Eyvah Bizi Zehirliyorlar

.

(GDO-KATKI MADDELERİ)

İnsanlar bazen savaşmadan da ya kazanırlar veya kaybederler. Bazen düşmanlarımız gizli veya açık olur. Bazen düşmanımız küçük veya büyük olur. Biz bütün bu düşmanlara karşı tedbirli olmak zorundayız.

Genelde yazılarım ülke sorunlarıyla ilgilidir. Bu yüzden ele aldığım konularda uzman olmak yerine bu önemli konuyu gündeme getirmek, çözüm ve önerilere dikkat çekmeyi amaç edinmekteyim. İnşaAllah bu vesileyle okurlarımıza faydalı olmaya çalışıyorum. Bu yazımızda gizli ve masum gibi görünen hiç ummadığımız yerden bizi vuran düşmandan bahsetmek istiyorum. Yine dış düşmanlarımız tarafından bize bizim paramızla kurulan kötülüklere alıştırılan zararlı gıdalara değinmek istiyorum. Elbette ki bu konunun uzmanları var. Belli ki bu konuda ciddi uyarılar da var. Fakat millet olarak bilinçlenmeye o kadar muhtacız ki hep ikaz üstüne ikaz yapılmalı. Hele can benim canım olunca bu işin uzmanlarından önce ben kendimi kurtarmalıyım. Evet gıdalarımızla zehirleniyoruz, bizi yavaş yavaş öldürüyorlar. Öyle sinsi ki hem paramızı alıyorlar, hem de bizi öldürüyorlar. Başta uyuşturucu, sigara ve alkol gibi zararlı maddeler var ama bunları insanlar biliyor tedbir alınabiliyor. Ancak zehirli gıda tacirlerine henüz tam tedbir alınamadı. Dertliyiz neslimiz niye değişiyor? Biinmedik hastalıklar nasıl oluyor?

Başta devletimiz, STK'lar ve bilinçli topluma ve bilinçli bireylere çok görevler düşmektedir. Devletimiz bu gıda zehirlerine acil tedbir almalı, yasak ve cezayı uygulamalıdır. Diğer taraftan STK lar, tüketici hakları da etken olmalı. Bu anlamda düşmanlarımıza biraz değinelim : (Aşağıdaki bilgiler araştırma ve derlemedir)

GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizma);

GDO, bitki ve hayvanların istenilen bir özellik katmak için başka bir canlıdaki genetik özelliği kopyalayarak diğer canlıya aktarılmasına GDO denir.

GDO’nun Zararları:

*GDO bazı alerjik hastalar için tehlikelidir hatta öldürücü etkilere sebep olabilmektedir

*Bazı haşerelerden uzaklaşması için bitkiye yapılan müdahale insanlara kadar etki etmektedir.Yapılan araştırmalarda hamile kadınların fetüs ve kanlarında rastlandığı gözlenmiştir.

*Hormonal denge bozma etkileri bazı araştırmalarda ortaya çıkmıştır.

*Çevresel olarak bazı böcek türlerine zarar vererek ekosisteme olumsuz etkisi vardır.

*GDO lu gıdalarda böcek öldürücü enzimler insanlar tarafından tam olarak parçalanamadığı gözlenmiştir. Bu teknikler bir bitki veya hayvan DNA’sına gen yerleştirmek ya da bu DNA’lardan gen çıkarmak için kullanılır. Bilim adamları genetik teknolojisini, soğuk havalara dayanıklı don önleyici balık genine sahip domates ya da yabancı otları öldürmede kullanılan ilaçlara karşı dayanıklı bakteri genine sahip mısır bitkisi gibi doğal yaşamda hiç bulunmayan biyolojik karakterde bitki, hayvan ve virüs ve bakterileri üretmek için kullanırlar. Örneğin, genetik mühendisleri Bacillus thuringiensis diye bilinen bir bakterinin genini mısır DNA’larına enjekte etmişlerdir. Bt geni böcekleri öldüren bir proteini ifade etmektedir ve mısıra transfer edilen bu gen böceklere karşı kendi kendine zehir üretebilmesini sağlamıştır.

*Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde GDO’lu ürünlerin organ tahribatına, sindirim ve bağışıklık sisteminde düzensizliklere, yaşlanmanın hızlanmasına ve kısırlığa neden olduğu tespit edilmiştir.

*İnsanlar üzerindeki çalışmalarda ise GDO’lu proteinlerin ve kimyasalların bazılarının sindirime uğramadan vücut içinde kalabildiği ve muhtemel uzun vadeli zararlara neden olabileceği görülmüştür. Örneğin, soya fasulyesine enjekte edilen gen vücudumuzda yaşayan bazı bakterilerin DNA’larına transfer olabilmektedir ve ayrıca GDO’lu mısır tarafından üretilen toksik böcek öldürücü hamile kadınlarda ve onların doğmamış fetüslerinde görülebilmektedir

*Kronik Hastalıklarda Artış: ABD’de GDO’ların 1996 yılında ortaya çıkmasından sonra sağlık problemleri artmıştır. Kronik hastalıklara sahip Amerikalıların oranı sadece 9 yıl içinde %7 lerden %13 lere çıkmıştır. Gıda alerjileri birdenbire yükselmiş, otizm gibi hastalıklar, üreme düzensizlikleri, sindirim problemleri ve diğer rahatsızlıklarda bariz artışlar gözlenmiştir.

*Ekosistemi Bozması: GDO’lu ürünler ve onlarla alakalı böcek öldürücüler kuşlara, böceklere, amfibilere, deniz ekosistemine ve topraktaki organizmalara zarar vermektedirler. Bu zararlı kimyasallar biyoçeşitliliği azaltmakta, su kaynaklarını kirletmektedir. Örneğin, GDO’lu mısırlar kral kelebeklerin habitatını ortadan kaldırmaktadır. Bu kelebeklerin miktarı ABD’de %50 oranında azalmıştır. Böcek öldürücüler amfibilerde doğum bozukluklarına, embriyonik ölümlere, hormonal bozukluklara ve organsal tahribatlara neden olmaktadır. GDO’lu kanola yağının da benzer zararları verdiği ispatlamıştır.

*Tahmin Edilemeyen Riskleri Artırması: Genetik mühendisliği birbiriyle alakası olmayan türlerin genlerini birbirine karıştırarak tahmin edilemeyecek yan etkilere kapı aralamaktadır. Dahası transfer edilen genin türünden bağımsız olarak üretilen yeni tür bitkiler yeni toksinler, alerjenler, kanserojenler ve beslenme zaafiyetleri gibi zararlar doğurmaktadır.

DNA’nın Değişmesinin Olası Zararları

Genetik mühendisliğiyle yöntemleriyle bir bitki DNA’sına gen yerleştirme rastgele olmaktadır ve bilim adamları genin nereye gittiği hakkında bir bilgiye sahip değildir. Bu da diğer genlerin çalışmasını engelleyebilmekte ve besinlerde daha önce hiç bulunmayan proteinlerin üretilmesine ve toksin ve alerji üreten yeni bir bitkinin dolayısıyla da sağlığa zararlı tüketeceğimiz yeni bir besinin oluşmasına neden olmaktadır. En Yaygın Gdo’lu Ürünler bitki ve besi hayvanları ürünleri gibi GDO’lu ürünler marketlerde bulunmaktadır. GDO bitkileri sandığımızdan çok daha fazla yaygındır. Aşağıda en azından bir marketten alışveriş yaparken daha dikkatli olabileceğimize yarayabilecek en yaygın GDO’lu ürünlerin listesi verilmiştir.

Dünya’da Hangi ürünler GDO ludur:

Mısır, domates, patates, pirinç, soya, buğday, kabak, bal kabağı, ayçiçeği, yer fıstığı, bazı balık türleri. Bunların dışında çalışmaların devam ettiği ürünler: muz, ahududu, çilek, kiraz, ananas, biber, kavun, karpuz, kanola.

1. Soya Fasulyesi: Marketlerde bulunan soya fasulyesinin yaklaşık % 90’ı yabancı bitki öldürücü kimyasallara karşı dirençli olması için modifiye edilmiştir. Bu kimyasallara karşı artan direnç çiftçileri yabani otları öldürmek için daha fazla ilaç kullanmaya zorlamıştır. Sonuçta sadece genetik olarak modifiye edilmiş soya fasulyesi üretilmekle kalınmamış ve daha çok kimyasalla yüklü bir ürün ortaya çıkmıştır.

