Eğitim, bireylerin özgüvenlerinin oluşması ve toplumsal yaşama uyum sağlaması için verilen bilgi, kazanılacak olumlu davranıştır.
Kısaca ifade edersek, kişide oluşturulan olumlu davranış değişikliğidir.
Eğitim sistemimiz bunlardan hangisini yapabiliyor veya yapamıyor. Eğitim başlı başına kendi içinde bağımsız olmalı ve yöneten bakan iyi seçilmeli, iktidar değiştikçe değişmemeli. Çünkü gerçek tekdir ve iyi insandan beklenilen beklentiler aynıdır.
İyi insan; kendine ve çevresine zarar vermeyendir. Saygı ve sevgiyi verebilendir. Herkesin farklı bir birey olarak düşünüp buna göre sosyal yaşamını dengeleyebilendir. Yaptığı her şeyin bir gün kendine döneceğini bilmesidir.
Yapılan davranış değişikliklerini uygularken; uyumsuz ve bir o kadar farklı kişilikleri aynı yöne kanalize etmek değil, fikir ve düşünce ifadesinde özdeşleştirip sunabilmesi ve bunu geliştirici davranış içinde bulunması kişinin kendi kazanımıdır.
Kişileri aynı bir robot edasında aynı yola kanalize etmek ne denli doğru?Üstelik öğrencilerin nasıl bir aileden geldiği çok önemli !!!Çünkü hep söyleriz eğitim aileden başlar.Sosyal ilk çevre ise okuldur.Okula gelince okul kuralları uygulanmaya başlar.Nasıl ki anne çocuğunu bazı durumlar için hazırlıyorsa okul için de hazırlamalı.Öğretmene teslim edip eti senin ve kemiği benim değil !çocuğu gerekli gördüğü yerde desteklemeli,öğretmene yardımcı olabilecek şekilde davranışını ayarlayabilmektir.Çocuğun okul hayatı boyunca çocuğuna sahip çıkmalı ama abartmamalı !Gerekli gördüğü yerde öğretmenle istişare edebilmeli…Çünkü eğitim hayatı uzun soluklu bir yoldur.
Kıyafet konusunda ise tek tip forma en makbulüdür. Ne zengin, ne fakir eğitim her insanın en doğal hakkıdır. Devlet eğitimi toplum bireylerine eşit olarak sunmak durumundadır. Daha küçücükken birbirine maddiyatıyla üstünlük kurmaya çalışmaları önlemek gerekir. Çocuğun kendini ezik hissetmesi ömrünce silinemeyen bir yara olur. Ve büyüdüğünde zaman zaman sızlar. Çocuğun dünyası çok zengindir. Biz büyükler bunu hayal bile edemeyiz. Bu zengin dünyaları köreltmeyelim, zenginleştirelim.
Eğitim hakkı kız ya da erkek çocuk ayırt etmeksizin hakkıdır. Farklı olan cinsiyettir, akıl ve kişilik her çocukta vardır. Önemli olan kendine güvenen nesillerin yetişmesi için gerekli çalışmaları yapabilmektir.Ne istediğini bilen,günümüze ayak uydurabilen,tarihini kendi seviyesine göre kavrayan,gerekli dersleri kısaca özümsemiş ve geleceğe dair hayalleri olan çocuklar ve asosyal değil,sosyal olup, gerektiği yerde konuşup, gerektiğinde susup dinlemeyi alışkanlık haline getirebilmeli,vatan ve milleti söz konusu olduğunda her daim dik durmayı bilmelidir.
Farklı çocukları aynı yola kanalize etmek ne denli doğru? Eğitim de her çocuğu aynı yola kanalize etmek tek tip insan demektir. Oysa her birinin ayrı düşüncesi ve duygusu var. Yeteneği var keşfedilen ve keşfetilmeyi bekleyen. Yeteneğini yapacağı iş doğrultusunda geliştiren insan sevdiği işi yapacaktır. Sevdiği işi yapan insan yorulmaz ve fikirlerini geliştirerek daha iyilere yelken açar.
***
Ram nedir?
Rehberlik araştırma merkezi öğrencinin öğretmeni tarafından etiketlenip rehber öğretmene sevk etmesidir.
