Gönül ve ruh dünyamızı aydınlatan büyüklerimizi unutmamak adına O zatların, miladi, hicri doğum ve ölüm tarihlerine göre; yıldönümleri geldiğinde hayatlarına dair kısa bilgileri derleyerek her Cumartesi bu köşede yazmaktayım. Bu hafta ki gönül dünyamızı aydınlatan mümtaz şahsiyetlerden bazıları:
MEHMET ZAHİD KOTKU
Türk İslam âlimi, yazar, din adamı, Nakşibendî Şeyhi, Mehmed Zahid Kotku; 126 yıl önce Miladi 1897'de 30 Eylül de ( Hicri 30 Muharrem 1315) Bursa'da doğdu. Ailesi, Şirvân'a bağlı, eski bir hanlık merkezi olan Nuha'dan, Kafkasya'dan Osmanlı-Rus Harbi sonrasında Anadolu'ya 1897`de göç eden Müslümanlarla geldi. Bursa'ya geldiğinde henüz 16 yaşındaydı. Suriye cephesinde uzun yıllar askerlik yaptı. Asker dönüşünde, İstanbul'da Gümüşhanevi Dergahında Ömer Ziyaüddin ed-Dağıstanî'nin öğrencisi oldu. Çeşitli yerlerde imamlık ve hatiplik yaptı. Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılmasından sonra Bursa'ya döndü ve 1952 yılına kadar orada kaldı. İstanbul'a döndükten sonra çeşitli camilerde ve son olarak İskenderpaşa Camii'nde imamlık ve hatiplik yapmaya başladı. Çevresince çok sevilen ve vaazları ilgiyle izlenen, ilim ve irfan sahibi bir din adamı olarak geniş bir seven kitlesi vardı. 1979 yılında gittiği, kalmak için gittiği Hicaz'dan 1980 yılında ağır hastalıkları sebebiyle geri döndü, 13 Kasım 1980'de Hakka yürüdü. Cenazesi Süleymaniye Camii haziresine defnedildi. Yayınlanan eserleri: Tasavvufî Ahlâk (5 Cild), Ehl-i Sünnet Akaidi Ana Baba Hakları Hadislerle Nasihatler (2 Cild) Nefsin Terbiyesi Tezkiretü'l-Evliyâ Tercümesi Risâle-i Hàlidiyye Tercümesi Cihad Evrâd-ı Şerif Faydalı Dualar ve 32 Farz Mecmuası Yemek Âdâbı.
MEVLÂNA CELÂLEDDİN-İ RUMÎ
Horasan bölgesinde Afganistan’ın Belh şehrinde 30 Eylül 1207‘de ( 6 Rebiu'l Evvel, 604) doğdu. Asıl ismi Muhammed Celâleddin’dir. “Efendimiz” manasına gelen “Mevlâna” ise eskiden büyük zatlara ve âlimlere verilen bir unvandı. “Rumî” ise “Anadolulu” demektir. Hacca için 1210 da Mekke’ye gitti. Sonra Medine’den Şam’a geldi. Muhyiddin-i Arabi ile görüştü. Halep-Malatya yoluyla Erzincan’a geçti. 7 yıl süren yolculuktan sonra bugünkü Karaman’a yerleşti. Sultan Alaaddin Keykubat’ın ısrarlı daveti üzerine 1229 da Konya’ya yerleşti. Konya, pek çok âlim, mutasavvıf, edip ve sanatkârların göç ettiği ve Moğol saldırılarından kaçan insanların sığındığı güvenli bir yerdi. Burada İsmetiye’de dergah açtı.. Hadis ve fıkıh dersleri verdi. Şems-i Tebrizi ile burada buluştu. Artık Hz. Mevlana, aşk, cezbe ve vecd içinde şiirler söylüyor; sema ediyordu. Meclislerinde ney ve rebab nağmeleri yankılanıyordu. 40 bin beyitlik Divan-ı kebir yazdı. Ömrünün son 10 yılı, 26 bin beyitlik muazzam bir eseri, Mesnevi-i şerif’i yazdırarak geçti. İlim, İrfan ve aşk güneşi Hz. Mevlâna 17 Aralık 1273 günü bütün güzelliğiyle ebedi âlemin asumanında doğdu. Mevleviler bu geceyi “Şeb-i Arus” düğün gecesi, olarak adlandırırlar.
CENGİZ DAĞCI
Kırım'ın Yalta şehrinin Kızıltaş köyünde 9 Mart 1919 da doğdu. Çocukluğu kıtlık, yoksulluk, Rus emperyalizminin zulmü ve büyük baskılar altında geçti. İlköğrenimi ve ortaokulu Akmescit'te bitirdi. Kırım Pedagoji Enstitüsü ikinci sınıfında iken İkinci Dünya Savaşına katıldı, Ukrayna cephesinde Almanlara esir düştü. Almanların yenilmesi üzerine esir kampından kurtularak müttefik devletler safına sığındı. 1946'da Londra'ya yerleşti. Türk edebiyatının en güçlü yazarlarındandır. Hüzünlü bir üslûbu vardır. Eserlerinde bir çılgınlık ortamında insanın kendini arayışı, zulme baş kaldırma haysiyetini kazanması gibi evrensel boyutlar hissedilir. Onun şahsına ve yaşayışına dair yazdıklarında âdeta Kırım Türklüğü’nün macerası temsil edilir. Türkiye'ye hiç gelmediği halde kitaplarını Türkiye Türkçesi ile yazması, Türkiye'de birçok insan Kırım'ı ve Kırım Tatarları'nın yaşantılarını öğrenmesine vesile oldu. Çok sayıda yayınlanmış eseri vardır, romanlarından bazıları, Korkunç Yıllar, Yurdunu Kaybeden Adam, Onlar da İnsandı, Ölüm ve Korku Günleri, O Topraklar Bizimdi. Cengiz Dağcı, 22 Eylül 2011 yılında Londra’da vefat etmiştir