2. Mısır: Mısır da en fazla oranda genetiğiyle oynanan ürünlerden biridir. Örneğin Amerika’da çiftçilerin yarısı GDO’lu tohumlar kullanmaktadır. Bu da büyük oranda doğrudan ya da dolaylı (hayvanlara verilen mısır daha sonra süt ürünleri olarak yine insanlara dönmektedir) olarak insanların tüketimiyle sonuçlanmaktadır.

3. Pamuk: Pamuk da hastalıklara karşı direnç kazanabilmesi için genetik olarak modifiye edilen ürünlerdendir. En büyük risk de pamuk yağındadır. Hindistan, ve özellikle Çin kaynaklı pamuğun insan hayatı için büyük risk taşıdığı düşünülmektedir.

4. Süt: İneklere daha hızlı büyümeleri için ve verimlerinin artması için büyüme hormonu enjekte edilmektedir. Bu hormonlar da üretilen bazı sütlerde bulunabilir. Bu büyüme hormonlarının insan vücudu içinde değişik olumsuz etkileri olabilmektedir

5. Şeker: Şeker kamışlarının da direnç kazanabilmesi için birçok ülkede genetiği değiştirilmektedir.

6. Aspartam: Aspartam da yapay tatlandırıcı olarak birçok insan tarafından şeker yerine kullanılmaktadır. Aspartamın vücutta kanserojen etki yaptığı ispatlanmıştır. Aspartam genetik olarak modifiye edilmiş bakterilerden üretilmektedir.

7. Kanola Yağı: Kanola yağı da en fazla satışı yapılan GDO’lu ürünlerdendir.

8. Kabak: GDO’lu kabaklar böceklere karşı daha dirençli olmasını sağlayan bir toksik protein içermektedir. Bu böcek öldürücü son zamanlarda insan kanında, hamile kadınlarda ve fetüste görülmüştür. Bu da bazı böcek öldürücülerin parçalarına ayrılıp vücuttan atılmadan insan vücudunda kalabildiğini göstermektedir.

Bu 8 ürün hariç daha birçok ürün market raflarında hiç haberimiz olmadan yerini alabilmektedir.

Sonuç olarak:

Genel olarak fazla bir yan etkisi olduğu söylenmeyen GDO lar soyanın bu olumsuz özelliğini sizlerle paylaştık.Diğer gdo lu ürünler hakkında fazla bir olumsuz araştırmalar olmasa bile olumsuz özelliği yok anlamına gelmemektedir. Herşeyin doğalı güzeldir diyerek,imkanınız olduğu sürece sebze ve meyvelerinizi kendiniz üretin.GDO lu ürün olarak en çok üretilen mısır ve soya dan uzak duralım. Mümkün olduğunca bu bilgiyi fazla kişiye ulaştırarak gıda bilincine sizler de katkı sağlamış olursunuz.

15 Tehlikeli Gıda Katkı Maddesi:

Allerji, astım, beyin hasarı, kanser oluşturabilen bu şaibeli katkı maddelerini niye kullanıyoruz?

Bugün dünya üzerinde, koruma, renklendirme, kıvamlandırma, tat verme, tatlandırma ve daha birçok özellikler vermek amacı ile yapay gıdalara 3000 den daha fazla katkı maddesi ilave edilebilmektedir. Bu katkı maddelerinin hiçbiri de tüketiciye fayda sağlayacak maddeler değildir. Üstelik burada sadece 15 tanesi için açıklayacağımız gibi birçok zararlı sonuçları olabilen maddelerdir. Buna rağmen hepsi de yasal olarak kullanıma açık tutulmaktadır. Üreticilerimiz kullanmaya, tüketicilerimiz de tüketmeye sorumsuzca devam etmektedir.

Siz tüketiciler, endüstri tesislerinde işlenmiş gıda maddeleri ile bu katkı maddelerine karşılık gelen bir riske doğru farkında olmadan koşuyor ve etiketlerini okuyup anlayıncaya kadar bir bilmece çözmedeki yorgunluğa denk bir yorgunluk yaşıyorsunuz.

Şüphesiz büyük ölçüde taze gıda maddeleri yiyerek bu nahoş katkı maddelerinden uzak durmak en iyisidir. En azından yemeklerinizde bazı işlenmiş gıda maddelerinin içerdiği aşağıdaki katkı maddelerinden uzak durmanızda ve etiketlerine baktığınızda kafanızı çevirip şöyle geçip gitmenizde sağlığınız için yarar vardır.

E310 Propyl Gallate: Bu koruyucu, katı ve sıvı yağların bozulmasını önlemek için kullanılmaktadır. Bitkisel yağlarda, et ürünlerinde, dilimlenmiş patateslerde, hazır çorbalarda ve sakızlarda koruyucu katkı maddesi olarak kullanılmaktadır. Çoğunlukla BHA ve BHT katkı maddeleri ile birlikte kullanılır. Kansere sebep olabilir. Gastrit ve cilt tahrişine neden olabilir, kandaki hemoglobine zarar verdiği için bebek ve küçük çocuk gıdalarında izin verilmemiştir.

E320 BHA ve E321 BHT: Butillenmiş hidroksianisol(BHA) ve Butillenmiş hidroksitoluen(BHT) katı ve sıvı yağların bozulmasını, küflenmesini önlemek için kullanılmaktadır. Tahıl ve ürünlerinde, sakızlarda, bitkisel yağlarda, patates cipslerinde, tazeliğini muhafaza etmek için bazı paketlenmiş gıda maddelerinde kullanılmaktadır. Yapılan bazı çalışmalarda bu katkı maddesinin farelerde kansere sebep olduğu bildirilmiştir. Bebe mamalarında izin verilmemiştir, alerjik reaksiyon yapabilir, hiperaktiviteye, kanserojen, estrojen etkilere ve diğer olumsuzluklara sebep olabilir. Tükete geldiğiniz ürünlerin etiketinde bu katkı maddesinin kullanıldığı bilgisi varsa, bu katkı maddesini içermeyen bir başka marka ürünlere yönelmeniz sağlığınız için daha uygun olacaktır.

E924 Potassium Bromate: Bu katkı maddesi ekmek ve unlu gıdalarda hacım artırmak ve daha güzel ekmekiçi yapısı oluşturmak için kullanılmaktadır. Bromat hayvanlarda kansere sebep olmaktadır. Bromat ABD ve Japonya dışında bütün dünyada yasaklanmıştır.

E621Monosodium glutamate (MSG) :MSG, hazır çorbalar, salata sosları, sucuk, salam, sosisler, tütsülenmiş balık, patates cipsleri gibi pekçok paketlenmiş gıda maddelerinde lezzet artırıcı olarak kullanılmaktadır. Bir yazar ve sinir hastalıkları uzmanı olan Dr. Russell Blaylock’a göre; ani kalp ölümleri ile (özellikle sporcularda) ve MSG ve yapay tatlandırıcılar gibi katkı maddelerin sebep olduğu excitotoxic hasarlar arasında bir bağ bulunmaktadır. Excitotoxinler bir gurup heyecan artırıcı amino asitlerdir ki, bunlar hassas sinir hücrelerinin ölümüne sebep olabilir. Pekçok tüketici de MSG nin hastalık yapıcı etkisini bizzat yaşamışlardır. MSG içeren gıdaları yedikten sonra ortaya çıkan bu rahatsızlıklar, baş ağrısı, mide bulantısı ve kusmadır.Birçok üründe MSG kullanımı maalesef gizli yapılmakta etikette gösterilmemektedir. Eğer güvenli bir katkı maddesi ise üreticiler neden gizlerler?

E951 Aspartame (Equal, NutraSweet) : Bu yapay tatlandırıcılar diyet soda, diyet gıdalar ve düşük kalorili gıdalarda kullanılmaktadır. 1970 li yıllarda yapılan çalışmalarda farelerde beyin tümörüne sebep olduğu belirtilmiştir. 2005 de yapılan en son araştırmalar küçük dozlarda bile farelerde beyin tümörleri ile birlikte lenf ve kan kanseri meydana getirdiğini ortaya koymuştur. Aspartama duyarlı insanlar, tüketimden sonra başağrısından, baş dönmesinden ve hallusinasyondan ızdırap çekebilirler. Aspartama duyarlı olan kişilerde anjioödeme veya göz kapaklarında, dudaklarda, ellerde veya ayaklarda şişmeye neden olur.

E950 Acesulfame-K : Asesulfam-K normal şekerden 200 defa daha tatlı dır. Fırın ve pasta ürünlerinde, sakızlarda, jelatinli şekerlemelerde ve meşrubatlarda kullanılmaktadır. İki fare araştırmasında bu maddelerin kansere sebep oldukları ve diğer çalışmalarda ise bu katkı maddesinin güvenirliğinin bulunmadığı ispatlanmaktadır.

Olestra : Olestra, Olean markası ile, krakerlerde ve patates cipslerde katı yağ yerine kullanılmaktadır. Bu sentetik katı yağ vücut tarafından emilememektedir. Bu madde ishale, gevşer bağırsak, karın ağrıları, beden gücünün azalmasına ve gazlanmaya sebep olabilir.

E250-E251 Sodium Nitrite (Sodium Nitrate): Sodyum nitrit veya sodyum nitrat sucuk, salam, sosislerde, hazır et yemeklerinde, tütsülenmiş balıklarda, tuzlanmış bifteklerde ve diğer işlenmiş etlerde koruyucu, renk verici ve lezzet verici olarak kullanılmaktadır. Bu katkı maddeleri, nitrosaminler denilen kanser oluşturucu kimyasalların oluşumuna yol açarlar. Bazı çalışmalar, tüketilen konserve etler ve nitrit ile insanlarda oluşan kanser arasında bir bağın olduğunu göstermiştir. Nitritler nefes daralması, baş dönmesi ve baş ağrısı ile sonuçlanabilecek rahatsızlıklara sebep olduğu bildirilmektedir. Bebek ve küçük çocukların gıdalarında kullanılması kesinlikle yasaktır.

E220-E228 Sülfitler : SO2, sülfitleyici maddeler (Sülfür dioksit, sodyum veya potasyumsülfit, bisülfit, metabisülfit) olarak da bilinirler. Gıda koruyucusu olarak ve fermente içeceklerin kaplarında kullanılırlar. Fırınlanmış ürünler, çaylar, çeşniler, deniz ürünleri, reçeller, jöleler, kurutulmuş meyveler, meyve suları, konserve ve suyu alınmış sebzeler, dondurulmuş patates ve çorba karışımlarında ve içeceklerde bulunurlar. Sülfitler göğüste sıkışma, kurdeşen, karında kramp, ishal, kan basıncı düşmesi, başta yanma hissi, halsizlik, nabız hızlanması gibi bulgulara neden olur. Ayrıca sülfitler, bunlara duyarlı astımlılarda astım atağını tetikleyebilir. Bir çok restoranın salata barında yüksek düzeyde sülfit mevcuttur.

E210-E219 Benzoatlar: Benzoatlar, muz, kek, hububat, çikolata, soslar, katı ve sıvı yağlar, meyankökü, margarin, mayonez, süt tozu, patates tozu ve kuru maya gibi bazı gıdaların işlenmesi sırasında gıda koruyucusu olarak kullanılır. Fırın mamulleri, peynir, sakız, çeşni, dondurulmuş mandıra ürünleri, yumuşak şeker gibi gıda ürünlerinde, kozmetik ürünlerde, diş macunlarında eczacılıkta ağız yoluyla alınan bir çok ilaçta, öksürüğe karşı antiseptik ve mantara karşı merhem yapımında kullanılır. Astıma , sinirsel bozukluğa, ve çocuklarda hiperaktiviteye, kurdeşene neden olabilir ve astımı ağırlaştırabilir.

Bu gurubun önemli bir kısmını parabenler oluşturur. Parabenler gıda, kozmetik ve ilaçlarda koruyucu olarak kullanılırlar. Metil, etil, propil, butil paraben ve sodyum benzoat bunlara örnektirler. Bu maddelere duyarlı kişilerde alındıklarında, ağır cilt bulguları veya deride kızarıklık, şişlik, kaşıntı ve ağrıya neden olurlar.

