Biz bu Fransız gâvurunu, atamız Sütçü İmam'dan tanırız. Dolayısıyla örtü düşmanlıklarına şaşırmadım. 100 yıl önce, üstelik bizim vatanımızda örtü düşmanlığıyla tanımıştık onları. Hamamdan çıkan Müslüman Türk kadınının peçesine uzanan Fransız elini kırmıştı Sütçü İmam. İşgale son verdik ve din düşmanı gâvurları bu topraklardan sürdük.
Fransa Eğitim Bakanı Gabriel Attal, yeni okul döneminin başlaması münasebetiyle ulusal televizyona çıktığında açık bir mesaj verdi: “Okullarda artık abaya (uzun, bol elbise) giyilemeyeceğine karar verdim.” dedi. Normal, adamların İslam'a ve dindarlara tahammülleri yok. Fransız gâvurunun gerekçesi ise daha büyük garabet. Diyor ki :"Bir sınıfa girdiğinizde, öğrencilere bakarak dinlerini tespit edememelisiniz."
Fransa eğitim Bakanlığı okullarda dini aidiyeti çağrıştırdığı gerekçesiyle Müslüman kız öğrencilerin bundan böyle geniş örtüler takamayacakları kararı aldı. Bu karar doğal olarak Müslümanların tepkisini çekti.
Yani dısardan bakıldığında tek tip insan profili isteniyor. Farklılık istenmiyor. Farklı düşünce,farklı inançlara tahammülleri yok.
Fransa'da 2004 yılında yeni bir kanunla devlet okullarında peçe takılması ya da “dikkat çekici” dini semboller kullanılması yasaklandı. Ergen kız çocuğunun abaye giyerek eğitim alması yasak! Hatta eğitim kurumlarında serbestçe dolaşmalarına ya da sınıf arkadaşları ve öğretmenleriyle bir araya gelmelerine dahi izin verilmeyecek.Amaç nedir? Fransız gâvuru seküler ve laik. Aslında sorarsanız, size hemen laikliği vicdan özgürlüğünün korunmasının garantisi olarak savunurlar. Seküler (dinsiz-dine dayanmayan)yapıyı korumak ve Müslümanları kamusal alandan tamamen dışlamayı hedefliyor.
Harhı'nın da ifade ettiği gibi "laiklik, zamanla ve partizan çıkarlar ile siyasi hizalanmaların etkisiyle, kadın ve erkek arasındaki eşitlik ilkesini korumayı amaçlayan bir söyleme hizmet etmek üzere kullanılır oldu. Başka bir deyişle, İslam’ı ataerkil bir din ve Fransız demokrasisi için bir tehdit olarak gösteren bir söyleme dönüştü."
Aslında Fransızların örtü düşmanlıklarının ana sebebi, Müslüman bir genç kızın inancı gereği örtünmesinden duydukları rahatsızlıktan ziyade, bunun yayılması ve kendi insanlarının din değiştirmesinden korkuyorlar. Ayrıca İslam,Fransız demokrasisi için bir tehdit olarak algılanıyor. İslam'a ait kisve, kılık ve kıyafet dahi Fransızları rahatsız ediyor.
Daha dün sayılabilecek bir tarihte, yani 2000 öncesinde; ismi Sütçü İmam olan Kahramanmaraş'taki bir üniversitede, bırakın örtülü olarak okumayı; örtülü bir bayanın üniversiteye ziyaret amaçlı girmesi dahi yasaktı. Türkiye de aslında laik ve demokratik bir ülke. Laiklik, farklı dinlerin ve düşüncelerin korunması, en azından müdahil olunmasını sağlayan bir zırh olması gerekir. Oysa ki Fransız idaresi, ergen kız çocuklarının örtülü hallerini kendileri için bir tehdit olarak görüyorlar. Soru şu: Asıl tehdit, kafanın içindeki İslâm mı, yoksa kafayı ve bütün bedeni örten abaye mi? Hem İslam ve hem de İslâm'a ait figürler, semboller ve ameller. Fransız toplumu, kamuya açık alanda Müslümanların ibadet yapmalarından da rahatsızlar. Fransızlar, Müslüman kız öğrencilerin örtülü bir şekilde okula gitmelerini, laikliğin çiğnenmesi ve kamu düzeninin bozulması olarak algılıyorlar. Bir kez daha görmüş olduk ki, Fransız laikliği ve demokrasi anlayışları, despotik bir mahiyetten başka bir şey değil.