Tarihi eserler, geleceğe bir köprüdür ve aynı zamanda da tarihin sessiz şahitleridir.
Bu vecizeden yola çıkarsak, Kentler de insanlar gibidir. Onların da bir hafızası vardır. Kentin, yaşayan, ayakta kalan ve kayda giren her türlü birikimi "ESER"konumunu alır ve o şehrin hafızasını oluşturur. İnsanlar kenti eserleriyle tanır, hatırlar ve anlamlandırır.
İşte Elbistan’da binlerce yıllık bir geçmişi olan bir şehir ve şehrin tarihi dokusu ve sokaklardaki mazi kokusu ruhumuzun derinlerine akarken, hemen aklımıza şu sorular geliverir” Kaç tane şehrin tarihi milattan önceye uzanır? Kaç tane şehir başkentlik yapmıştır? Kral Yolu, Antik Yol, İpek Yolu ve Hac Yolu aynı hattan geçen kaç tane şehir tanırsınız? Bunların tümünü kaç tane kent birleştirebilir” Hepimizde çok iyi biliyoruz ki Anadolu Coğrafyasında bu özellikleri taşıyan kent sayısı bir elin parmakları kadar azdır. Elbistan’da bu az kentlerden biridir. Elbistan’da zaman tüneli içinde her türlü olumsuzluklara rağmen, ayakta kalma başarısını gösteren tarihi eserlerinden biri olan Kızlar Kalesi’ni diğer adıyla Kız Kalesi’ni tanımadan önce Tarihte kale ne demektir?Onu öğrenelim.
KALE, düşmanın gelişinin beklendiği yollar üzerine, stratejik öneme sahip olan şehirlere, geçit ve dar boğazlara savunma amaçlı olarak inşa edilen askerî yapı. Bu tür tahkimatlar antik çağlardan beri kullanılagelmiştir ve askerî işlevlerinin yanı sıra idari, siyasi ve ekonomik merkez olarak iş görmüştür.
KIZLAR KALESİ veya (KIZ KALESİ):Kale(Kala) Köyü’nde 150 metrelik bir tepe üstündedir. Adının nereden geldiği ve tarihi bilinmemektedir. A ve B olarak adlandırılan burçlarda kimi kalıntılar ayaktadır. A burcu, moloz ve kesme taştan iki katlıdır. Duvardaki kiriş deliklerinden katların ahşap örtülü olduğu anlaşılmaktadır. Romalılar döneminde bir süre manastır olarak kullanıldığı zannedilmektedir. Türkler döneminde ise gözetleme yeri olarak kullanılmıştır. Gelelim tarihine;Elbistan ovasında bir Ortaçağ yapısı: Kızlar Kalesi Halk arasında “Kız Kalesi” adı ile bilinen, Elbistan Kalealtı Köyü(mahallesi) sınırları içerinde bulunan yapının, tarihçesine katkıda bulunmak bu çalışmanın amacıdır.
Yapı, Elbistan kentinin batısında, Elbistan kent merkezine 8 km uzaklıktadır; Ceyhan nehri kaynağını içeren Elbistan ovasına hâkim bir konumda ve yüksekçe bir tepe üzerindeki düzlükte inşa edilmiştir.Araştırmacılar, yapının tarihlendirilmesine yönelik hiç bir kitabe verisi bulunmadığı için, onun bir ortaçağ eseri olduğu konusunda hemfikirdirler.Yapı hakkında kısıtlı bilgi ihtiva eden kaynaklar, Elbistan havalisinde bulunan Hurman ve Çerkez isimli kaleleri gibi onun da bölgenin bir tarihi eseri (kalesi) olduğunu bildirirler.Her ne kadar Kaynaklar, bugünkü bilinen adı ile Kız Kalesi hakkında sınırlı bilgiler sunsa da, onun Elbistan ovasına olan hâkim konumu, tarihçesi hakkında önemli bilgiler vermektedir.