İngilterede yapılan son araştırmalarda ise parabenlerin kullanıldığı ürünleri tüketen ve göğüs kanserine yakalanmış insanların kanserli dokularında paraben kimyasallar bulunmuştur. Bu parabenlerin, parfüm, deodorant, krem, güneş yağları, çeşitli makyaz ürünleri ve diş macunu kullanımı ile cilten absorbe edilerek vücuda girişinin sağlandığı anlaşılmıştır. Dokulara yerleşen parabenler östrojen hormonlarını artırarak dengeyi bozmakta ve kanser tümörleri oluşmaktadır.

Bu bulgulardan sonra yukarıda ismi geçen ürünlerin paraben içeren çeşitlerinden şiddetle kaçınılması sağlığımızın bir gereği olmalıdır..

Hydrogenated Vegetable Oil(Hidrojene edilmiş bitkisel yağ): Margarinler gıda katkı maddesi olmadığı halde burada zikretme ihtiyacı duyduk. Zira margarinler burda zikri geçen katkı maddelerinden de daha büyük tehlikeler arzetmektedir.

Hidrojene edilmiş bitkisel yağları yapmak için kullanılan proses, kalp rahatsızlıklarını ve şeker hastalığını teşvik eden trans yağlarını husule getirmektedir. “The Institute of Medicine” tüketicilerin trans yağları mümkün mertebe çok küçük miktarlarda tüketmelerini önermektedir. Etiketlerinde margarin ve bitkisel katı yağları içeren krakerler, kuru pasta, bisküvi, pasta ürünleri, salata sosları, ekmek ve benzeri ürünleri tüketmekten kaçınmalısınız. Bunlar ekseriya ürünün raf ömrünü uzatmak, lezzetini sabit tutmak ve ucuza mal etmek için kullanılmaktadır.

E102 Tartrazin: Renklendirici; Kekler, şekerlemeler, konserve sebzeler, peynirler, sakızlar, sosis, dondurma, portakallı içecekler, salata sosları, mevsim salataları, tatlı, reçel, unlu gıdalar, çerez, konserve balık, hazır çorbalar, alkolsüz meşrubatlar ve ketçap gibi bazı gıdalar tartrazin içerirler. Tartrazin duyarlı insanlarda kurdeşen veya astım ataklarına neden olabilir. tiroid tümörü, kromozom hasarı, hiperaktivite ve aspirin duyarlılığı gibi rahatsızlıklara sebep olabilir;Norveç ve Avusturya'da yasaklandı.

E133 Blue 1 ve Blue 2 (Brilliant blue FCF) : Renklendirici; sentetik kömür katranından üretiliyor; mandıra ürünleri, tatlılar ve içeceklerde kullanılır; farelerde beyin tümörüne sebep olmuştur. Çocukların tüketmesi tavsiye edilmiyor, Belçika, Fransa, Almanya, ısviçre, ısveç, Avusturya ve Norveç'te yasaklandı.

E127 Red 3(Erythrosine): Renklendirici; kiraz ve vişne, konserve sebze, muhallebi, tatlı, pasta,biskuvi ve çerezlerde kullanılır; ışığa karşı duyarlılığa ve troid hormonu seviyesini arttırıp hipertroidism'e neden olabilir; farelerde yapılan çalışmada troid kanserine neden olduğu saptanmıştır; Avustralya, Amerika ve Norveç'te yasaklandı.

E110 Yellow 6(Sunset Yellow, FCF, Orange Yellow S):Tahmin Edilemeyen Riskleri Artırması

Genetik mühendisliği birbiriyle alakası olmayan türlerin genlerini birbirine karıştırarak tahmin edilemeyecek yan etkilere kapı aralamaktadır. Dahası transfer edilen genin türünden bağımsız olarak üretilen yeni tür bitkiler yeni toksinler, alerjenler, kanserojenler ve beslenme zaafiyetleri gibi zararlar doğurmaktadır.Renklendirici; sentetiktir;unlu gıdalar, pasta, tatlı, çerez, dondurma, içecek ve konserve balık, hazır çorba ve bazı şurup cinsi ilaçların üretiminde kullanılır; yan etkileri kurdeşen, rinit (burun akması), burun tıkanıklığı, alerji, hiperaktivite, böbrek tümörü, kromozom hasarı, karın ağrısı, bulantı ve kusma, hazımsızlık ve iştahsızlıktır; Norveç'te yasaklandı.

