Yazımda bu gün farklı bir konuya deginmek istedim.
Bilindigi üzere son günlerde, yeni mahsul bazı sinema filmlerimiz çok konuşuluyor.
Osmanlı cumhuriyeti, Mustafa, Arog , Disko vs. gibi.
Filmler gibi, filmlerimizin tanıtım yöntemleri de eskiye göre degişti.
Haber aralarında, açık oturumlarda, oyuncularının paparazzi vaziyetlerinde, filmlerin dolaylı reklamları yapılıyor. Dolayısı ile hem magazin kültürümüzü takviye ediyorlar, hem de müstakbel seyirci cirolarının artmalarına vesile oluyorlar.
Bu tanıtımlarda spor programlarını dahi kullanıyorlar.
Hatta dün akşam Milli komedyenimiz Cem Yılmaz, bir spor programına konuk yapılmıştı. Gösterime girecek olan kendi filminin reklamını şevkle yaparken, programı kahkahalara boguyordu.
Yani film yapımcıları her fırsatı degerlendiriyorlar. Hedef kitlesine ulaşabilecek her deligi kendilerine fırsat görerek dolaylı reklamlarını yapıyorlardı.
Amaçları bizleri meraklandırmak. Seyirci rekoltelerini artırmak.
Yöntem çok iyi tuttugu belli.
Ne yapalım işini yapana helal olsun diyoruz.
Ben dahi, şehrimizdeki son sinemalar yıkıldıgından beri sinemaya gitmezken, etki altında kalıp, az kalsın Mustafa ya gidecektim. Ama nasip olmadı.
Mustafa ya gitmek için plan kurarken, mükellefim Mustafa bey aradı.
Mustafa ya gittim biletini masraf yazabilir miyim? dedi.
Müşteri velinimettir. Mustafa bey e cevap vermek için, Mustafa ya gitmekten vazgeçtim.
Eskiden sinemalarda ? Ilaveler ? gösterilirdi. Her film kendi reklamını kendisi yapardı.
Haber programları, açık oturumlar, paparazziler kullanılmazdı. Tv lerle anlaşmalı film işler yapılmazdı.
Fakat şimdi işler degişti.
Her şeyimiz film oldu.
Selam ve sevgilerle.