Hani vardır ya hayat hepimize bir şeyler yaşatır ve öğretir. Herkes kendi yaşamı içinde hayattan çok şeyler öğrenir ve koşulları dahilinde yaşar gider. Neler alır, karşısındakine neler verir kişiye göre değişir. Benim de kendime göre yıllar ilerledikçe hayattan öğrendiklerim var ve hayata bakış açım değişiyor.
Hayatın renk cümbüşünden ibaret olduğunu öğrendim. Birden fazla rengi karıştırınca farklı renklerin ortaya çıktığını. Birçok yaşanmışlıklardan sonra o renklerin birbirini tamamladığını gördüm.
Hayatımın her evresinde olması gerekenden daha farklı acılarla yoğruldum, hiç kimse bilmedi benim içimde bin bir savaşla mücadele ettiğimi. Her seferinde de Anka kuşu misali gözyaşlarımla birilerini iyileştirdim ve tükendiğimi hissettiğimde kendimi yaktım ve küllerimden yeniden doğdum. Çoğu insan gibi hüzünlerin üzerine yalancı mutluluklar inşa etmek yerine o hüznü sonuna kadar yaşamayı kabullenip yenilenmeyi seçtim.
Hayat renklerden ibaret ve hayatıma her giren insan bir renk bırakıyor ardında. Kimisi önce mutluluk sonra hüzün getiriyor, renkleri birbirine katıp yeni bir renk oluşturuyor içimde. Kimisi dostluk katıyor. Kardeş oluyor, sırdaş oluyor, ağabey-abla oluyor; kimisi tecrübe katıyor.Kimisi sadece hüzün bırakıyor. Ama hepsi bırakıyor bir gün. 0ysaki ben hep o insanların yanımda kalacağını düşünmüştüm bugüne kadar. Hâlbuki insan hayat içinde yalnız başına yürüyor. Anne-baba diyorsun bir gün gidiyor. Eş diyorsun zaman zaman sana yalnız olduğunu yaşatıyor, kendine bırakılan renklerin farkına varamadan üstelik. Kardeş diyorsun bir bakıyorsun kendi hayat gailesinde sürükleniyor. Sonra bir bakıyorsun yanında sadece kendin ve o insanların içinde bıraktığı renkler var.
Kendiyle baş başa kalmayı seçenler bir gün hüzünlerinden sıyrılıp renklerini keşfedebiliyor. Yanında kim olursa olsun sadece bir beden arayanlarsa hiç bir zaman kendine kalamıyor, hiç bir zaman ona biçilen hüznü zamanında yaşayamıyor. Ya zamansız darbeler alıyor bu yüzden ya da zamansız darbeler vuruyor. Ve bu döngü renk cümbüşü tamamlanana kadar dönüyor.
Bir seçim yapmam gerekiyordu. Ben de hüznümle baş başa kalıp onunla o tükenene kadar yaşamayı seçtim bir süreliğine. Zamansız darbeler almamak için. Hep alarmlı saatler gibiydi hayatım. Hep kurguladım, hep planlıydı yaşayacaklarım. Hayatın planları sevmediğini de anladım. Artık planlara, hesaplara yer yok hayatımda. Yaşamaya çalıştığım her planlı ana inat bundan sonra yaşayacağım her şey de anlık.
Ama yoluma iyi bir yön vermek için döktüğüm gözyaşlarının yüreğimi olgunlaştırmasına izin vermem gerektiğini de gördüm. Çünkü her biriniz yüreğimde ayrı bir renksiniz ve hayat basamaklarını çıkmama bir şekilde yardım ediyorsunuz. Tabii ki içimdeki renklerinizle böylesiniz.
Her birinizi ayrı ayrı önemsiyorum ve seviyorum…