Ayrıca Sağlığa ve Maneviyata Zararlı Diğer Gıda Katkı Maddeleri:

E441 – Gelatin(jelatin): Kıvam artırıcı. Alerji ve astıma sebep olabilir. Yurt dışından haram kaynaklardan elde edilmiş olarak piyasada çok kullanılmaktadır. Ürünün içindekiler listesinde yalnızca ‘jelatin’ ibaresi bulunuyorsa büyük ihtimalle bu (haram) kategorisine girmektedir. ‘Sığır jelatini’, ‘yenilebilir sığır jelatini’ şeklinde ifade edilen jelatin helal kesimden elde edilmişse helaldir.

Dikkat: İlaç sektöründe, özellikle ilaç kapsüllerinde (domuz) jelatin(i) kullanımı çok yaygındır. Firmalara kullanılan ilaç kapsüllerin kaynağını sorunuz ya da mümkünse kapsülsüz olan ilaçları tercih ediniz.

- E621 – Monosodyum glutamat (MSG): Monosodium Glutamate E621 olarak bilinen bir katkı maddesidir. Ancak aynı zamanda hidrolizlenmiş protein formasyonunda da bulunabilir. Bu formasyonda gıda maddelerine eklendiği zaman monosodium glutomatın mevcudiyetini belirtmeye ihtiyaç yoktur.

MSG, hazır çorbalar, salata sosları, sucuk, salam, sosisler, tütsülenmiş balık, patates cipsleri gibi pekçok paketlenmiş gıda maddelerinde lezzet artırıcı olarak kullanılmaktadır.

Yakın zamandaki araştırmalar göstermiştir ki, çok miktarda monosodyum glutamatın neden olduğu aşırı beyin reseptör hücre aktivasyonu, hücreleri öldürebilmektedir. Bu ise ilave olarak akla getirmistir ki, bu fazla glutamat, Alzaymer, Perkinson ve Huntingdon gibi sinir dejenerasyonu hastalıklarında bir parça rol oynayabilir. Ancak gıdalarla alınan glutamatların bu hastalıklarda bir parça payının bulunması hususu henüz tartışılmaktadır. Ancak tartışılıyor olması dahi sağlığımız açısından bu katkı maddesinden uzak durmamızı gerektirmelidir. Bilhassa çocuk gıdalarında asla kullanılmamalıdır!

Bir yazar ve sinir hastalıkları uzmanı olan Dr. Russell Blaylock’a göre; ani kalp ölümleri ile (özellikle sporcularda) ve MSG ve yapay tatlandırıcılar gibi katkı maddelerin sebep olduğu excitotoxic hasarlar arasında bir bağ bulunmaktadır. Excitotoxinler bir gurup heyecan artırıcı amino asitlerdir ki, bunlar hassas sinir hücrelerinin ölümüne sebep olabilir.

Pekçok tüketici de MSG nin hastalık yapıcı etkisini bizzat yaşamışlardır. MSG içeren gıdaları yedikten sonra ortaya çıkan bu rahatsızlıklar, baş ağrısı, mide bulantısı ve kusmadır. Birçok üründe MSG kullanımı maalesef gizli yapılmakta etikette gösterilmemektedir. Eğer güvenli bir katkı maddesi ise üreticiler neden gizlemeyi tercih ederler?

Türkiye’de ise bu madde çok yaygın olarak kullanımdadır; mesela hepimizin gözleri kapalı olarak kullandığı meşhur TUZOT, Knor Çesni vs.gibi sözde tuzların ana maddesi MSG’dir. Bu burada bitmiyor sadece başlıyor. Bundan sonra marketten alışveriş yaparken lütfen alacağınız hazır çorbalara, patates cipslerine, mısır cipslerine, salam, sucuk, sosis, pastırma ve hazır bütün soslara, tüketilmeye hazır donmuş donmamış bütün yiyeceklere, kısacası bütün ambalajlı gıda maddelerine bakınız. Eğer yalan yazmadılarsa %95 ‘inde bu maddeyi bulacaksınız.

