Devlet, memurunu göreve atarken keyfi davranmamalı, görevin özelliklerine uygun kriterlere göre atamalar yapmalıdır. Öncelik,‘liyakat’ olmalı, ‘emanet ehline’ verilmelidir. Aksi halde atananlar devletin memuru olmayıp, birilerinin adamı olurlar. FETÖ örneğinde olduğu gibi…
Bir kimseye muhafaza için verilen maddî veya manevî bir nesneye veya herhangi bir devlet memurluğuna ‘emanet’ diyoruz. Kendisine bırakılan emaneti koruyup kollayan ve aldığı gibi tam, eksiksiz geri veren kişiye güvenli, güvenilir kişi anlamında ‘emin, ehil’ kişi diyoruz.
İslam devletinde her hak sahibine hakkını vermek hususunda eş, dost, hısım ve akraba gözetilmez, halka eşit davranılır. Bu sebeple vazife, taraftar ve yakınlarına değil, ehline tevdi edilir.
İslam devletinde her iş için bilgi ve uzmanlık aranır. Bir insan dindar ve faziletli olabilir. Görev verilirken dindarlık ve faziletli olma vasıflarına göre değil yeterli bilgi, donanım ve becerili olma vasıfları aranılır. Aranılan bilgi ve donanım yoksa o görev o kişiye verilmez.
Ehil olmayan kişi, üstlendiği görevleri yaparken yüzüne gözüne bulaştırabilir. Devleti ve milleti zarara uğratabilir. Verilen zararlar oluşan mağduriyetler Hakkın da halkında hoşuna gitmez. Telafisi mümkün olmayan, asırlarca unutulmayan acılar yaşanabilir.
İslam devletlerinde bu husus çok iyi bilinir. Bilinenler karşısında benim yazdıklarım çocuk oyuncağı gibi kalır. Devlet büyüklerinin dilinden ‘konuyla ilgili Ayetler, Hadis-i Şerifler, özlü sözler’ hiç düşmez.
İslam ülkelerinde, ‘Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu? Ayetiyle sorulan soru ve Cennet Mekân Mehmet Akif’in o muhteşem cevabı dilden dile dolaşır durur.
Olmaz ya... Tabii... Biri insan, biri hayvan!
Öyleyse cehalet denilen yüz karasından
Kurtulmaya azmetmeli baştanbaşa millet.
Kâfi değil mi, yoksa bu son ders-i felaket?
Akif’in bu cevabını bilmeyen devlet adamı yoktur İslam ülkelerinde. Diyelim ki Akif’in bu söylemlerini bilmeyen olabilir. Anladık ama ya Nisa suresinin 58. ayetini bilmeyen olabilir mi? Bence olamaz.
‘Allah size emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arsında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emreder.’ Müthiş değil mi?
Peki, ülkemiz başta olmak üzere İslam ülkelerinde sizce emanet ehline veriliyor mu? Ne dersiniz? Soruya vereceğiniz cevap gerçekten önemli. Cevabınız evet ise ülkemizdeki ve İslam ülkelerindeki gidişatı beğeniyorsunuz demektir. Dolayısıyla sizce bir problem yok demektir. Cevabınız hayır ise ülkemizdeki ve İslam ülkelerindeki gidişatı beğenmiyorsunuz demektir. O zaman yapmanız gereken bazı işler var demektir. Nedir onlar derseniz cevap yine çok bilinen bir Hadis-i Şerifte bildirilmektedir.
‘Sizden her kim bir münkeri (kötülüğü) görürse onu eliyle düzeltsin. Eğer ona muktedir olamazsa diliyle, diliyle de yapamazsa kalbiyle buğz etsin’
İlim ehli bu hadis-i şerifi şöyle yorumlar: ‘bir kötülüğü kuvvet kullanarak def etmek devletin vazifesidir. Zira kuvvet kullanmak yetkisi ferdin değil, devletindir. Dil ile düzeltmek yani tebliğ vazifesini yapıp insanları irşat etmek âlimlerin, kalben buğz etmek de avam-ı nâsın yani benim düzeyimde olan vatandaşların görevidir.
Tebliğ görevini yapanlar, halkı isyana teşvik edecek söz ve davranışlardan son derece sakınmalılar. Zira dinimizde toplumun huzur ve ahengini bozacak fitne, kargaşa ve ihtilal gibi fiiller yasaklanmıştır. Avam bunlara dikkat ederken Devleti idare edenlerde emaneti ehline verirlerse bir başka FETÖ ihanetiyle karşılaşmayız diyebiliriz. Devletimizin bekası için devletin emirlerine uymak, huzur ve sükûnetin sağlanmasına katkı sağlamak birinci önceliğimiz olmalıdır. Kalın sağlıcakla…