyan Tanrıça” ve “Hayvanlar Tanrıçası” olarak bahsetmektedir.
Gökte ve yeryüzünde, gerçek ve gerçeküstü tüm yaratıklar, Uygarlığın Koruyucusu Ay Tanrıçası Artemis’in buyruğundaydı.
Tanrıça, devamlı değişen Ay’ı da etkisi altında tutardı.
Doğanın içinde, hayvanlar ile birlikte yaşardı.
Ormanlarda ve derelerde, ağaç ve su perileriyle dolaşırdı.
Aynı zamanda, avcıydı.
Uygarlığın Koruyucusu, doğum yapan kadınların ve kölelerin de koruyucusuydu. Bu nedenle, O’nun festivali, kölelerin tatiliydi.
Artemis, öfkesiyle de ün yapmıştır.
Ki; O’nun bu yönünü konunu edinen bir söylence vardır.
Söylenceye göre, Aktation isminde bir genç, ormanda avlanırken, tesadüfen Tanrıça’nın yıkandığını görür. Tanrıça, bu durum karşısında, çok öfkelenir. Öfkesinden, genç adamı, geyiğe dönüştürür. Tazılarını da üzerine saldırtıp, onu parçalatır.
EFES ARTEMİS TAPINAĞI
Tanrıça Artemis’in Efes’te bir tapınağı vardır.
Tapınak, kutsal sayılmıştır. Bu nedenle, değerli yapıtlar ile donatılmıştır.
Lidya Kralı Kroisos, tapınağa birçok sütun ve altın inek heykeli armağan etmiştir.
Kserkses, Yunanistan’da, mağlup olmuştur. Anadolu’ya geri dönüyordur. Yolda, karşısına çıkan tüm tapınakları, yıkıp yağmalamıştır. Efes Artemis Tapınağı’na ise, katiyen dokunmamıştır. Tam tersine, tapınağa bağışta bile bulunmuştur.
Ne var ki; tapınak, Bizans İmparatorluğu Dönemi’nde yıkılarak yağmalanmıştır.
Tanrıça Artemis adına ayrıca, Sardes ve Koru’da da birer tapınak vardır.
EFES CELSUS KİTAPLIĞI
Kitaplık (İ.S. 115 – İ.S. 117), iki katlı cephesi, sütunları ve taşıdığı alınlıkları ile çok hareketli bezenmiştir.
Kitaplığın ön cephesi, 2. yüzyılın başlarında, yeniden kurulmuştur.
Böylelikle, ön cephe, yenilenmiştir.
Kitaplık duvarlarında, üst üste üç sıra nişler, yer almaktadır.
Ki; bu nişlere, yazı ruloları konulmaktadır.
Çok geniş mermer basamaklarla, platforma çıkılmaktadır.
EFES’İN MİSTİK ÖNEMİ
Efes, Asya’nın yedi kilisesinden birisidir.
Yuhanna’ya vahiy burada gelmiştir.
Doğu Roma İmparatoru II. Theodosius, Ayasuluğ Tepesi’nde, Saint Jean Kilisesi’ni yaptırmıştır.
Kilise çevresinde ise, bir şapel vardır. Ki; Yuhanna’nın mezarının, bu şapelin içinde olduğuna inanılmaktadır.
Yöredeki inanca göre, Meryem Ana’nın son günlerini geçirdiği ev de Efes yakınlarındadır. Keza, Meryem Ana, burada, Yuhanna’nın yanı başında öldüğüne inanılmaktadır.
III. Ekumenik Konsili, İ.S. 4317 yüzyılda, Meryem Ana Kilisesi’nde toplanmıştır. Konsil, Nestorious’u lanetlemiştir.
Aziz Paulus’un öğretilerine karşı çıkan Romalılar da Efes’e gelmişlerdir. Burada, protesto gösteri düzenlemişlerdir.
Miting, kent tiyatrosunda gerçekleşmiştir.
Yedi Uyurlar’a ait kilise ise, Erken Bizans Dönemi yapıtıdır.
Efsaneye göre, Yedi Uyurlar, Pion Dağı’nın arka yamacında, bir mağarada uyuyorlardır. Ama, artık onlar da uyanmışlardır.