Bu maddenin bir de örtülü, gizli adı vardır. Nispeten bilgili tüketicileri atlatmak icin; Lezzet arttırıcı, kıvam arttırıcı, doğala özdeş aroma, E 621, vb. isimlerle gizlerler. Daha korkuncunu söylememiz gerekirse bu madde çocuk mamalarında ve organik ve diyet denilen ürünlerde de kullanılabiliniyor.

Gimdes bu maddenin kullanıldığı ürünlere helal sertifikası vermemektedir.

- E904 – Şellak: Şellak, Bir böcek Salgı Maddesidir! Çikolataların kaplanmasında, sakız, şekerlemelerde ve birçok farklı sanayi de kullanılıyor. E904 katkı maddesi olarak tanımlanan şellak, parlatma ajanı ve şeker parlatıcı olarak etiketlerde ifade edilebilir. Evinize aldığınız dışı parlak çikolatalara dikkat ederseniz, özellikle top şeklinde olanlarda “parlatma ajanı (şellak yada E904) ifadesinin masumca yazdığını görürsünüz! Ancak dinimiz açısından böceğin katkı maddesi olarak kullanılmasının hiçbir masum yanı yoktur!

Şellak, Coccus lacca isimli Gomalak Böceğinin dişisinin salgı maddesidir. Bu böcek gözenekleri arasından, lak adı verilen koruyucu bir örtünün içinde sertleşmiş zamklı bir madde çıkartır Lak kırılgan veya taneli olabilir. Sarı-Kahverengi tonlarında ince pulcuklar şeklindedir. Gıdalarda da laklama yani kaplama işleminde kullanılır. Bu böcek Hindistan ve Güney Asya’da yetişen Palas ağaçlarında beslenirler. Kanatlı ve küçük hayvanlardır. Yapıştıkları ağacın kabuklarını delerek, içinden özsuyunu emerler. Binlercesinin üst üste yapışması ile kendilerini düşmanlardan korumak için bu kaplayıcı maddeyi salgılarlar. Ağaçların kabukları zaman zaman kazınarak bu madde alınır. Bu lak maddesi biriktirilir, ezilir, yıkanır ve kurutulur ve kullanılır.

Şellak, amonyak, sodyum borat, sodyum karbonat ve sodyum hidroksit gibi alkaliklerde ve çeşitli organik solventlerle muamele edildiğinde eriyebilir. Alkolde eritildiği zaman, tipik olarak etanol ve metanolle sağlam ve sert bir tabaka oluşturur ki bu mobilyacılıkta kullanılan laklamayı sağlar. Boyacılıkta, cilalamada, mürekkep yapımında, mühür mumu yapımında, ses kaydedicilerde de bu şekilde şellak (shellac) maddesi kullanılmaktadır.

Şellak çeşitli gıdalarda kaplama ve parlatma işlemlerinde kullanılır. Şellak gıda ve ilaç sektöründe, tablet, draje şekerleme, bonbon, çikolata vs. de parlatıcı ajan olarak kullanılır. Ayrıca yıkama işlemi esnasında kaybolan elmadaki doğal mum yerine de kullanılır. Bu İşlemlerde kullanılan şellakın içerisinde ezilmiş böceğin parçaları bulunabilir.

Gimdes, bu ürünü kesinlikle haram kategorisine koymaktadır. Dinimizce böcek yenmesi nasıl haram ise, böcekten elde edilecek katkı maddeleri de aynı sınıfa girecektir. Sizlere tavsiyemiz şellak içeren ürünlerden kesinlikle uzak durmanızdır

http://en.wikipedia.org/wiki/Parabens

Yeniden Gıda Raporu. Dr.Müh.H.K.BÜYÜKÖZER

http://www.chm.bris.ac.uk/webprojects2002/price/azo.htm

http://mst.dk/udgiv/publications/1999/87-7909-548-8/html/kap05_eng.htm

http://www.sixwise.com/newsletters/06/04/05/12_dangerous_food_additives_.htm

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri