Küresel Yapıya İnfaz kitabında en fazla ilgimi çeken bölümlerden bir tanesi de Fulbright Anlaşması ile ilgili bölüm oldu. Yazar Murat Bahadır Akkoyunlu o anlaşma ile ilgili der ki; “…Ne yazık ki, 2. Dünya Savaşının ardından 1946-1947’de fikren başlayıp, 1949’da imzalanan ve 1950’de yürürlüğe giden bu anlaşma sonrası Fulbright Komisyonu devreye girdi. Vesayet altına girmiş Türkiye’de hangi okullar da ne öğretilecek, nasıl öğretilecek; nereye kadar öğretilecekti? Müfredatı yabancı devletlerin belirlenmesi imkanını biz mecburen o devletlere verdik. Zira 2. Dünya Savaşının galipleri Türkiye’ye tüm istediklerini dayattılar. Ve o vakitler iktidarda olan İsmet İnönü de çaresiz düştüğünden dolayı, vatana ve devlete dokunmasınlar da ne olursa olsun düşüncesinden olsa imzaladı!” (s.386)
Bu anlaşma ile ilgili bugüne kadar birçok yazar çizer, yorumlar yaptı. Özellikle bazı yazarları
bu anlaşma ilgili köşe yazıları kaleme almışlar. Hatta sendikalar ve kimi okul aile birlikleri bu konuda siyasilerden talepte bulunmuşlar. Bizde biraz araştırdık ve sizlere aktarmak istedik.
Önce şu Fulbright Programı nedir? Bu sorunun cevabını ortaya koyalım. “Türkiye’nin yanı sıra 104 ülkenin ABD ile iş birliğinde katılım sağladığı iki taraflı bir burs programıdır.
1949 yılında ABD ile imzalanan ikili anlaşma ve 13 Mart 1950 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilen 5596 sayılı kanun çerçevesinde hizmet vermeye başlamıştır.
Söz konusu burs programı, her iki ülkede eğitim alıp, araştırma yaparak kendisini uluslararası alanda geliştirmek isteyen öğrenci ve akademisyenlere hizmet vermektedir.
Bir soru daha: “Burs programı için ayrılan bütçe ne kadardır?
El cevap: “Türkiye programın ortağıdır. ABD yaklaşık 4 milyon dolar, Türkiye ise yaklaşık 1 milyon dolar kadar finansal destek sağlamaktadır.
Peki: “Komisyon kaç üyeden ve kimlerden oluşmaktadır? 4’ü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve 4’ü ABD vatandaşı olmak üzere toplam 8 üyeden oluşmaktadır.
ZİHNİMİZİ SÖMÜRGELEŞTİRMEK EN TEHLİKELİSİ
Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu Fulbright Anlaşması ile ilgili yaptığı değerlendirmede şöyle demiş: “Dünyanın en berbat eğitimine sahip ülke Amerikadır. Bizde onların danışmanları ile bu anlaşmayı sürdürüyoruz. Sömürge eğitiminden kurtulursak, gülünç durumdan kurtuluruz. Tekrar atalarımızın kurduğu eğitim sistemine dönmeliyiz. Çünkü zihnini köleleştiren toplumlar ömür boyu sömürge kalırlar. (https://www.youtube.com/watch?v=z4J4_jpd3mw)
Bu konu ile ilgili seri yazılar kaleme alın Milli Gazete Yazarlarından Adnan Öksüz( 25 Eylül 2020 tarihli yazısında): “Yıllardır benim de gazeteci olarak görev yaptığım, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir aklı başında milletvekili kalkıp da bu ciddi iddiaları ve tespitleri neden Milli Eğitim Bakanı sormaz!
Parlamenterlerin bir görevi de denetim değil mi, hani nerede diyerek anlaşma ile ilgili şunları yazmış: “1949… Marshall yardımları anlaşmasından (1947) yaklaşık 2 yıl sonra… 27 Aralık 1949 tarihinde, yani İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı döneminde, Türk çocuklarının eğitimi resmen Amerikalılara teslim edildi. ABD ile imzalanan ikili anlaşma gereği, sekiz kişiden oluşan bir Eğitim Komisyonu kuruldu. Bu komisyonun adı Fulbright Eğitim Komisyonu idi. Sekiz üyeden dördü Amerikalı, dördü de Türk’tü.Bu komisyonun görevi, Türk çocuklarının ilk, orta ve lisede okuyacağı derslerin müfredatını yani programlarını belirlemekti. Gençler bir ulusun geleceği demek değil midir? Türk ulusunun geleceği olan gençlerin eğitimi, yarısı Amerikalılardan oluşan bir komisyona bırakılıyordu.
Bu kadarla kalsa neyse; komisyon herhangi bir konuda karar verirken oylar 4 evet, 4 hayır çıkarsa ne olacaktı? Çözüme bakınız; o tarihte Ankara’da bulunan Amerikan büyükelçisinin vereceği oy, belirleyici olacaktı. Çok açık değil mi, Türk gençlerinin ne tür bir eğitimden geçeceği, derslerde hangi konuları ne tür boyutlarda öğreneceği, 1949 yıllında Amerikalılara bırakılmıştı…”(bkz
https://www.milligazete.com.tr/makale/5506283/adnan-oksuz/istanbul-sozlesmesi-fulbright-marshall-yardimi)
Bu konunun meclise geldiğini, bakanlığı sorulduğunu, gelen cevapları merak ediyorsanız, yakın zamanda konunun detayları ile yazıma devam edeceğim.
Kalın sağlıcakla.