Oysa her insan bir cevher barındırır içinde. İş ki bu cevheri keşfetmeye başlamakla başlar eğitim. Her öğrencinin doğuştan getirdiği yetenek olduğu gibi yeteneği olmayan öğrenci de olabilir.Ama bu o öğrencinin öğrenemeyeceği anlamına gelmez.Öğrenme güçlüğü de çekiyor olabilir.Bu anlamda gereken kontroller yapılabilmelidir. Bizi öğrenciler hemen kendini ortaya koymaz. Bekler vakti gelmeyince gül açılmadığı gibi öğrencinin bir açılma evresi vardır. Güven ortamı oluşturma, içindekini paylaşacak özgüven, karakter oluşuncaya ya da bir destek görünceye kadar kendini saklayabilir.Ama RAM bunları mı ortaya çıkarıyor?Çocuk etiketlenince umursamaz oluyor.Çünkü kişiliğine saygı duyulmadığını fark ediyor, nihayetinde o da bir insan. Atıyor deriyi dereye çıkan yerini taşlıyor. İnsan yetiştirmek, geleceğe dair halkın zincirlerini oluşturmak demektir. Çürük halkalar iyileştirilebilmeli ya da daha fazla ilgi ve sevgi, yetmiyor mu dozunu artırın sevginin. ki daha fazla zarar görmesin.
Akademik kariyer öğrenci ve öğretmen için ön plana getirildi. Akademik başarı ne denli önemli? Bu çocuğun hayatını söndürmeden yapılmalı.
Bir çocuk düşünün… Hayatında hiç çay içmemiş. Bir anası vardır ve çay içmek istediğini defalarca anacığına söyler. Annesi bir gün alıp onu köyün çayevine götürür. Otururlar alçak iskemlelere. Annesi çay söyler. Çocuk hayatında hiç içmediği için çayı kaptığı gibi dudaklarına götürür ve büyük yudum ağzına alır.Almasıyla bardağı yere atması bir olur.Suçlanır ,ne yapacağını bilemez ve annesinin kendisine kızıp bağıracağını düşünerek ne yapacağını bilemez.Ağzından bir kelime dahi çıkamaz çünkü annesi bu durumda ne dese haklıdır.Annesi seslenir “Rüstem bir çay daha getir ! “
İkinci çay gelir ve bu kez temkinli çayını içer, yudum yudum. Evlerine geldiklerinde annesine ısrarla neden kızmadığını sorar.Fakat ne kadar ısrar etse de cevap alamaz.Öyle ki çocukta sormaktan vazgeçer lakin aklına takılı kalır.Yıllar geçer ve genç bir öğretmen olur.Köyün de öğretmenlik yaparken bir gün annesi çıkagelir. Derse girer hatta. Delikanlı eser, yağar gürler derste ve ders bittiğinde, annesi onu bir köşeye çeker. Delikanlı sorar; “nasıl buldun öğretmenliği mi ? “
İşte annesinin dili o zaman çözülür.Hani seni ilk köy kahvesine götürdüğüm de birinci çayı dökmüştün, bilmediğinden.Benim kızmamı bekledin.Eğer o gün sana kızsaydım, içindeki aslanı öldürmüş olacaktım!... Sen de bu çocukların içinde ki aslanı öldürme!!!...
***
Bilgi sorun değil ki. Bilgi nette istendiği kadar alınabildiği gibi istenmediği kadar da fazlası mevcut. Önemli olan bu bilgiyi güncelleyip çocuğun derse katılımını sağlamaktır. Çocuk bilgiyi artık iki tuşla ulaşabiliyor.Doğru tektir.İyi nesiller yetişmesi için çocuk eğitim ve öğretime aktif olarak katılabilmeli ve en iyi öğrenme yaparak yaşayarak öğrenmeyi yaşayarak öğrenmesidir.Bilginin özü itinayla arının peteği doldurması gibi ince ince işlenmelidir.
Günümüz öğretmenlerinin yeterli olup olmadığı konusunda tek bir sorun var. Akademik başarıyı hedefleyen öğretmen çocuğu istese de istemese de ıskalar.
Toplumun en küçük birimi ailedir. Ve eğitim, milli şuur, vatan sevgisi, insani davranışlar, ahlak kuralları, edep, ihsan, yardımlaşma, ben değil, biz olma bilinci evde verilebilen kavramlardır. Aile küçümsenmemeli, aksine geliştirilip, korunmalı ve önemi vurgulanmalıdır. Hele ki şu son zamanlarda boşanmaların artması, çocukların parçalanan aileler de yetişmesi ahlaki eksiklik mi, neden ve sebebi üzerinde durulmalıdır ki aile, aile olarak kalabilsin.
Yaşam koşulları, ahlaki değerlerin azalması, insanların gösterişe daha çok önem vermesi, tüketim çılgınlığı, aldatmalar, geçimsizlik ve fedakârlık ve vefanın rafa kaldırılmış olması evlilikleri bitiriyor.
Çocuklar ne annesiz ne de babasız kalsın. Mutlu yuvalarında yaşasınlar ki aile mefhumu yeniden güçlensin. Halkımızın birlik ve beraberlik ruhu ailelerden topluma yansısın. Mutlu aile, mutlu toplum…
Kalın sağlıcakla…