Gönül Elçileri

.

Üniversitelerimizde faal olan siyasi, sosyal, kültürel o kadar çok topluluk var ki…

Bu toplulukları, gençlerin sosyal becerilerini geliştirmeleri açısından çok önemli buluyorum. Liseden kalkıp akademik hayatın göbeğine oturan aydın bir gencin, üniversite dönemini sadece sınavlara girip çıkıp, duvara asacağı süslemeli bir kâğıt parçası almak için geçirmesine tahammül edemiyorum. Üniversite sadece iş hayatına girmek için belge veren bir kurum değildir. Kapasitesini boş yerlere sarf eden yahut sarf etme tenezzülü dahi göstermeyen o kadar çok gencimiz var ki.

Siyasi, sosyal, kültürel toplulukların kulüplerin bir gayeleri olması ve o gayeye hizmet etmeleri çok güzel. Lakin tüm bu sorunlar bu gayeden kopuş belirtileriyle başlıyor. Kültürel bir amaca hizmet etmek için oluşturulan topluluklar ve bu amaca hizmet etmek için kendilerini bu topluluklara adayan gençler, bir anda kendilerini siyasal emelleri olan grupların içinde buluyorlar. İlk toplantılar da değinilmeyen konular bir anda siyasi boyut alıyor ve seçim zamanlarında belirli siyasi partilerin gölgesi altına giriliyor.

Bu nedenle, bu toplulukların öncelikle gaye ve eylemlerini ortak noktada buluşturmaları elzemdir. Üniversite yıllarımda ulaşım zammını protesto etmek için gayet heyecanlı, militarist ve anarşist bir ruhla hazırlandım ve heyecanla beklemeye koyuldum. Ve bu eylemi, kendini sivil toplum kuruluşu olarak addeden bir grup organize ediyordu. Üniversiteye yeni adım attığım için de doğal olarak gruplar hakkında pek de bir veriye sahip değildim; lakin gayem çok saf ve netti:  Öğrenci olarak İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin uygulamaya koymuş olduğu ulaşım zammını protesto etmek. Neyse ki heyecanlı bekleyişin ardından eylem günü geldi çattı. Pankartları aldık, fakültenin önündeki caddeden çıktık meydanlara. Bir de ne görelim ulaşım zammını yapan belediyeyi değil, başka şeyleri protesto ediyoruz. Ulaşım zammı işin bahanesi amaç siyaset.  Bunun benzeri birkaç örnekle daha karşılaştım topluluklarda. Anladım ki reklam çok iyi, fakat iş ürüne gelince tökezliyor. Asıl oyun o vakit başlıyor.

Nitekim bu ve benzeri nedenlerle lisans dönemimdeki topluluklarla aram hep limoni oldu.  İlerleyen zamanlarda İzmir’ de tanışmamın nasip olmadığı Toplum Gönüllüleri Vakfıyla tanışma imkânım oldu. Memnuniyetle ifade edebilirim ki lisans dönemimde hocalarımla, arkadaşlarımla hep tartıştığım anlatmaya çalıştığım ırk, kültür, siyaset ve din ayrımının sıfırlandığı, tek amacı maddi çıkar beklemeksizin topluma hizmet olan bir grup arayışım sonunda ifa oldu. Çok şükür ki mastır eğitimine adım atar atmaz, kendimi hiçbir siyasi emel gütmeyen, toplumsal konulara duyarlı, bir genç olarak enerjisini insanlığa adayan gönül elçilerinin içinde buldum.

Ülkemizde 15-24 yaş arası 12,5 milyon gencimiz var.  Bu Avrupa ülkelerine göre mükemmel bir potansiyel demek. Yalnız bu potansiyeli değerlendirebiliyor muyuz dersiniz? Hollanda da yüzde 60 olan gençlerin sivil toplum kuruluşlarına katılım oranı, ülkemizde yüzde 5 dolaylarında. Gençlerin dinamizminde yükselen bir ülke hayal edin! Hayal değil aslında:

Ağrı’da devletin el atmadığı bir okulu boyarken, Adana’da kadın haklarını savunurken,  Trabzon’da okuma yazmaya bilmeyen köylülere okuma yazma öğretirken, Sakarya’da bir okulda mesleki bilinçlendirme yaparken kısaca her yerde karşılaşabilirsiniz o değerli gençlerle. Yaptıkları her işi karşılıksız, sıfır menfaatsiz, sadece topluma hizmet amaçlı yapan ve yıllardır ülkemize en elzem unsur olan toplumsal barışa giden yolda, küçük de olsa bir adım atabilmek için ardına bakmayan fedakâr gençler. Üniversiteyi, akranları gibi sadece diploma verilen bir kurum olarak görmeyen gençler. Irk, dil, din ne varsa ayrımların hepsinden arınmış gençler. Lafla peynir gemisi yürütmektense toplumsal dönüşüm projelerine gönüllü olarak zaman ayıran sevgi dolu gençler. Ve hazırladıkları her projeyi, insana enerji veren sıcacık tebessümleriyle gerçekleştiren gençler.

Her yıl 900’ ü aşkın projeyi, Türkiye’nin 66 ilinde hayata geçiriyorlar.37 bini aşkın genç,  enerji veren sıcacık tebessümleriyle 300.000 insana dokunmuş bulunmaktalar. Ulaşmaya ve dokunmaya da devam ediyorlar.  Siz şu an bu yazıyı okurken, onlar harıl harıl yeni projelerini hazırlıyorlar. Hayatımın en güzel anlarından biriydi toplum gönüllüleriyle tanışmak.

Ya siz?  Siz hala tanışmadınız mı şu değerli gençlerle? Sıcacık tebessümlerle bir gün karşılaşmak ümidiyle…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri