Gerçekte(n) Öyle mi Olmuş isimli eser; Türkiye’de Tarihyazımı, Tarih Nasıl Yazılır, Tarih İçin Metodoloji, Dünya’da Tarihçilik, Türk Tarihçileri, Yaşayan Türk Tarihçileri, Türkiye’de Akademik Tarihçilik, Türk Tarihinin ve Tarihçiliğinin Meseleleri, Türkiye’de Tarih Eğitimi ve Dünya’da Türk İmajıgibi eserlerle uzun yıllar tarih eğitimi, tarihyazımı ve metodolojisi alanına katkı sunduğu çalışmalarıyla tanınan, TUHEDve Tarihyazımı dergileri editörü Ahmet ŞİMŞEK ve TUHED alan editörlerinden Sibel YALI imzasıyla yayınlandı.
Eserde amaç; konunun akademisyenlerce tartışılmasını sağlayacak bir gündem oluşturmak olarak ifade edilmiştir.Bu bağlamda eserin, erişmek istediği kitlenin akademisyenler olduğu ve ele alınan konunun tartışılmasına katkı sunmayı amaçladığı görülmektedir. Bu sebeple yazıda; eserin hedefleri doğrultusunda amacına erişip erişemediği analize tabi tutulacak, üslup ve içerik açısından eksik ve artı yönleri kritik edilecektir.
Akademik kitap eleştirisi; okurları yeni kitaplardan haberdar etme ve yayıncılar tarafından sağlanan büyük kataloglar üzerinden okuma tercihlerini keşfetme konusunda onlara kılavuzluk etme konusunda önemli bir role sahiptir (WEB2, 2019). Akademik kitap kritikleri sosyal ve beşeri bilimlerin göz ardı edilen bir alanıdır. Kitap eleştirisi; betimleme, analiz, tenkit ve değerlendirme süreçlerini muhteva eder. Kitap kritiklerinde görülen en sık hata özet ve tanıtım çerçevesinde bir yol izlenilmesidir. Oysa akademik eser kritiklerinde; başlık-içerik uyumu, argüman, argümanı destekleyen veriler, literatüre olan katkı, güçlü-zayıf yönler ve kitabın dili çerçevesinde inşa edilen bir kritik metodu benimsenmelidir. Bu bağlamda bahsi geçen eser, bu perspektiften hareketle kritik edilmiştir.
Tarih disiplinin geçmişten bugüne nasıl bir süreçten geçtiği ve nasıl dönüşümler yaşadığını muhteva eden birçok çalışma mevcuttur ama bu dönüşümü geçmiş-gelecek diyalektiği çerçevesinde ele alan ve çözüm önerileri sunan çalışmaların yetersizliği önemli bir eksiklik olarak karşımızda durmaktadır. Bu bağlamda Şimşek ve Yalı imzasıyla yayına giren Gerçekte(n) Öyle mi OlmuşPost-Truth Zamanlarda Tarihin Temsili isimli eserin bu eksikliğe katkı sunduğu görülmektedir.
Eserde, keskin ve otoriter bir anlatının benimsenmemiş olması, konunun akademisyenlerce tartışılmasını sağlayacak gündem oluşturma gayesine uygun bir dilin benimsendiği tespiti yapılabilir. Eserde ulusal ve uluslararası literatürden ziyadesiyle istifade edilmiş, veriler; okuru detaya boğmadan, metnin akışına uygun ve anlaşılır bir biçimde işlenmiştir. Önemli hususlarda anlam bütünlüğünü bozulmadan verilen dipnotlarla kısa bilgilendirmeler yapılmıştır. Boyut, kapak ve görseller, eseri akademik çalışmaların klasik şablonundan uzak tutmakta ve okunma arzusunu tetiklemektedir.
Kapakta kullanılan görsellerin ilgi çekici olması ve istifade edilen renkler, esere estetik ve popüler bir hüviyet kazandırmıştır. İçerikteki görsellerin de renkli olması kitaba renkli ve estetik bir görünüm kazandırabilirdi. Eserdeki bazı metinlerin kahraman bakış açısı (örn: s.18, s.149, s.173) bazılarının ise gözlemci bakış açısı (örn: s.33, s.49, s.158) ile yazılması anlatının tutarlılığı bağlamında bir eksiklik olarak değerlendirilebilir. Önemli veriler içermesine karşın bazı alt başlıklara(Örn: s. 86-87-90-92) içerik bölümünde yer verilmediği tespit edilmiştir. Tarihçiliğin Güçlü Yönleri, Tarihçilik için Fırsatlar gibi bazı başlıklar daha detaylı ve doyurucu bir içerikle işlenebilirdi. Gerçekten Öyle mi Olmuş başlığı okuru satır aralarında doğru bilinen yanlışlar arama arzusuna sürüklüyor. Bu bağlamda bu kapsamdaki örnekler çoğaltılabilirdi.
İlk dört başlık kronolojik ve tematik açıdan sade, açık ve anlaşılır bir temele oturtulmuştur. Sonraki sekiz başlık ise tematik açıdan daha sade ve açık bir anlatı ile kaleme alınabilirdi. Örneğin dizi, film ve sosyal medyanın yarattığı bilgi tahrifatı, tahrifata ilişkin eleştiriler, tahrifatın önlenmesine ilişkin çözüm önerileri üç ayrı başlık altında ele alınabilirdi.
Eserin alt başlığı olan Post-Truth Zamanlarda Tarihin Temsiliakademik bir anlatı içerdiği izlenimi uyandırıp salt akademik çevrelerde ilgi uyandıracağı izlenimi verse de üst başlık olan Gerçekte(n) Öyle mi Olmuş sorusu eserin muhtevasına olan merak duygusunu kamçılamakta ve bu ilginin salt akademik çevrelerce sınırlı kalmayacağı izlenimini vermektedir.
Şimşek’in tarih öğretimi, tarihyazımı konularındaki uzmanlığı ve Yalı’nın projeler hususundaki deneyimlerinin eserin niteliğine yansıdığı görülmektedir. Bu bağlamda konunun ilgili uzmanlarca okuru boğmadan, gayenin hâsıl olacağı öz bir çerçevede kaleme alınmış olması eserin güçlü yönlerinden biri olarak görünmektedir.
Eserde “medya” geçen 11 başlık bulunmaktadır. 2 milyar kullanıcı sayısı ile Facebook, 800 milyon kullanıcı sayısıyla Instagram, 327 milyon kullanıcı sayısıyla Twitter ve benzer uygulamaların eriştiği kitlelerin büyüklüğü ve bu kitlelerin tarih algısına olan etkisi düşünüldüğünde ele alınan konunun önemi daha net anlaşılacaktır. Medya temalı başlıklar; eserin post-truth çağında, gerçeğin peşinden koşan tarihçilerin ve tarih severlerin yeni medya ve onun uzantılarıyla nasıl yüz yüze kalacağı hususunda bir resim sunmaya çalışma gayesi ile örtüşmektedir.
İletişim ve teknoloji çağında, yoğun iş yaşamının yorgunluğu sonrasında arta kalan zamanlarda bireylerin öğrenmeye yeterince zaman ayıramadığı/ayırmadığı, bu sebeple üretilen hazır içeriklerden ideolojik inanç ve düşüncelerine yakın olan paylaşımlardan istifade etme kolaylığını tercih ettikleri görülmektedir. İnternette dolaşan milyarlarca içerikten hangilerinin doğru hangilerinin yanlış olduğu hususunu ayırt edebilecek bir metodoloji bilgisine sahip olmayanlar içerik üreticilerinin inşa etmek istedikleri algıya hapsolmaktadırlar.
Bu bağlamda tarih disiplini özelinde düşünülecek olursa üretilen/paylaşılan içeriklerin şeffaflık ve doğruluk denetimini yapacak güvenilir platformlara, çalışmalara ihtiyaç olduğu bir hakikattir. Tarihsel bilginin denetlenememesiyle ortaya çıkan ve toplumsal kutuplaşmalara yol açan bu bilgi kirliliği karşısında tarihçilere ve tarih severlere bir resim sunmaya çalışan ve sunduğu çözüm önerileriyle konunun akademisyenler tarafından tartışılmasını sağlayabilecek bir gündem oluşturmayı hedefleyen bu eser, önemli bir problemi tespit etmesi ve probleme ilişkin çözüm önerileri sunması açısından önem arz etmektedir.
Payitaht: Abdülhamid dizisi hakkında gerçekleştirilen internet taraması, şüpheli bilgilere karşı önerilen Teyit.org, Mehmet Bir Cihan Fatihi dizisi üzerinden yapılan sosyal deneyi veTarihçilik mesleğine ilişkin geliştirilen SWOT analizi gibi çalışmalar tarih eserlerinde pek de sık karşılaşılmayan bir metodun benimsendiğini göstermektedir. Bu çalışmalar sonraki eserlere yol göstermesi ve yeni ufuklar açısından önemli görünmektedir.
Post-truth kavramı ile ilgili YÖK Ulusal Tez Merkezinde ikisi doktora ve dördü yüksek lisans tezi olmak üzere toplam altı çalışmaya erişilmektedir; ama kavramı tarih disiplini perspektifinden incelemeye tabi tutan bir çalışma bulunmamaktadır. Konu ile ilgili Türkçe literatürdeki çalışmaların azlığı eseri anlamlı kılan bir husustur. Bu kapsamda gerçekleştirilecek yeni çalışmaları teşvik edici bir ciheti vardır.
Post-truth kavramı ile ilgili hazırlanan tez çalışmalarının yanında RalpKeyes’inHakikat Sonrası Çağ (2017), Yalın Alpay’ın Yalanın Siyaseti (2017), Lee Mcintyre’ninHakikat Sonrası (2019) isimli eserlerine de göz atılabilir.