Nerede ise elli yıldır Avrupa kapısında ne izzetimiz, ne şerefimiz ve nede haysiyetimiz kalmadı. Dilenmekten, yüzümüze tükürülmekten ne arlandık ve nede utandık. Bizi aralarına almayacaklarını ve sebeplerini defalarca söylemelerine rağmen, utanmadan hala biz onlara değil onlar bize muhtaç, biz avrupaya yük olmaya değil, onların yüklerini paylaşmaya talibiz diyerek yalvarmaya devam etmekteyiz.
Özellikle son yıllarda bize karşı hiç tereddütsüz bir şekilde saldıran, öfkesini ve kinini gizleme ihtiyacı duymadan dışlayan Avrupa devletlerine hala biz görevimizi yaptık, biz sözümüzde durduk artık avrupanında verdiği sözlerde durmasını bekliyoruz diye beyanet veren hükümet üyeleri bizim insanımızın izzet-i nefsini yaralamakta ve kendisine güvenini zedelemektedirler.
Madem onlar sözlerini tutmuyorlar, azıcık tarih okuyanlarda bilir ki Avrupa ne zaman sıkışır ise söz verir ve ilk firsatta ta bu sözünden cayar. Bunu bilmeyen olmadığına göre bu yüzsüzlüğümüzün sebebinin bir izahı olmalıdır. Bizi biz yapan bütün değerlerimizden sıyrılmamızı isteyen ve açı açık bu değerlerimize düşman olduğunu söyleyen ve aziz vatanın bölünmesi meselesinde dahi hiç gizlemeden niyetini ortaya koyan bu hristiyan birliğine girmek için verdiklerimiz yetmedimi.
Yıllarca küçük çocuklar dahil binlerce vatandaşımızı şehit eden bölücü terör örgütünün bir numaralı maşasını asmamak için Avrupa birliği müktesabatı diye idamı kaldıranlar aziz Türk milletine ihanet etmişlerdir. Elli yıldır kapısında yalvardığımız bu hain birlik için kaldırdığımız idam cezası Türk milletinin devletine ve adaletine olan inancını sarsmıştır. Hunharca işlenen onlarca cinayet suçlusu beş yıldızlı otelleri aratmayan hapishanelerde beslenmektedir. Bu yüzden alçaklara ve canilere cesaret gelmiş eline bıçak alan komşusunu, hanımını ve bizzat bu canilerin dediği gibi ,canım istedi keyfim istedi, bende büyük bir keyifle öldürdüm diyerek öldürmeye başlamışlardır.
Kayseride üç masum çocuğu bayram günü ayrı ayrı odalarda canice hisler ile öldürün alçak hala bu çocukların babasından kesilen vergiler ile beslenmektedir. Özgecan cinayetinin sanıkları beslenmişler fakat ilahi adalet tecelli etmiş olduğundan bu gün hayatta değillerdir. Fakat devlet masum vatandaşın intikamını almadığı için insanların içinde ukde kalmıştır. Bir yerde adalet bizzat devlet tarafından sağlanmaz ise kişiler kendi adalet anlayışlarına uygun davranmaya ve nihayetinde ortada devlet denen kurumun kalmamasına sebep olacak haller vukuu bulmaya başlar.
Türkiyede son yıllarda işlenen bütün cinayetler insanlarda galeyana sebep olmuş ve hükümet baskılar karşısında idamı tartışmalıyız diyerek televizyonlarda kendi adamlarını konuşturmuş ve işi uzatarak ve zamana yayarak sulandırmış ve unutulmasına zemin hazırlamıştır. Bu gün gelinen son noktada bizzat hükümetin bütün üyelerine saldırılar olmuş, devlet zarar görmüş ve bir türlü adalet isteyen kendi insanlarına adaleti ulaştırmayan bu hükümet üyeleri için aynı halk sokaklara dökülerek onların ve kendi hakkının iadesi için canını vermiştir. Şimdi bu insanlar adalet istemektedirler. Yollarda kurşunlanmışlar ve alçakca şehit edilmişlerdir. Doğuda pkk hainleri, askerimizi ve polisimizi şehit etmeye devam etmektedirler. Adi cinayetler artarak devam etmektedir. Artık bu insanlar için ve sadece intikam için de değil , adalet için idam cezası gelmelidir.
Sayın cumhurbaşkanı kendisine her sorana idam meselesi halkın istediği bir iştir. Bize düşende halkın sesine kulak vermektir diye başlayan cevaplardan, meclise gelir ve meclis karar verir cümlesine gelmiştir. Hükümete yakın gazetecilerde televizyonlar da aynı gaz alma operasyonlarına başlamışlar ve insanlar haklı, en kısa zamanda idam cezası gelmelidir demişler ve sözlerini ama.. diyerek bitirmeye özen göstermeye başlamışlardır. Bu amaların sonucunda biz hukuk devletiyiz, idam cezası yanlış olarak uygulanır ise bunun pardonu yoktur diyerek meseleyi sulandırmaya başlamışlardır. Oysa ortada ap açık işlenen cinayetlerden bahsediyoruz. Karmaşık ve neticesi tam tesbit edilemeyen suçlarda idamı geciktirmek mümkün iken neden çok net olarak işlenin vahim cinayetler için idam verilmesin ki.
Azizi Türk milleti oynanan oyunu görüyor. Defalarca aynı oyunu oynarsanız artık bu oyunda kaybeden halk değil , halkı enayi yerine koyanlar kaybedecektir. Türk milletinin sabrı kalmamıştır. Her gün en az beş şehit vermekteyiz. Çatışmalarda öldürülen teröristlerin haricinde, yakalananlar beslenmeye devam etmektedir. Cezaevlerinde yer kalmamıştır. Türkoğlu ilçemize beşbin kişişilik ve hapishane yapılmaktadır ve Belediye başkanımız bunu bir iktisadı yatırımmış gibi iftiharla duyurmakta ve Türkoğlu ilçemize yapacağı katkıyı anlatmakta ve hayretler içinde kendisini seyretmekteyiz.
Her suçun muhakkak hapis ile cezalandırılması gibi bir yanlış anlayış neticesinde, hapishanelerde yer kalmadığından, çok ciddi suçlar, adi suçlar haline getirilmiş, insanların yolunu kesen, arabasını ve evini yakan, aylarca hastanelerde yatacak şekilde yaralayanlar, denetimli serbestlik denen alçak bir kanun ile serbest bırakılmakta ve masum insanlar ile bu alçaklar tekrar karşı karşıya kalmakta ve bu vergisini adam gibi ödeyen ve kanunlara saygılı vatandaşlarda devlete ve adalete olan inanç zayıflamaktadır.
Hükümet gene aynı oyunu oynamaktadır. Hukuk devleti olduğumuzu beyan ile, geçmişe geçerli olamayacağını beyan ile sanki bu gün idam gelir ise tek derdimizin bu darbe yapanlarmış gibi gösterilip, bu insanlara ölüm ceza değil bir ikram olur gibi beyanlar ile saçmalayarak, kamuoyu meydana getirilmeye çalışılmaktadır. Halkın istediği hak edene idam cezası verilmesidir. Tabii ki geriye hiçbir kanun işlemez. Halkın bundan haberi var. Kendisinden başkalarının kanundan haberi yok olduğunu zan edenler çok yanılıyorlar. Bu millet devletine ve hükümetine sahip çıkmıştır. Sahip çıkma zamanı hükümete gelmiştir. Kendisine canı pahasına sahip çıkan bu insanların en tabii bir hakkı olan, öldüren öldürülür prensibini istemektedirler.
Darbeciler idam edilmeyebilir. Kanun buna müsait olmayabilir. Fakat idam cezası toplumdaki adalet duygusunu geri getirecek uygulamaların ilki olabilir. Her önüne gelen canım istedi öldürdüm diyemez, desede hakkını devlet eline verir ve vatandaş bu cezaya göre tavır alır. İkincisi hırsızlık ve benzeri yüz kızartıcı suçlardaki artıştır. Bu suçlar için ceddimizin verdiği ve gerçekten caydırıcı onlarca ceza misali vardır. Bunlar araştırılıp uygulanabilir ve cezaevlerine olan ihtiyaç ona göre azalacaktır.
Son söz olarak hükümetten laf ebeliği değil icraat bekliyoruz. Asla ve asla almayacaklarını bile bile Avrupa birliği rüyası ile aziz Türk milletini kandıranlardan olmayınız. İngiltere gibi iktisadi meselelerde birlik ile özel bir ilişki geliştirilebilir ve üstelik bu ekonomik ilişki uzun yıllar Almanya tarafından bize teklif edilmiştir. Hiçbir kısmında olmadığımız ve daima aleyhimize işleyen Avrupa parlementosu ve diğer adaletsiz adalet kurumları ile muhatap olunmaz ve bizim üstümüzde yetkileri de olmaz. Ticari ilişkiler ve karşılıklı menfaat üzerine bir gümrük birliği yeter de artar bile.
Türk milletinin ve devletinin bekası her şeyden daha önemlidir. Avrupa devletlerinin bizim için ne düşündüğü herkese malumdur. Derhal idam cezası kanunlaşmalıdır. Meclisteki AKP ve MHP oyları buna yetmektedir. Bu cezanın pardonu yok, bir yanlış olursa dönülmez onun için bunu getirmeyelim diyenler iyi niyetli değildirler. Efendim insan hakları diyenlere, ölenlerin hakları hatırlatılmalı ve evladı şehit edilenlere sorulmalıdır. Tuzu kuru ve oturduğu yerden insan hakları diyerek canilere hak tanıyanlar bu milletin evlatları değildirler. Son şehitlerden Kırşehirli bir askerimizin babası, devlet sağolsun demeyeceğim. Ne zaman benim evladımın kanı alınır, idam gelir ise işte o zaman devlet sağolsun, vatan sağolsun diyeceğim diyerek işin vehametini gözler önüne sermiştir. Şüpheli bir meselede idam verilmesi zorlaştırılmalı, fakat alenen insan öldürenler, hangi saikle bu işi yaparlar ise yapsınlar mutlaka karşılığında hayatları ile ödemelidirler. Allahın kanunları, insanlar için en güzel olanıdır. Kokmuş Avrupa adaleti bize zarar vermektedir. Norveçte kendi vatandaşlarından seksen kişiyi öldüren manyak, kahraman yapılmıştır. Bu aptal insanlar ile aziz Türk Milletini bir kefeye koyanlar kaybederler. Hiçbir bahane kabul etmiyoruz. Gaz almak için söylenen sözler sandıkta sizden hesap sorar.
Eyyyy hükemet artık laf yeter. Ya idamı getirin veya getirecek olanlara yerinizi bırakın. Türk milleti kandırılmaktın usandı. Aziz milletin size verdiği desteği kaybetmek istemiyorsanız millete yalan söylemekten vazgeçin.