Yazıma, Haydaranlı aşiretine mensup bu oğuz boyundan atalarımın, elimizde mevcut bulunan şeceresi ile başlamak istiyorum. Bu şecere bana, merhum babam tarafından yazdırıldı ve Hüseyin Kutlu kardeşimin gönderdiği secere ile karşılaştırınca yukarılarda bulunan Ömer bey ismi ile birleştiğimizi gördüm. Bu şecerede ismi geçen Abdulbaki bey ise benim isim babam olup, hayatı muazzam bir fedakarlık ile geçmiş yiğit bir Türkmen beyidir. Sarıkamış muharebeleri sırasında Deli Halit paşanın seçtiği gönüllü fedailer içinde ailemizden iki kişi bulunmuş idi. Bunlardan birisi haydar bey, bir diğeri ise Abdulbaki bey idi.
İsmi geçen Abdulbaki bey ve ondört kişilik ekibi, Rus alayının etrafına bomba yerleştirip taciz ateşi ile onları ürkütünce, karşılıklı müsademe sırasında yaralanıyor. Haydar bey ve arkadaşları kendisini omuzlayıp çekilir iken ikinci bir kurşun ile vurulup şehit oluyor. Şehit olduğunu anlayan fedailer, onu daha fazla taşıyamayacaklarını anlayınca, kamaları ile karı eşeleyip, merhumun cesedini kara gömüp, alelacele oradan uzaklaşıyorlar. Rahmetli atam bunu anlatır iken ağlar ve kar eridiğinde ne oldu der idi. Ondan sonra da binlerce şehit toprak yüzü görmedi der ve kendisini teselli ederdi.
Haydaranlı beyleri (bir kısmı acarların sa atabego dedikleki Kıpçak atabeylik beyleridir)
Akkoyunlu hanlarından uzun hasan beyin, beyleri olup o günlerden elimizde bulunan isimler
Bedirhan beg
Haydar bek, celal bek, Asi bek, Hasan bek. Bunlar kardeş
Koca bay ( o zamanın lehçesi ile koco)
Ömer bek Bube ( bu bek.)
Osman bek ve Eyüp bek Eyüp bek ‘ in evlatları
Osman bek’in evlatları Abdulbaki bek
Mirza Mehmet bek Ömer bek
Yusuf bek Eyüp bek
Mehmet şefik bek Bakır bek
İbrahim ve Abdurrahman bek İmam bek ve Hüseyin bek
Abdulbaki bek- Şükran Hatun Hüseyin –Halil-mehmet kutlu bek
Mehmet Surhay tigin bek esra nur hatun
Ahmet Tulgar Utkan bek Sefa bek
İlsu Fatma Uyvar hatun Yasin bek
Şecerelerden görüldüğü üzere, yukarıya doğru ata isimlerimizden eksikler vardır. Osmanlıda nüfus kayıt sistemi ve hristiyanlardaki gibi kilise kaydı olmadığından geriye doğru şecere takip etmeyen ailelerin bir çoğu geçmiş isimlerden mahrumdur.Bu bilgiler aile bilgileri gibi görünmek ile beraber aslında bir çok Türkmen boyunun tarih içinde nasıl bir değişiklik ile asıl parçadan koptuğunun da serancamıdır.
Hayradanlı, haydarlı, aydarlı, aydaran, haydar v.s şeklide tarihi kayıtlarda gördüğümüz, Atmalı aşiretinin on iki oymağından haydarlı oymağında adına rastladığımız, 1521 ile 1567 yılları arasında tutulan vergi kayıtlarında oğuzun Avşar boyuna mensup olduğu tescilli bu Türkmen aşireti hakkında bilgi vermekle başlayalım yazımıza.Yazımızın başlığındaki tekrarı anlayacağınızı ümid ediyorum. Haydaran denilen bir isme tekrar bir ek olarak lı verilmez, fakat mecburen yazdığımı söylemek isterim.
Baba tarafından haydarlı oymağı ile yakın akrabalık içinde bulunduğumuz acara (atabeklik) yurdunda, aynı zamanda acarlar ile de akrabalık tesis ettiğimiz günlerin, araştırmasında, haydarlı oymağının geçmişinide araştırmış ve bulduğum bilgi ve kayıtları bir çok yazımda paylaşmıştım. Acaraların sa atabego dediği güneybatı Kafkasya bölgesinde beylik yapan atalarımız aynı zamanda haydarlı aşiretinin de mensubu idiler. Bu coğrafyada bulunduğumuz uzun yıllarda, Kıpçak boylu acarlar ile de yakın akrabalık kurarak bir tarafımız oğuz (haydarlı) bir tarafımız acar(Kıpçak) asıllı olarak bu günlere geldik. Bu yazımı da haydarlı oymağından emmi oğlumuz olan, yakın olarak ta rahmetli babamın halasının oğlu , İmam Kutlu beg’in hakkın rahmetine kavuşması vesilesi ile kaleme almaya karar verdim. İmam Kutlu begin eşi Şirin hatun, rahmetli dedemin kız kardeşi idi. Dedelerimiz,1893 Rus-ermeni harbi dolayısı ile muhacerat ederek urfaya gelmişler. Ana tarafımda aynı harbin balkanlardaki faciasında urfaya Bulgaristandan gelerek, akraba olmuşlar.
Yazımıza Haydaranlı aşiretinin vergi kayıtlarını vererek devam edelim.
Milli aşireti içinde Haydar kethuda cemaati-Avşar- Mardin sancağı, Kuh-i Mardin nahiyesi 1567-1568
Zilan (pasyan) aşireti, Haydaran oymağı cemaati-Avşar- Diyarbekir sancağı-1540-1541
Dulkadırlı Türkmenleri-Haydarlu cemaati-Avşar-Ayıntab (Antep) sancağı-1532
Bozulus Türkmenleri-Haydarlu cemaati-Avşar-Diyarbekir sancağı-1540
Bozulus Türkmenleri-Haydarlu kaşlakçıyan cemaati-Avşar-Diyarbekir (amid) sancağı-2.selim zamanı
K.maraş’ ta bulunan haydarlı oymağının adını verdiği mahallede oturanlarda oğuzun Avşar oymağı mensubu olup, bu aşiret mensupları tarafından kurulmuş ve hala haydarlı ismini taşımaktadır. Türkiyemizin bir çok yerinde Sünni ve alevi olarak bulunun haydarlı oymağı, farsça veya Arapça ekler kullanılarak, Haydari, Haydaran olarakta telaffuz edilse de, kelimenin aslı Aydar olup , perçemli demek iken, islamiyetten sonra Haydar şeklini almıştır.
Haydarlı aşireti hakkında daha fazla bilgiye mahal olmadığından, yazımızın asıl sebebi olan,merhum imam Kutlu beg hakkında bilgi vererek kişiliği hakkında ki yazımıza geçelim. Merhum, Haydaranlı aşiretine mensup, Vatanını ve mensubu olduğu aziz dinini çok seven, Türk milletinin hizmetine ve islama hadim evlatlar yetiştiren, çok değerli bir insan ve mümin idi. Kardeşi Hüseyin amcayı ve kendisini çocukluğumun sadece iki yılında görmüş ve tanımıştım. 1969 da babamın vazife dolayısı ile tayininin K.maraşa çıkmasından sonra, Hüseyin amcamı Urfaya gezmeye gittiğimizde görmem mümkün olmuşsa da, İmam amcamın urfa dışına gitmesi dolayısı ile kendisinden uzun süre haber almamız mümkün olmamış, gene hayırlı evladı Hüseyin Kutlu beyimin beni araması ile telefonda sesini duymak imkanım olmuştu. Fakat hayatın acı bir cilvesi olarak, İstanbula gidip görmek imkanım oluşmadan, geçici hayatımızdan, baki aleme irtihal ettiler.
İmam Kutlu bey amcamın,aklımda kalan en büyük özelliği ise, Cuma günleri asla çalışmaması ve Cuma namazına özel hazırlanması idi. Dini duyguları muazzam seviyelerde olan merhum, hayatı boyunca islamın tekrar aziz Türk milletinin gönlündeki yerine ulaşması, etki etmesi ve hayatında en önemli amil olmasını arzulamak ile geçti. Ömrünün son günlerinde olsun bu arzusunun kısmen yerine geldiğini gördü. İçindeki eski sıkıntılardan azda olsa kurtulmuş olarak, ebedi aleme göçmüş olmasına çok sevindim. En son olarak, ebedi aleme irtihal etmeden telefon ile görüşmek nasip olmuştu. Türkiyemizin, Osmanlıdan sonra oluşan nüfusunda bizim gibi yurdundan olan milyonlarca evladı vardır. Kaderin bir cilvesi olarak birbirini bulanlar olduğu gibi, bir daha hiç görüşemeyenlerde olmuştur. Türk tarihi bu acı hadiseler ile doludur. Bundan şikayetçi de değiliz. Rabbimin verdiklerine ve vermediklerine şükr etmek boynumuzun borcu ve imanımızın gereğidir.
İmam Kutlu amcama Allah (c.c) tan Rahmet ve mağfiret niyaz ediyorum. Aziz ve necip Türk milletine hayırlı evlatlar miras bıraktı. Onun bıraktığı yolda yürümeye devam etmek en büyük arzumuzdur. Her şey Rabbimin rızası içindir.Vesselam.