Mesleğinde onlarca yılı devirmiş bir hekim olarak yazdıklarımın ve söylediklerimin önemsenmesini isterim. Tıp gibi işin içine; bilimin, hurafenin ve ilimin girdiği bir meslekte matematik kuralları ile yetinmek gibi bir tercih kullanıldığında koskoca bir kayaya toslamak içten bile değil.
Dağın fare doğurduğu o kadar çok tecrübelerim var ki ,gerçekten kulaklara küpe olması gerekir. Öyle hastalarla karşılaşıyoruz ki, çaresizliğimiz çözümsüzlüğümüz yüzümüze koca bir şamarla yansıtılıyor ve aklımızı başımıza gelene kadar bazen uzun bir süre geçmesi gerekiyor.
Birkaç gün önce genç bir kardeşimiz kalp krizi nedeni ile beyni oksijensiz kalıp acilen yoğun bakıma alındı. Aile perişan ve meslektaşlarımızın ortak kanaati ise birkaç gün içerisinde dünyasını değiştireceği şeklinde.
Hasta uyandı ve büyük ihtimalle de tama yakın düzelecek.
Bakırköy Ruh ve Sinir hastanesinde çalıştığım yıllarda yoğun hasta trafiği içerisinde yaşadığım tecrübeler bir çok bakımdan mesleki gelişimimi olumlu yönde etkiledi.
Ulu orta ahkam kesmemek gerektiğini öğrendim.
Tıp kitaplarında yazılan bilgilerin bir kısmının kullanma tarihlerinin geçtiğini ve hatta okuduğumuz her bilginin de her hasta için uygun olmadığını öğrendim.
Aslında her 3-5 senede bir kaynak kitaplarımızı gözden geçirerek içindekilerin yarısını ayıklamamız ve doğru bilgilerle yerlerini değiştirmemiz gerekiyor.
Yıllar bize hangi yarısının doğru olduğunu öğreterek, tecrübe dediğimiz veya biz hekimler arasında sansklinik olarak yorumlanan hastalığı ve hastayı tanıma hissi veriyor. Hekimlik sanatında his çok önemli bir duyumuz ve bizi yanlış yapmalara karşı korur.
Öyle hastalarımız oldu ki, hastalığının seyri ile istikametimiz düzeldi. Hastadan aldığımız hastalık kokusunun peşinde iz takip ederek bir çok hastanın şifa bulmasına sebep olup günlerce havada uçtuğumuz zamanlar oldu. Her ne olursa olsun şifa vericinin şifasının sebebi olabilmek bizler için büyük bir şeref ve onur.
Şimarmadan ve haddini bilerek şifa vericiye teşekkürler ederek kendimizi bir çok yönden geliştirip olgunlaştırdık.
Bu gerçekliklerden olsa gerek her hastanın okunması gereken gerçek bir kitap olduğu bilinci ile hastalarıma bakar oldum.
Değerli okurlar her hasta bir kitaptır. Doğru okunduğunda teşhis ve tedavilerde sapma olmaz.
Doğru okumanın olmazsa olmazı ise, şifayı verenle ilgili hataya düşmemek.
Bu aynı zamanda bir yol ayırımı.
Hatalı yola girer ben diyerek sadece aldığımız tıp eğitimine güvenerek yola devam edersek hiç olmadık bir yerden gelen engelle şaşkına dönebiliriz.
Doğru yolda ilerleyerek şifa vericinin rehberliğinde haddi ve hududu aşmadan çözüm ortağı olmayı becerebilirsek de mutlu sonu hastalarımızla paylaşabiliriz.
Sözün özü, devletimiz sadece diplomalı doktorlar yetiştirme politikası ,modern hastaneler ve ilaç endüstrisinin marifetleri ile sağlık sistemini düzelteceğine inanıyorsa koskoca bir hiç kazanmaya hazır olsun.
Devletimiz ve de hocalarımız ; İlim ,bilim ve hikmetle bezenmiş hekimler yetiştirerek haddini bilen hududunu çizebilen hekimleri çoğaltırlarsa sanırım şifa yolunda daha büyük sonuçlar alınır . Bunu yapamazsak bilimin maskarası olabilir ve kazanılan hiçlerle yetinmek zorunda kalabiliriz. Sağlık ve mutluluk dileklerimle.