Nedendir bilmem ama bu haftaki sohbetlerimizde fal ve fal baktırma konusu da vardı. “Fala inanma, falsızda kalma” inancının öteden beri kadınlarımız arasında çok yaygın olduğunu hep biliriz. Gün içerisinde arzu edilen yorgunluk kahvelerinin temel esprisinin “fal baktırma” isteği olduğu da söylenmektedir. Fal baktırmanın en masumu tabiî ki komşularda içilen kahve falıdır…
Burnu iyi koku alan bazı dostlarımız “fal baktırmanın son günlerde erkeklerimiz arasında da yaygınlaştığını” söylüyorlar. Bu dostların söylediklerine göre “aday adaylarını” merak eden bazı gazeteci kardeşlerimiz ve listelerde kendi isminin olup olmayacağını merak eden politikacılarımız arasında “Siyasi fal” merakı baş göstermiş.
Söylentilere göre geçen ay genç bir delikanlı yerleşmiş Maraş’a. Delikanlı, üstelik her türlü fal bakma yönteminin de ustasıymış. El falı, kahve falı, su falı, tarot falı, göbek falı… Meraklıları arasında yavaş yavaş ünlenen bu becerikli delikanlı son günlerde falcılıkta en yaygın kullanılan ve ünlü tarihçi, araştırmacı yazar Murat Bardakçı tarafından gündeme sokulan “İSTİHRAC ve CİFİR” yöntemlerini de çok iyi kullanıyormuş. Dostlar diğer arkadaşlara sordukları gibi bana da soruyorlar. Fatih Hocam; “2011 Seçimlerinden en karlı kim çıkar?” Cevap veriyorum; “Söyledikleriniz doğruysa eğer bu seçimden en karlı bu falcı çıkar.” Dostlar atıyor kahkahayı. Hak veriyorlar bana…
SORUMLU SİZ OLURSUNUZ
Geçen sene büyük paralar harcanarak yeniden düzenlenen, Emniyet Müdürlüğü, Fatih İlköğretim Okulu ve Öğretmen evinin önündeki “ucube” caddeden söz etmek istiyorum. Bazı apartmanlara park yeri kazandırma adına kuşa döndürülen koca caddenin trafiği moda deyimle tam bir ucube… İlköğretim okulunun ders başlama ve bitiş saatlerinde öğrencileri Allahın inayeti koruyor. Trafik lambası yok, yaya geçidi yok. Yayalara yol verecek bir tek adam gibi adam yok. Cadde öğretmen evinin önünde dörtlü kavşak haline dönüşüyor. Güney tarafından FEM dershanesine, kuzey tarafından ise eski rektörlük binasına gidilen sokaklara giriliyor. Ana caddede tek yönlü akan trafik, ne hikmetse bu ara sokaklarda çift yönlü olarak devam ediyor. Bu caddenin trafiği ucubeden de öte, akıllara zarar bir durumda. Geçen akşam FEM dershanesinde okuyan kızımla Fulya Çiçek Evinin önünden karşıya, Öğretmen Evinin önüne geçerken ezilmekten son anda kurtulduk. İstisnasız on dakika bekledikten sonra nasıl olsa “kasiste yavaşlar” diyerek karşıya geçmek için hamle yaptığımızda hızını daha da artıran koca yolcu otobüsünün altında kalıyorduk. Belediyemizin değerli yetkilileri sizi uyarıyorum. Bu caddenin trafik düzenlemesine tekrar bir el atın. Allah göstermesin ama geliyorum diye avaz avaz bağıran kazaların sesini duyun. Duymazsanız yaşanacak acıların tek sorumlusu siz olursunuz. Hiç olsun Öğretmen Evinin önünde ki bu dört yol kavşağına bir ışık koyun. Bu kadarını yapın lütfen…
EL ELE GÖZ GÖZE
Belediyemizin hakkını teslim etmek gerek. Mini parklar yapmakta oldukça mahirler. Birkaç kişinin gölgelenebileceği ölçülerdeki “parklardan” bahsediyorum. Amacım tenkit değil. Biliyorum ki “Küçük parkı olmayanın büyük parkı hiç olmaz.” Benim derdim bu “ucube” parklardan çok, bu parkları kullanan ucube gençlikle. Derdim bu küçük parklarda yaşanan ahlaksızlıklarla, edepsizliklerle. Bu parklarda yaşanan manzaralar inanın kanıma dokunuyor. Elbette zemheri ayında bu kadar güzel giden havalarında suçu ve günahı var ama insanlıktan nasibini almamış edepsizlerin sayısı da her geçen gün hızla artmakta. Hangi parka bakarsanız bakın saçı sakalı birbirine karışmış, kulağında ki küpesiyle kız kardeşine benzeyen bir kılıksız yine kendi kadar pis görünen bir kenarın dilberini kucağına oturtmuş el ele, göz göze, yanak yanağa, dudak dudağa… Bağışlayın beni konunun önemini resmetmek adına utanarak yazabildiklerim bunlar. Yazamadıklarımı tahmin edin Allah aşkına. Hangi kurumun görevi acaba? Kim dur diyecek bu edepsizlere? Emniyet Müdürlüğü mü? Yoksa Belediye görevlileri mi? Yoksa “durumdan vazifeyi” sade vatandaşlar mı çıkartsın. Kendi kızlarını düşünen babalar mı el atsın bu ahlaksızlığa. Yoksa bacılarını düşünen delikanlılarımız mı haddini bildirsin bu edepsizlere… Lütfen bir kurum üstlensin bu rezaleti. Günahsız babalar ve günahsız edeler pisliğe bulaşmasın!