Bilindiği gibi, kaleler genellikle yol kavşağı, önemli bir güzergâh üzerinde anayol, geçit, dağlar arasında boğaz, vb. yerlerde arazinin doğal özelliklerini de kullanarak inşa edilmişlerdir. Elbistan ovasına olan hâkim topoğrafik konumu ile bu tanıma uyan Kız kalesi, aynı zamanda tarihte çok önemli bir yol kavşağını da kontrol etmektedir.Roma döneminde, Kapadokya’nın başkenti MazacaCesarea ile Lejyoner birliğinin bulunduğu Melentenis isimli yerleşim yerlerini, Elbistan ovası üzerinden birbirine bağlayan ana bir yol mevcuttur. Bu yolun Elbistan ovasında ki bölümü, Cocuso (Göksun) ve Plasta (Elbistan) isimli yerleşim yerlerinden geçmektedir.
Tarihini araştırmaya çalıştığımız Kız Kalesi veya (Kızlar Kalesi) de işte yol güzergâhın tam ortasında yer almaktadır.Ana yolun Elbistan ovasındaki bölümünde, eski yollarda mevcuttur. Bilindiği üzere Elbistan ovası tarihin en eski dönemlerinden beri çeşitli kavim ve kültürler tarafından yaşam alanı olarak kullanılmıştır. Eskiçağ ‘da bu bölgenin en meşhur ve büyük şehirlerinden biri olan, bugün Afşin adı ile tesis edilen ilçenin merkezinde hala harabeleri bulunan ARABİSSOS (EFSÛS-AFŞİN)şehri idi. Günümüzde aynı isim ile tanığımız IZGINisimli yerleşim yeri de, o dönemin başka önemli bir kenti idi. Göksun sonrası Elbistan ovasında, Afşin-Izgın istikametinde ilerleyen eski yol Izgın sonrası güneye ilerlemekte ve yine Kız kalesine ulaşmaktaydı.Belki de bu yol, Efsûs (Afşin) şehrinin 951 yılında Hamdânî Emiri Sayf al-Davla tarafından tahrip edilmesinin akabinde önemini yitirmiş olabilir. Eski yolun konumuz açısından önemi ise, Kız Kalesi eğer bu yol güzergâhı için inşa edilmişse tarihi çok daha eskiye dayanabilir.Buraya kadar bir değerlendirme yapmak gerekir ise; Kız Kalesi, bölgede bulunan anayol güzergâhlarını kontrol eden, hâkim bir topoğrafik konuma sahiptir.
Yine bu konum ona, Elbistan ovası içerisinde oluşabilecek her türlü hareketliliği izleye bilme ve hatta Germanicia (Maraş) ve Göksun üzerinden gelebilecek saldırıları da görebilme imkânı vermektedir. Sonuç olarak, kale, merkezi konumu ile bölgenin en önemli ve uygun konuma sahiptir diyebiliriz.Giriş bölümünde kısaca belirtildiği üzere Kız Kalesi, bölgenin üç önemli kalesinden birisidir. Hurman ve Çerkez kaleleri de, Kız kalesi gibi bölgede savuma amacıyla inşa edilmişlerdir; lakin Kız kalesi, eski Elbistan kentine olan yakın mesafesi ile diğer iki kaleden farklıdır.Eski Elbistan kenti, bugünkü şehrin 5 km. kadar kuzeybatısında Karaelbistan (Eski Karaelbistan) adı verilen mevkide bulunmaktaydı. Kalenin, bölgenin “baş-kenti” olan bu yerleşim bölgesine veya kentine yakınlığı, onun bölgedeki konumunu daha da arttırmaktadır. Böylesine önemli bir konumdaki kale, hâkim olduğu bölgenin ve yanı başında bulunan kentin de tarihinden ayrı düşünülemez.Bilindiği üzere, Bizans ile Araplar arasındaki hudut bölgesinde yer alan Elbistan ovası, daha İslam fütuhatının ilk yıllarından itibaren Müslümanların Anadolu içlerine düzenledikleri gazaların ilk hedefi olmuştur. Ova, gerek doğrudan Darb Al-Hadas’tan orta Anadolu’ya, gerekse Malatya’dan Kayseri’ye yapılmakta olan bu gazaların daimi bir uğrak yeri idi. Hatta coğrafik konumu hasebiyle, bölgenin hâkim gücünün kendi içerisindeki çekişmelerine de sahne olmuştur.
Bizans imparatorluğu II. Basileios’un döneminde BardasPhokas ve BardasSkleros ’un taht mücadelesi de bu bölgede meydana gelmiştir.Bölgede meydana gelen diğer olayları da nakleden kaynaklar, Kız Kalesi’nin topoğrafik konumu ve tanımına uyan Lykandos adında bir kaleden bahsetmektedirler.Lykandos, X. yüzyılda yukarıda belirtilen bölgede bulunan bir hudut kalesidir. Bizans ile Araplar arasındaki sınır bölgesinde önemli bir stratejik bir öneme sahip bu kale, gazaların hedefi olmuştur. Kale, Melitene (Malatya) için ayrıca bir tehlike de teşkil etmesinden dolayı, bir dönem sonra aynı isimli bir Bizans temasına dönüştürülmüştür.Kız kalesi konumu ve tanımı kısaca hatırlanacağı üzere, Elbistan ovasındaki hâkim konumu ile anayol güzergâhını kontrol eden ve eski Elbistan kenti yakınında bulunan kaledir. Kalenin konumu ve tanımı, kaynakların hakkında bilgi verdiği Lykandosadı ile bilinen sınır kalesi ile kıyaslandığında birebir örtüştükleri görülecektir.
Kız Kalesi’ne geldiğinizde Kalealtı Mahallesi içerisinde kutsal olduğuna inanılan balıkların yaşadığı Balıklıgöl‘e (1 km) uğrayabilir, Ekinözü İçmeler‘de (15 km) acı suyu ve kıvrım tatlıyı, Gölpınar‘da (5 km) alabalığı tadabilirsiniz.
Kale; Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunca 2016 yılında tescil edildi.Kahramanmaraş`ın tescilli 32 kalesinden biri olan Elbistan Kızkalesi, restorasyon (yenileme) çalışmalarının ardından kentin kültür turizmine dahil edilecek.
SONUÇ olarak, kalıntıları günümüze kadar ulaşan Halk arasında “Kız Kalesi” adı ile bilinen yapı, Ortaçağ kalesi Lykandos ’dur diyebiliriz.
Dünyanın en büyük kalesi nerede?
Malbork Kalesi, yüzey alanı ile dünyanın en büyük kalesidir. Malbork, Prusya'da Haçlı Katolik Alman tarikatı olan Töton Şövalyeleri tarafından Ordensburg kalesi biçimde inşa edilmiştir. Etrafında gelişen kasaba da Marienburg ismini almıştır.
Türkiye'de en büyük kale hangisi?
Mamure Kalesi, Akdeniz kıyı şeridinde bulunan günümüze kadar ulaşabilmiş Türkiye'nin en büyük kalelerinden biridir. Kale üç bölümden oluşmaktadır. Yüksek duvarlarla ayrılmış doğudaki iç avlu, batıdaki dış kale ve bunların güneyindeki kayalıklar üzerine inşa edilmiş iç kaleden oluşmaktadır.
Kale 3. yüzyılda Romalılar tarafından Akdeniz ve Kilikya ticaret yollarını gözetlemek ve ticaret gemilerini korsanlardan korumak amacıyla inşa edilmiştir. Zaman içerisinde tahriplere ve yıkıma uğrayan kale 12. Yüzyıl’da Kilikya Ermeni Krallığı döneminde tekrar onarılmıştır.
Kale 1450 yılında Karamanoğulları Beyliği döneminde onarılmış ve kaleye Mamure (Müreffeh) ismi verilmiştir.Ayrıca Mahmut Bey kale içinde 1300-1308 yılları arasında bir camii inşa ettirmiştir.
Kale, 1469 yılında Osmanlı Devleti'nin eline geçmiştir. Ayrıca kale 15. 16. ve 18. yüzyıllarda onarıma tabi tutulmuştur.