Evin sahibi ve koruyucusu, evin erkeğidir…
Evin hanımı,Allah’ın bir emaneti ve hazinesidir…
Erkeğe düşen vazife,eşini ve çocuklarını korumak,onların geçimini ve sağlığını sağlamaktır…
Onlara zulmetmemek ve merhametle muamelede bulunmaktır…
Kadına düşen vazife ise,evinin malını ve mülkünü korumak,iffetini ve namusunu muhafaza etmek,eşine itaat etmek ve sadık kalmaktır…
Günümüzde kadın,eşine itaat etmiyor,eşini hiçe sayıyor…
Dışarda en güzel elbiselerini giyip,süslenirken,eşinin karşısında aynı şekilde süslenmiyor…
Sanki eşin vazifesi,başka erkekleri razı etmek zannedip,iş hayatındaki başkalarına çok nazik davranırken,konuşmasına ve diksiyonuna bile dikkat ederken,evinde kocasına,sevdiğine saldırabiliyor,onu paralıyabiliyor,kaba ve çirkince davranabiliyor…
Patronuna ve müdürüne gösterdiği nezaket ve inceliği,evinde kocasına karşı göstermiyor…
Asıl vazifesini unutup,kocasına karşı,düşmanca tavırlar sergileyebiliyor…
Tabiki bunun arkasından ayrılıklar ve boşanmalar gerçekleşiyor,yuvalar dağılıyor…
Hakbuki aslolan ve unutulan,gözardı edilen;kadının evindeki ve eşiyle olan beraberliği ve huzurudur…
Kadın,kapitalizmin esiri değildir,,,
Kadın,ensesi kalınların ve patronların mezesi değildir…
Kadın,eşinin sadık arkadaşı ve dostudur…
Kadın,evinin ve çocuklarının sahibi ve koruyucusudur…
Kadının hayatı, evidir ve eşinin yanıdır…
Kadının vazifesi,eşine karşı süslenmek ve eşine karşı nazikliğidir,saygısıdır…
Bakınız, ibrahim (a.s) eşi,hacer annemizin teslimiyetine,bağlılığına ve itaatine…
İbrahim (a.s),Allah’tan aldığı emirle,hacer annemizi ve oğlu ismaili Kabe’nin bulunduğu,safa tepesine bıraktığında,hacer annemizin sözü,”madem ki Allah emretti,ben Allah’a teslim olanlardanım” olmuştur…
İsmail`in annesi,"Ey İbrahim, bizi burada, hiçbir insanın hiçbir yoldaşın bulunmadığı bir yerde bırakıp nereye gidiyorsun?" diye seslendi. Bu sözünü birkaç kere tekrarladı. Hz. İbrahim (as), (emir gereği) ona dönüp bakmadı bile. Anne, tekrar (üçüncü kere) seslendi. "Böyle yapmanı sana Allah mı emretti?" dedi. Hz. İbrahim bunun üzerine "Evet!" buyurdu. Kadın: "Öyleyse (Rabbimiz bizi korur), bizi burada perişan etmez!" dedi…
Nerede hacerler…
Nerede İbrahimler…
Nerede İsmailler…
İbrahim (a.s),içinde sadece Allah sevgisi olduğunu ispatladı,haceri ve oğlunu bırakıp gitti…Allah’a teslim etti…
İbrahim (a.s),oğlu,en sevdiği ismailini, Allah’ın emri gereği kurban etmek için,bıçağın altına yatırdı ama bıçak kesmedi…Allah merhamet ettide,kurban olarak koç gönderdi…Böylece her kurban bayramında,Allah’a teslim olmanın ifadesi olarak,kurban kesmek vacip oldu…
İbrahim ki,evinde daima bereket var…Sofrasında muhakkak bir misafir var…Eşi Sare’de ikram etmeyi seviyor…Tek başına yemeyi hiç sevmeyen iki eş….
Nerede İbrahimler,Nerede sareler…
Evlerde Halil ibrahim bereketi kayboldu…
Cimri ve paylaşmayı unutan aileler…
İsmail,”Allah emrettiyse, boynum kıldan ince” diyen evlatlar…
Hacer,kocasına güvenen ve teslimiyet gösteren bir eş…Kanaat ve teslimiyet sahibi bir anne…
Sonrasında,Allah’ın bereketi geliyor…Zemzemi bulan anne…Cebrail koşuyor yardımına…İsmail iki yaşında,susuzluktan ölecekken,kanadıyla yerden su fışkırtıyor…Mademki Allah’a teslim oldunuz,buyurun Allah’ın rahmetinden faydalanın…
Hacer annemiz “zem,zem”,dur,dur deyince yerinde kaynayan,duran ve kıyamete kadar akan bir su…
Eğer “zem,zem” demeseydi,çölün ortasından bir akarsu akacaktı,kıyamete kadar…
Evet,İbrahimler, hacerlerini terketmesin,Allah’ın rahmeti devam etsin…
Hacerler,ibrahimlerine itaat etsin,teslim olsunlar,hayatlarına bereket gelsin,kalplerine huzur gelsin,Allah dostları olsun…
Kurban bayramının arefesinde bu yazıyı kaleme aldım…
Ülkü ocakları perşembe sohbetinden çıktıktan sonra bu yazıyı kaleme aldım…
Şimdiden Kurban bayramınız mübarek olsun…
Bu yazım,sadece Allah’a teslim olan ailelere,asrın ibrahim ve hacerlerine hediyem olsun…
Depremde vefat eden şehitlerimize Allah rahmet etsin ve Rabbimiz yakınlarına sabır versin…
Selam ve dua ile kalınız…