Her seçimde olduğu gibi bu seçim sath-ı mahallinde de beka meselesi bir kez daha gündemin tam ortasına oturdu. Hangi beka? kimin bekası derken her kesim kendi bekası için seçime var gücü ile asılıyor. Bekayı kendi anlayışına göre körün fil tarifindeki gibi tanımlayarak kavram kargaşasını daha bir çoğaltıyor. Şurada kaldı bir hafta, hızla 31 mart seçim gününe yaklaşıyoruz.
Önümüzdeki hafta sonundan itibaren seçim sonuçları ile ilgili yine her kesim kendi doğrularının peşinde vatandaştan aldığı oyların gücüne göre yazacak çizecek ve yorumlar yaparak bini bir paradan atıp tutacak. . İnşallah milletimiz için hayırlı sonuçları olur, önümüzdeki yaklaşık dört buçuk yılı heba etmeyiz.
Seçim ve sınav bu iki kelimenin üzerinde çok fazla duran bir vatandaşım. Her ikisi de ülkemiz ne zaman darlansa ve zorlansa çıkış kapısı olarak önemli. Yakın tarihimizi hafızalarımızı yoklayarak hatırladığımızda seçimlerin önemini kavramamız daha kolay olur. Son beş yıl içerisinde bu kadar çok seçim yaparak vatandaşımızın tercihlerine önem vermeseydik büyük ihtimalle demoklesin kılıcı boynumuzu belki birkaç kez vurmuştu.
Gelelim beka meselesine. Beka; Allah’ın sıfatlarından olan Arapça bir kelime olup diğer anlamı toprak bütünlüğümüz, iç ve dış tehditlere karşı hayatiyetimizin devam etmesidir. İkinci anlamı ile bugün gündemin tam ortasına oturup her kesimden farklı kişi ve grupların ortak paydası olması nedeni ile bugünkü makalemin başlığını oluşturdu.
Değerli kardeşlerim, yaşadığımız toprakları sadece coğrafi konumları ile değerlendirmeyelim. Tarihe biraz meraklı olalım. Ha bire tekerrür eden tarihten dersler almaya çalışalım. Yaşanmışlıklardan ibretler alarak günümüze ve geleceğimize odaklanalım. Dün dedelerimiz zorluklar içerisinde yaşadı ve bu cennet vatanı kanları ile sulayarak bize emanet etti. Beka bu sorumluluğun müdrikinde olmaktır.
Beka anlayana ilalyı kelimetullahtır .
Beka milli birlik bütünlük ve aynı zamanda topyekun bütün insanlığa karşı vazifemizin adıdır.
Beka adalet ve doğruluktur. Haktır hukuktur ve evrensel insanı yücelten değerlerin adıdır.
Bugün içinde bulunduğumuz şartlarda bu vazife bizlerin üzerinde , dedelerimizin bizlere bıraktığı şerefli bir mirası olarak duruyor. İstesek de istemesek de tüm gavurlara karşı birlik ve beraberlik içerisinde olmamız gerekiyor.
Puslu havadan hoşlanan bütün narsist gavurların ortak hedefinde olduğumuzu anlamamız için mazoşistlik yapıp daha fazla canımızı yakmalarına müsaade etmeyelim. Onlara yaranmak için çalışmayalım. Onlara yaranmanın olmazsa olmaz tek şartı var. Oda dinimizden kimlik ve kişiliğimizden tamamen sıyrılmak ve onlara kayıtsız şartsız kul ve köle olmak.
Bu milletin tarihinde kulluk ve kölelik yok. Allah’a kulluk yapmış ve onun beka sıfatının hürmetine devletinın bekasına sahip çıkmış bu uğurda canını , malını seve seve vermiş başı dik alnı ak olarak yaşamış.
Bu bilinç bizlerde kaybolsa bile gavurların hafızasında kazılı olduğunda unutmuyorlar. İki yüz yıldır şeytanın bile aklına gelmeyecek hile ve oyunlarla birlik tarlamıza ayrık otları ekmeye devam ediyorlar.
Ayrık otu ekenlerin birlik tarlamızda yetiştirdiği ürünlerin birkaç tanesini hatırlayalım mı? alevi-sünni , laik-dinci, sağcı-solcu , türk-kürt ,şucu- bucu…..Listeye başka bir sürü ayrık otu ekebilirler . Amaç açık ve net. Sadist ve psikopat yapılı bu gavurların acıma duygusu olmadığı gibi empati yapma duyusu da yoktur.
Kısaca özetlediğim bu gerçeklikler karşısında benim anladığım bekanın özeti bu.
Diğer bekaların yorumunu sizlere bırakırken birlik hamurumuza su katanların niyetlerini zekamızdan çok aklımızla kavrayalım ,bizlerin gidebileceği başka bir vatanın olmayacağı gerçekliğine göre hareket edelim.
Seçim sonu başkanımızın balkonlardan halkımıza hitap ederken ayrık otları ile birbirinden uzaklaşmış tebâyı yakınlaştırma konusunda çimento görevi görmesini , çalışma arkadaşları içerisindeki kriptoları ve kurşun askerleri temizlemesini temenni ederek makalemi sonlandırıyorum.
Bu günlük de bu kadar. Kalın sağlıcakla.