Hastalığa Karşı Sabredenlerden miyiz?

.

Değerli Kardeşlerim Sağlığın da hastalığında yaratıcısı olan Yüce rabbimiz kullarına verdiği dertle hasta olan kulunu imtihan eder. Hasta olan kul hastalığa karşı sabır göstererek Ahiret hayatı için en güzel azık olan sevap azığını kazanmış olur. Hastalığa karşı sabır göstermeyen isyan eden kul da ayağına gelen ve Ahirette kendisine tek fayda getirecek olan sevaptan kendisini mahrum ederek ayağına gelen bu önemli fırsattan kendisini mahrum etmiş olur.
Şeyh Sadi Şirazi Hastanın ruh halini şöyle ifade ediyor: “Gecenin ne kadar uzun olduğunu ancak hastalar bilir.”
Hayatta âcizliği tadan hasta, dostlarının, akrabalarının ve komşularının kendisini arayıp sormasını, ziyâret etmesini bekler.. Bu ruh halinde ki  bir hastayı ziyâret edip hâlini hatırını sormak ve tesellî etmek, Allâh’ın rızâsını kazanmak için önemli ibadetlerdendir.
Hasta ziyâret etmek “sünnet-i müekkede”dir.  Bir hastayı, muhîtinden kimse ziyâret etmez ve ihtiyaçlarını karşılamazsa, orada yaşayan bütün müslümanlar bundan sorumlu olurlar.
Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: “Müslümanın müslüman üzerindeki hakkı beştir: Selâmı almak, hastayı ziyâret etmek, cenâzeyeiştirâk etmek, dâvete icâbetetmek, aksırana «Yerhamukellah: Allah sana merhamet eylesin!» demek.” (Buhârî, Cenâiz, 2; Müslim, Selâm, 4)
Sevgili Peygamberimiz hasta ziyaretinin ne derece önemli olduğunu hadîs-işerîflerinde bizlere şöyle müjdelemiştir: Bir insan, bir hastanın hâlini hatırını sormaya gider veya Allah için sevdiği bir kişiyi ziyâret ederse, ona bir melek şöyle seslenir: “Sana ne mutlu! Güzel bir yolculuk yaptın. Kendine cennette barınak hazırladın!” (Tirmizî, Birr, 64/2008; İbn-i Mâce, Cenâiz, 2)
Bir müslüman, hasta bir müslüman kardeşini ziyârete gittiğinde, dönünceye kadar cennet hurfesi içindedir. “Ey Allâh’ınRasûlü, cennet hurfesi nedir?” diye sorulunca da: “Cennet yemişidir.”Buyurdular (Müslim, Birr, 40-42)
Hasta ziyâretinde bulunan kimse, dönünceye kadar cennet yolundadır” (Müslim, Birr, 39)
Hasta ziyaretinin ihmal edilmesi ise Müslüman için büyük bir kayıptır ve sorumluluktur. Peygamber Efendimiz bunu şöyle haber verir: Allah Teâlâ, kıyâmet gününde şöyle buyurur: “Ey Âdemoğlu! Hastalandım, Ben’i ziyâret etmedin!”
Âdemoğlu: “Sen Âlemlerin Rabbi iken ben Sen’i nasıl ziyâret edebilirdim?” der.
Allah Teâlâ: “Falan kulum hastalandı, ziyâretine gitmedin. Onu ziyâret etseydin, Ben’i onun yanında bulurdun. Bunu bilmiyor musun?” buyurur…” (Müslim, Birr, 43)
Peygamber Efendimiz, hastanın yaptığı duânın meleklerin duâsı gibi olduğunu bildirmiş ve:
“Hastayı ziyâret edin ve ondan size duâ edivermesini isteyin. Zîrâ hastanın duâsı makbuldür. Günâhı da affedilir.” buyurmuştur. (Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, II, 57)
Hastanın yanında ümitvâr olunmalı ve Efendimiz’in şu tavsiyesine uyulmalıdır:
Hasta veya ölünün başında bulunduğunuz zaman güzel sözler söyleyiniz. Zîrâ melekler sizin duâlarınıza âmîn” derler(Müslim, Cenâiz, 6; EbûDâvûd, Cenâiz, 15)

Said Nursi Hazretleri Hastalar Risalerinde:

1-Hastalık İbadet Hükmündedir

Hastalık gibi zahirî bela ve musibetlerin manevî kazançları çoktur. Birçok İslâm âlimi gibi Said-i Nursi bu hastalığı ibadet olarak görmektedir. Saidi Nursi’ye göre ibadetler çeşit çeşittir. İmkân dâhilinde normal (müspet) şartlarda yapılan ibadetler vardır ve olumsuzlukların bir araya geldiği zor ve olağanüstü (menfî) şartlarda yapılan ibadetler vardır. Menfî şartlarda yapılan ibadetlerde bir hasta, zaafını ve aczini hakka’l-yakîn hissedeceği için, Yaratan’a iltica edercesine teveccüh eder ve halis bir şekilde ubûdiyetini yani riyasız olarak kulluk görevini yerine getirir (Hastalar Risalesi; İkinci Devâ).

