Ortadoğu Teknik Üniversitesi, kısa adıyla ODTÜ, ülkemizin en köklü ve kaliteli üniversitelerinden birisi olduğuna kuşku duymuyorum. Ancak, okumak, insanları cehaletten arındırmaya yetmiyor. En azından cahil kalmak ve gerici olma konusunda şartlanmış olanları.
Bir süredir ODTÜ gündemden düşmüyor.
Hem de gerici akımların yaptığı eylem ve terör olaylarıyla…
Mesela bu güzide okulumuzun öğrencilerden uyduya karşı çıkan bulunuyor, çok güzel yol yapılmasına, köprü yapılmasına karşı çıkan bulunabiliyor.
Gerici diyebileceğimiz bu tiplerin sesi de nasıl oluyorsa gür çıkıyor.
Demokratik eylem oluyor ODTÜ’lülerin her yaptığı.
Çünkü onlar çok demokrattı.
Çünkü onlar özgürlükçüydü.
Ve onlar her fikre açıktı, her fikrin özgürce tartışılmasından yanaydı.
Külahıma anlatsınlar diyeceğim, ne yazık ki anlatacakları bir külahım bile yok.
Çünkü yaptıklarının elle tutulur tarafı yok.
İnsanlıkla bağdaşır bir yanı yok.
Taş devrinde yaşayıp, ODTÜ’de okumak, onların cehaletini önleyemiyor.
Gerici akımlar arasındaki yerlerini medenileştiremiyor.
Tıpkı dün yaptıkları gibi…
ÖDTÜ’lüler tacizci oldu mesela…
Başörtülü öğrencileri sözlü ve yazılı olarak taciz ettiler.
Bunu inkâr da etmediler, sosyal paylaşım sitesinde göğüslerini gere gere anlattılar.
Çünkü onlar, başına örtü alanın yaşam hakkı olduğuna inanmıyorlardı.
Çünkü onlar, kendileri gibi giyinmemişlerdi veya kendilerinin istediği bir kıyafeti tercih etmemişlerdi.
Çünkü onların anladığı özgürlük, sadece kendilerine sağlanan ve kendilerinin terör eylemlerineydi.
Kıyafete takacak kadar çağdışıydılar.
İlkellerdi.
Hâlbuki AK Parti hükümeti döneminde, ODTÜ’de bir tek kişi ama bir tek kişi mini etekli bir bayan öğrenciye “uyarma” adına bir kelam etseydi, kıyamet kopardı.
Oysa o da bir tercih meselesidir.
Kadınlar, nasıl giyineceklerini kendileri belirler, ODTÜ’lü gericiler değil.
Kimi pantolon giyinir, kimi etek…
Kimi başını örter, kimi açar…
Kimi şık giyinir, kimi kendince şık olduğuna inanır.
Sonuç itibariyle ister erkek olsun, ister kadın hiç fark etmez, eğer onun kıyafetini belirleme hakkını sizde buluyorsanız, sizden asla medeni bir insan çıkmaz.
Siz asla demokrat olamazsınız.
Özgürlükçü olduğunuz yalanına da kimseyi inandıramazsınız.
Siz, olsa olsa çağın gerisinde kalmış, köhnemiş, gerici, yobaz ve ilkel olabilirsiniz.
Bu yobazlığınızı, ODTÜ’de okumanız değiştirmez.
Hatta aya çıkmanız, uzayda dans etmeniz, bilimsel yeniliklere imza atmış olmanız da bir şey değiştirmez.
Siz halen kıyafete takacak kadar yobazsanız, sizden hiçbir şey olmayacağından çok emin olduğumu söyleyebilirim.
Olmak istiyorsanız, o zaman size nasıl özgürlüğü layık görüyorsanız, başkasına da görme olgunluğunu göstereceksiniz.
Bu kıyafet olabilir ki, bu bence en basiti.
Herkes inandığı gibi yaşamalı, istediği dinin kurallarını özgürce ifa edebilmelidir.
Bu farklı mezhep de olabilir, hiç kabullenemeyeceğiniz bir anlayış da…
İnsanların ırkı, sadece mensup olanları ilgilendirmeli.
İnsanların derisinin rengi, ayrışma sebebi olmamalı.
Farklı telaffuz veya dil, ötelenmek için bahane unsuru olmamalı.
Bunları niye söylüyorum ki, güya ODTÜ’lüler bütün bunları biliyor ama sadece kendilerine olanı seçip, alıyor, başkasına yaşam şansı vermiyor.
Sonra da ortaya çıkıp demokrat olduklarını söylüyorlar…
Özgürlük havarisi kesiliyorlar başımıza…
Darbeden yana olanlar da var, demokrasi isterken hem de…
Barıştan yana olduğunu söyleyip, eline silah alan, sağa sola molotof atan da var.
Dilinizin ucuna kadar gelip, söylediklerinizi hayatınıza uygulayamıyorsanız, sizin hayatınız koca bir yalandan ibarettir.
Dün, ODTÜ’de gururu incinen her genç kızın hafızasında “yobazların arasına düştük” intibaı kalacaktır.
Oysa ODTÜ’lüler hep gerici değil, hepsi yobaz değil, hepsi yeniliğe karşı değil, hepsi insanların daha iyi yaşamasının önüne engel olmuyor.
Öyle olsaydı, bugün ODTÜ, önemli üniversiteler arasına girmezdi.
Ne yazık ki, her yerde gerici ve yobazlar bulunabiliyor, ODTÜ’de bile…
Tweetimden seçmeler
Hayatın garip cilvesi işte; Bazıları demokrasi diye diye demokrat olur. Bazıları demokrasi diye diye anti demokrat.