Gerçekten şaha mı kalkıyoruz?

.

"Ahh keşke ! kim istemez? " demeyi bende çok isterdim elbet. Ancak ekonomistlerin dört gözle bekleledikleri, İMF'nin "Dünya Ekonomisinin Durumuyla İlgili Rapor" u 25 Ocak da yayınlandı. 

Raporla, 2022 ve 2023 yılına ait ekonomik büyüme ve enflasyon başta olmak üzere bazı Makroekonomik öngörüler geniş perspektifler altın da değerlendirelek yayınlandı.

Rapora göre Dünya Ekonomisi 2022 yılın da, % 4.4 büyüyeceğıni; 
- ABD' nin % 4, 
- AB'nin % 3.9, 
- Ortadoğu ve Merkez Asya'nın % 4.3,  
- Yükselen ve az gelişmiş Asya ülkelerinin % 5.9, 
- Sahra Altı ve Afrika ülkelerinin % 3.7, büyümesi beklenirken, 
- Türkiye'nin büyüme oranı ise % 3.3 olacağı belirtiliyor.

Rapora göre bizden daha az büyüyecek bir tek bölge var o da; % 2.4 oranla Latin Amerika ve Karayip ekonomileri. Yani, Antigua, Barbuda, Barbaros, Dominika. ..

Üstelik bu rapor yayınlanmadan önce yetkililerin " arıza" diye ifade ettikleri, sanayide ki doğal gaz kullanımına getirilen kısıtlar henüz başlamamıştı. Umarız ki bu devam etmesin, kısıtlama nedeni sadece " arıza" olsun. Aksi durumu düşünmek bile istemem. 

Türkiye'nin diğer ekonomilerle enflasyon konusunda ki negatif ayrışması da endişe verici boyutta.
- ABD' de yıllık enflasyon % 5.4, 
- Avrupa da % 4.4, 
- Çin de % 2.2, 
- Diğer yükselen ve az gelişmiş ülkeler de % 2.7 olarak seyrederken, 
- Bizde % 36.08 !. 
Yani, Avrupa'nın 8, kendi sınıfımızda ki ülkelerin de 13 katından fazla.

Eğer bir ülkede özellikle de iki ekonomik gösterge çok kötüyse, o ülke insanının ekonomik durumu da çok kötü, geleceği de şüpheniz olmasın çok vahimdir.

Enflasyon ve işsizlik,  birde ekonomi yeterince büyüyemiyorsa bunun açık anlamı; işsizlik ve yoksulluk o ülkede daha da artacaktır demektir.

Türkiye mevcut haliyle, çok yüksek bir enflasyon sarmalındadır. Bu durum, sabit gelirliler, düşük gelirliler, hiç geliri olmayanlar kısaca toplumun % 80'i için çok daha pahalı, çekilmez bir hayat şartını ifade eder. 

Hatırlarsanız, siz okuyucularımla 10 Mayıs 2021 tarihli "SEFALET ENDEKSİ"NİN NERESİNDEYİZ ? " başlıklı bir yazımı paylaşmıştım. 

Orada 2013 yılı sefalet endeksimizin % 18.3 iken, 2019 yılın da % 65 artarak % 30.2'lere ulaştığımızı, her gün sertleşen ve "hakaret dilinin" altın da yatan gerçeğin gittikçe fukaralaştı(rıldı)ğımızın yattığını belirtmiştim.

Enflasyon, işsizlik, faiz oranı ve büyüme toplamına " Sefalet Endeksi" dendiğini o yazımda bir hatırlayın lütfen. 

O zaman Sefalet Endeksinin %12 enflasyonla birlikte  toplam endeksin ancak % 30.2, şimdi ise sadece enflasyonumuz % 36.08 !

O zaman Dünya Sefalet Endeksi'nde Güney Afrika'dan sonra ikinciydik. Gerisini siz hesaplayın şimdi kaçıncıyız ?

Şayet, benim gibi matematik hesabınız kıtsa; birlikte şöyle hesaplayalım; 
Sefalet Endeksimiz % 30.2 iken, "hakaret dilimiz" iyice yükselmeye başlamıştı.

Şimdi "dil kesiyoruz !" Anladınız mı ?

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri