Ülkemizin saygın ve elit sayılan bir grup kesimden toplumumuzu aşağılayan hakaret içeren açıklamalar duyulmaktadır. Bu kesim sanki kendilerini bu ülkenin esas sahibi gibi görüp, diğerlerini öteki görmektedir.
Genelde bu kesim laik, sol görüşlüdür. Milli tarihimizi benimsemezler, dindar kesim ile alay ederler. Başka bir hayal aleminde yaşarlar, kendilerini üstün görürler, kıt dini bilgilerle yetinirler, atalarının yaşadığı din ile yetinirler ve övünürler. Hal böyle olunca bir adım ileri gidemezler, gericiliklerini devam ettirirler. 28 Şubat savunucuları, bu ülkenin 1000 yıl bekçisiyiz diyenler bile toprak altına girdi. Ama kalıntıları hala ibret almamışlar.
Bu millisiz insanlar gidip, Hindistan'da kast sistemini görsünler, Bolywood filmlerin merkezini bir incelesinler sonra gelip ülkemiz insanlarına laf atsınlar. Çok çeşitli kültürler bir arada nasıl yaşıyorlar? İnsanlar mutlu mu? Ayrıca son dönemde Hindu milliyetçilerinin, Müslümanlara yaptıkları baskı da ortada. Avrupa'nın, Amerika'nın kara tarihi de unutulmamalıdır. Gerçi değişen bir şey yok. O devletler hala zulüme devam ediyor. Ancak bizim gerici aydın kesim bunu göremiyor. Yakın tarihimizi bile doğru dürüst öğrenemediler.
Kaya Çilingiroğlu, Zehra Çilingiroğlu ve Hülya Avşar, bir yemeğe gidiyorlar ve çıkışta magazin muhabirleriyle sohbet eder. Daha önce maskesiz bir şekilde sahilde yürürken görüntülenmesiyle olay olan Hülya Avşar, bu kez basın mensuplarının karşısına siyah maskesiyle görülmesi üzerine 'peçe' yorumuyla olay oldu. Avşar 'peçe' takanlar hakkında skandal cümleler kurdu. Avşar'ın TV100'e yaptığı açıklamalar:
''Bazen böyle tamamen kapanıyorlar ya. Kusura bakmasınlar. Dolayısıyla bununla ilgili yazılar yazmıştım. Daha beyaz çarşaf da olabilir falan diye Sonunda gördünüz mü? Biz de taktık peçeyi'. "Ben şimdi anlıyorum neden peçe takıyorlarmış. Çok uyanıklarmış. Bunların başımıza geleceğini biliyorlarmış. O kadar kıyamet kopardık, ben yazılar yazdım. Zehra görmüştü bir tanesini "öcü" demiştim. Korkmuştu.''Fakat nasıl yemek yiyorlarmış onu da öğrendim. Zormuş da. Tabii ki gerçekten şuna inanıyorum ki çok zor hayatları varmış. Bir kere sıcak Yemek yemek zor. Allah kolaylık versin" ifadelerini alaylı bir şekilde belirtmesi Müslümanları kızdırdı. Bu sözlerden dolayı henüz pişmanlık , Avşar'dan gelmedi. Ancak RTÜK soruşturma açtı.
Diğer taraftan;
İBB'nin reklam verdiği TELE1'in Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, Osmanlı Devleti'nin 34. padişahı olan Abdülhamid Han'a küstahça hakaretlerde bulundu. Yanardağ, "1908'de Abdülhamid despotizminin, emperyalizmin uşağı aşağılık bir diktatör olan, Mithat Paşa'yı Taif'te boğduran, Osmanlı-Türk aydınlanmasını, modernleşmesini savunan bütün aydınlara zulmeden, Namık Kemal'lere, Tevfik Fikretlere..." şeklinde skandal ifadelerde bulundu. Bu sözlere tepki olarak Cübbeli Ahmet Hoca:
"Merdan Yanardağ, Abdülhamîd Hân Hazretleri’ne “aşağılık” diyebilme gücünü nereden alıyor?! Üzerimizde bunca hakkı bulunan Hâkânımıza yaptığı bu hakâretten dolayı kendisini Allâh’ın adâletine havâle ediyor ve hepinizden bu kınamaya destek bekliyoruz! #AbdulhamidAşağılıkDeğildir" Mesajını iletti.
Elbetteki bu tarih bilmez, gerici hakkında da RTÜK soruşturma açmıştır. Görülüyor ki gemi azıya almışlar. Bunlar birer tesadüf mü? Yoksa düğmeye mi basıldı?
Başka bir konu da; Ayasofya Caminin ibadete açılmasıdır. Hala içimizde namaz kılmayanların çoğunlukta olduğu kesimin yanlış tepkisidir.
Kültür Bakanı Lina Mendoni imzalı mektupta, Ayasofya'nın statüsünü değiştirme girişiminin, UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne imzacı olmasına rağmen Türkiye'nin verdiği sözle çeliştiği ifadesi yer aldı.
Mendoni, mektubunda, "Ayasofya'nın hiçbir koşulda ekümenik özelliğini kaybetmemesi ve bir camiye dönüştürülmemesi gerektiği anlaşılmalıdır" ifadelerine yer verdi. Anıt (Ayasofya) insanlığa atfedildi. Ayasofya, 1985 yılında İstanbul'daki diğer anıtlarla birlikte UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne alındı. Böylesi bir abidenin statüsünün değiştirilmesi ise UNESCO Hükümetler arası Komitesi'nin kararını gerektirir ki bu gerçekleşmedi ve Türkiye, 1972 UNESCO Sözleşmesi'ni imzalamış durumda. Bu yüzden buna (imzasına) uymak zorundadır.” Hezeyanlarda bulunmuştur.
Türkiye şimdi bu tehditlerden korkacak mı? “Hadi ordan “ diyoruz onlara. Sizin hukukunuz varsa bizim de hukukumuz var.