Kronik ve ileri derecede bir hastalık, belki de şartların ağırlığı bakımından musibetlerin içinde en fazla ibadet değeri olan bir durumdur. Şöyle ki son Peygamber bir hadislerinde bu bağlamda şöyle buyurmaktadır: “Allah’tan fazl ve ihsanını isteyeniz. Şüphesiz Allah, kendisinden bir şey istenmesini sever. İbadetlerin en üstünü, sıkıntı hâlinde kurtuluşu sabırla beklemektir”. Demek ki, hasta bir kişi, o hâliyle aktif sabır gösterip, dualarına devam ederse, ibadetlerin en üstünü yapmış sayılır.

2-Hastalık İlâhî Bir Hediyedir

Hastalıklar, aslında mânâ âleminde Yaratan’dan sunulan güzel hediyelerdir. Eğer bunlar mânâ boyutuyla güzel şeyler olmasaydı, Yaratan en sevdiği kullarına hastalıkları vermezdi. "En çok musibet (bela) ve meşakkate giriftar olanlar, insanların en iyisi, en kâmilleridir" hadis-i şerif bunu doğrulamaktadır.3 Başta peygamberler (meselâ Hz. Eyyub), sonra veliler (Allah dostları) ve sonra ehl-i salâhat (ihlas sahibi kullar), çektikleri hastalıklara birer halis ibadet, Yaratan’dan birer hediye nazarıyla bakmışlar ve sabır içinde şükretmişlerdir. Hastalığa yakalanmış bir kişi de bu önemli şahsiyetleri örnek alıp sabır içinde şükrederse bu nuranî kafileye katılmış olur.

Aslında hastalık, acziyet ve ızdırap kılığında gelen gizli bir saadet kaynağıdır. Hz. Mevlana, kederlerin ve sıkıntıların insan için bir nimet olduğunu şu şiirinde ifade etmektedir:

“Uğradığın derde, kedere razı oldun mu, hemen sana Cennet kapısı açılır. Gam elçisi gelip kapını çalarsa, onu bir dost gibi karşıla, kucakla”.

3-Hastalık Sevap Kazandıran Bir Fırsattır

İslâm Peygamberi, bir hadislerinde şöyle buyurur: “Kul, ibadet üzere iyi bir yolda iken hastalansa, o kul ile görevli meleğe denir ki: ‘İyileşinceye veya ölünceye kadar sıhhatli iken yaptığı ameli gibi sevap yazın”9. Allah, hasatlık gibi değişik musibetler sebebiyle müminin günahlarını bağışlayıp sevap verdiği gibi, sağlıklı iken devam ettiği amellerine hastalanınca devam edememesi durumunda o ameli yapmış gibi kabul edip, amel defterine yazar.

4- Hastalık Hâlinde Ölmek Şehit Sevabı Kazandırır

Hastalığa sebebiyet veren rahatsızlıkların bir kısmı var ki, eğer ölümle neticelense, manevî şehit hükmünde, şehadet gibi bir velâyet derecesine sebebiyet verir. Çocuk doğurmaktan gelen hastalıklar ve karın sancısıyla, boğulma, yanma ve tâun ile vefat edenler, mânevî şehit olduğu gibi, çok mübarek hastalıklar var ki, velâyet derecesini ölümle kazandırır.

Nitekim yüce Peygamber bir hadislerinde şöyle buyurur: “Beş durum vardır ki, onlardan biri üzere ölen kimse şehittir: 1.) Allah yolunda öldürülen şehittir. 2.) Allah’a itaat yolunda ölüp boğularak ölen şehittir. 3.) Allah’a itaat yolunda olup da karnındaki bir hastalık sebebiyle ölen şehittir. 4.) Allah’a itaat yolunda olup da yaralanarak ve vebadan ölen şehittir. 5.) Allah’a itaat yolunda olup da doğum sebebiyle ölen şehittir”.

Değerli Kardeşlerim Hasta ziyâretini kısa tutalım,hastanın bir ihtiyacı varsa seve seve yerine getirilim. Dinimiz tarafından büyük önem verilen hasta ziyaretini yapalım,hastanın duasını alalım.Yukarda zikrettiğim Peygamber efendimizin müjdelediği o güzel müjdelere nail olalım inşallah.Yüce Rabbimiz hastalığa karşı sabırlı olmayı emretmektedir.Bizlerinde Hastalığa karşı sabırlı olmamız gerekir.Her halimizde(hastalıkta,sağlıkta)kulun Rabbine karşı Hamdetmesi ve şükretmesi gerekir.Hastaya bakan hastayla ilgilenen kişilerinde sabırlı olması,hastaya karşı şefkatli davranması gerekir.Bu şekilde davranan hasta yakını da sevap kazanmış olacaktır.

Değerli Kardeşlerim bu kadar Müjdelenenen husus olan hastalığa karşı gösterilen sabır bizler için kazançtır.Bizlerin bu kazancı en iyi şekilde değerlendirmememiz gerekir.Rabbim bizleri .hastalandığımızda hamdeden kullarından etsin.Rabbim bizleri hastalandığımızda sabradip kazananlardan etsin.Rabbim bizleri kendisine layık kul,Peygamberimize layık ümmet etsin.AMİN.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri