Bir yıldır yazıyor ve söylüyorum; Başbakan ve Bakan düzeyinde yapılan açıklamalara rağmen yine ısrarla vurguluyorum. 2018 Ekim veya Kasım ayında erken genel ve yerel seçimler yapılma ihtimali yüksek. İKTİDAR PARTİSİ BAŞTA OLMAK ÜZERE, BÜTÜN SİYASÎ PARTİLER, ERKEN SEÇİM İÇİN HAZIRLIKLARINI NERDEYSE BİTİRDİ...
Öncelikle CUMHUR İTTİFAKI belli oldu. Büyük Birlik Partisi, bu ittifaka nasıl dahil olabilirim çalışmalarını sürdürmekte... Diğer taraftan, CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi de kendi aralarında ittifak çalışmalarını yürütmekte. Doğrusu, bu yeni ittifak yapılanmasında SAADET PARTİSİ, henüz rengini tam belli etmese de, anahtar konumundadır. CUMHUR İTTİFAKI içinde mi yer alacak, yoksa Cumhur İttifakı'nın karşısında mı?
***
Bütün plânlar, birinci derecede Cumhurbaşkanlığı seçiminde gösterilecek duruşa bağlı gibi. Çünkü, şu an için iki temel grup siyasetçi, ülke gündeminde arz-ı endam etmektedir. Birinci grup, Sayın ERDOĞAN'ın tekrar cumhurbaşkanı seçilmesini isteyenler; ikinci grup ise, Sayın ERDOĞAN karşıtlığı grup...
Partiler, daha çok belediye başkanı, daha çok milletvekili çıkarmak, Cumhurbaşkanlığını almak yerine; plânlarını "Sayın ERDOĞAN'ı nasıl düşürebiliriz?" üzerine yapmaktalar. Bu durum ise; SIĞ, YARARSIZ VE KAOS OLUŞTURUCU BİR SİYASET ORTAMINI GÜÇLENDİRMEKTEDİR.
Sayın ERDOĞAN ve AK PARTİ; yanına Sayın BAHÇELİ ve MHP'yi almak suretiyle büyük bir gelişme kaydetmiş gibi görünmektedir. Bu birlikteliğin, AK PARTİ'ye ve Sayın ERDOĞAN'a yarayıp yaramayacağı zamanla daha iyi görülecektir.
Kimi âkil insanlar; gelecek aylar içinde Cumhur İttifakı'nın yarardan ziyade zarar getireceği konusunda yorumlar yapmaya başladılar bile... AK PARTİ'nin gerçekten de, milliyetçilerden beklediği oyları, seçimlerde görüp - göremeyeceği konusundaki farklı düşünceleri, sonraki haftalar ve aylarda da gözleme imkânı bulacağız. Kanaatimce, CUMHUR İTTİFAKI, AK PARTİ'den ziyade MHP ve Sayın BAHÇELİ'ye yarayacaktır.
***
Seçimlerde en önemli hedef; % 51'le Cumhurbaşkanı seçilebilmektir. CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, hatta HDP; Sayın ERDOĞAN'ın tekrar cumhurbaşkanı olmasını istemediği için en azından Cumhurbaşkanlığı seçiminde ittifak yapma zarureti duymaktadır. Bu partiler arasında SAADET PARTİSİ'nin önem arz ettiğini bir kez daha belirteyim. Çünkü, MİLLÎ GÖRÜŞ çizgisinden gelen Sayın ERDOĞAN'ı indirebilmenin en etkin yolu, Saadet Partisi'nin de destekleyeceği sağdan bir siyasetçinin aday olarak belirlenmesidir. HENÜZ ERKEN GİBİ GÖRÜLMEKLE BİRLİKTE, ERDOĞAN KARŞITI İTTİFAKIN CUMHURBAŞKANI ADAYI SAYIN Abdullah GÜL OLABİLİR. CHP'nin düşündüğü ikinci ortak adayın ise Sayın İlhan KESİCİ olma ihtimali yüksektir. Her iki adayın da birbirinden güçlü olduğu, tarafsız gözlemciler tarafından vurgulanmaktadır.
Seçim vaktine kadar gelişen ve değişen pek çok olay, siyasetin hareketlenmesine ve yeni söylemlerin yansımasına vesile olacağı da kesindir. Her şeyden önce 1,5 ay önce başlayan ZEYTİNDALI HAREKÂTI ve akabinde Mümbiç ve Kobani üzerine yapılacak yeni harekâtların sonuçları, ülkemiz siyasetinin belirlenmesinde baş etken olacaktır.
Milletimizin büyük bir bölümünün desteklediği, ordumuzun moral düzeyinin çok yüksek olduğu bir dönemde, AFRİN HAREKÂTI ve akabinde yapılacak harekâtlardan milletin beklediği sonuç elde edilmezse; harekâtlar belli sebeplerle akamete uğratılır (Düşünmek dahi istemiyorum.) ve ordumuz geri çekilirse, ERDOĞAN KARŞITLARI, ilk seçimlerde büyük başarı elde ederler, diye düşünüyorum.
***
Bir husus var ki, 2 yıla yakın zamandır önemle vurgulamaktayım. AK PARTİ teşkilâtlarında hâlâ millet tarafından teveccüh görmeyen, halktan kopuk yöneticiler bulunmaktadır. Sayın ERDOĞAN ve AK PARTİ kurmayları, bu konuda henüz önemli adımlar atmadılar. İktidar partisi olmanın getirdiği rehavet ve kibirden -teşkilât yakınlarının dışında- toplum, memnun değildir. Geçmiş yıllarda olduğu gibi, bugün de bu konunun AK PARTİ kadroları tarafından temel sorun olarak algılanmadığı görülmektedir.
Sayın ERDOĞAN'ın karizmatik liderlik anlayışı sayesinde, teşkilâtlardaki sorunlara rağmen, milletin teveccüh göstereceği anlayışı, AK PARTİ kadrolarını büyük bir yanılgıya ve başarısızlığa götürebilir. Çünkü, Sayın ERDOĞAN'ı seven, lider olarak gören ve destekleyen insanların azımsanmayacak kesiminin AK PARTİ kadrolarına ders vermek istediği de akıllardan ve gönüllerden uzak tutulmamalı...
Sorunu çözmek için yapılacak önemli hareket, "TERCİHLİ SEÇİM SİSTEMİ"ni getirmekti. Maalesef, şu ana kadar seçim sisteminde de millet yararına çok önemli bir gelişme kendini göstermedi. Seçim kararı verilip, aday tespitleri yapıldığı dönemde, eskiden olduğu gibi GENEL MERKEZ tarafından yapılacak sembolik mülakatlarla ve sadakatle birlikte liyakata önem verilmeden aday tespitine gidilirse; bu durumun milletin gözünden kaçmayacağı kanaatindeyim. Ayrıca, şu temel sorunlar da henüz çözülmüş değildir:
- Millet istemesine rağmen; teröristler, seri katiller ve tecavüzcüler için İDAM cezası getirilmedi.
- FETÖ ve PKK sevicileri olmasalar bile, millet tarafından FETÖCÜ ve PKK'lı bilinen, öyle görülen kimi siyasîler, AK PARTİ'li siyasetçiler tarafından zaman zaman, ön plâna çıkarılmakta, açılışlara davet edilmekte, kürsülerde konuşmalar yaptırılmakta; tabir caizse onöre edilmekteler.
- Tarım, hayvancılık ve ziraatle uğraşanların iktisadî sıkıntıları doruk noktaya ulaştı.
- Emeklilerin, geçim sıkıntısı arttı.
- Her alanda vergi yükü artırıldı.
- Terörle mücadelede baş aktörlerden birisi olan polise, vaatlere rağmen hâlâ, 3600 gösterge verilmedi.
Bütün bunlar, CUMHUR İTTİFAKI'nın eksi hanelerinde bulunmaktadır. İşi, zordur.
***
Hangi parti olursa olsun, kulislerde çok da temiz olmayan pazarlıkların yapıldığı; dürüst insanlarda tiksinti uyandıran hareketlenmelerin olduğu görülmekte, en azından hissedilmektedir.
% 6'lara düşmüş, % 1'ler seviyesine bile gelememiş partilere önem ve değer vermek yerine, daha çok milletle kucaklaşmanın sağlıklı olacağı, niçin fark edilmez?
Baraj sorunu olmasa bile, 1-2 veya 15-20 vekil çıkaramayacak partilerle ittifak kurmanın yararı; millet menfaatine çok iyi düşünüldü mü?
***
Suriye ve akabinde Irak'ta yapılacak operasyonlar için MHP ile ittifak gerekliydi. Milletin bütünleşmesi açısından "MİLLİYETÇİ", "ÜLKÜCÜ" insanlarımızın desteğine ihtiyaç vardı. Peki, bunun ötesinde, Büyük Birlik Partisi, Saadet Partisi ile ittifak arayışlarında ne gibi yarar görülmektedir? Abdullah GÜL'den mi, İlhan KESİCİ'den mi, Ahmet DAVUTOĞLU'ndan mı, diğerlerinden mi korkulmaktadır?
% 1 bile oy potansiyeline sahip olamayan SAADET PARTİSİ'nden niçin medet umulmaktadır? Sayın ERDOĞAN ile milletin ekserisinin bütünleştiği görülmez mi? Herkes eteğindeki taşı bir an önce döksün, görelim. Sayın ERDOĞAN, yeter ki milletiyle bütünleşmeye, dik durmaya devam etsin. Elbette ki, millet onu bırakmayacaktır.
Düşüncelerimiz eskiden olduğu gibi görülmez, görmezden gelinir, kurmay sıfatındaki kimi siyasetçiler bildiklerinden şaşmazlar ise, Sayın ERDOĞAN, bu sefer arkasında milletin desteğini bulamayabilir, diye düşünüyorum. Milletimizin geleceği ve mukaddes değerlerimizin yaşatılması yolunda; sığ, münafık, liyakatsız ve rantiyeci siyasetçilerden milletimizin kurtulması dileğimizdir.
Millet, iktidar ve muhalefet partilerinde temiz ve liyakatlı siyasetçileri özlemektedir. Parti yönetimleri, bu özlemi bilerek hareket ettiği ve önümüzdeki seçimlerde adayları, bu niteliklerle belirlediği oranda, hem partiler hem de millet kazanacaktır. Selâm ve saygılar...