Merhum Abdurrahim Karakoç usta yıllar önce VATAN isimli bir şiir yazmıştı. O şiirinden iki kıtasında bak bu günü ne güzel anlatmış;
Slogana kanıp binme dolmuşa
Ayırt eyle kim firavun, kim Musa
Avrupa’ya bel bağlayan deyyusa
Canını sıkarsan, bu vatan senin.
Dönme dolaplar ile ülfetin yoksa
Çıkarcı putlara hürmetin yoksa
Gam değil; makamın servetin yoksa
Zilleti yıkarsan, bu vatan senin.
**
Ablam ailemizin en büyüğü yıllardır kanser hastalığı ile mücadele edip durdu.
Şimdi iki haftadan bu yana da Necip Fazıl Hastanesinde yoğun bakımda hayatta kalma, hayata tutunabilme mücadelesi veriyor.
Yüreğim dayanamayacağı için ben yanına girmiyorum. Kızım, çocukları ve diğer yakınlarımız girip çıkıyor.
Yatağımda uyku tutmuyor. Kimi zamanlarda NFK’ya günde birkaç defa gidip geldiğim oluyor.
Orada olduğumda, benim kokumu duyuyor gibi bir hisse kapılıyorum zaman zaman.
Allah doktorlardan, hemşirelerden ve hastane yönetiminden razı olsun. Hastaneler tertemiz. Personel hastalara ve hasta yakınlarına güzel davranıyorlar.
Ramazan ayının hürmetine hep dua ediyorum. Allah, hakkımızda hayırlı olanı nasip eylesin.
Sosyal medyada, telefonla beni arayan bana destek olan bütün dostlarıma da ayrıca teşekkür ediyorum.
Her şeye rağmen hayat devam ediyor!...
**
Ben bu güzel ülkenin bir yurttaşı olarak ülkemizin içinde bulunduğu durumu çok iyi anlıyorum. Öncelikle ülkem diyen bir duruşa sahibim. Bu topraklar kolay yurt edinilmedi. Hala bizi Asya steplerine göndermek isteyen emperyalist düşüncelerin var olduğunu bizim gücümüzü yitirmemiz halinde leş kargaları gibi üzerimize geleceğini çok iyi biliyorum.
Türkiye’yi kuşatmak ve sınırlarımız içinde hapis tutmak isteyen anlayış ve bunların yerli işbirlikçilerini de çok iyi biliyoruz.
Seçimler gelip geçer. Her seçime de bir anlam yüklemek doğru değildir diye düşünenlerdenim. Ancak işi de sıkı tutmak gerekiyor. Bunu da yaparken olumlu, pozitif ve ahlaki bir dil ve üslup kullanmaya da dikkat edelim.
Çünkü tatlı dil yılanı deliğinden çıkartır.
Kırıcı olmadan, fikri tartışmalar içine girerken hemen vatan haini yaftasını da vurmak doğru değildir.
Sözün nazik ve kibarını söyleyerek, Türkiye’nin içinde bulunduğu nazik durumu anlatarak en önemlisi de hangi hizmetlerin yapılacağını millete anlatarak milletin gönlünü sandığa yansıtabiliriz.
Şu şucudur, bu bucudur, bu bize oy vermez, şunun şöyle bir şeyi var gibi peşin hükümlü olmak doğru değildir.
İnsanlar birbirleriyle sohbetlerinde karşıdakini yargısız infaza tabi tutarsa oy kaybetmez bir dostunu da kaybeder.
Birkaç gün sonra siyasi partiler milletvekili adaylarını belirleyeceklerdir.
Bizler doğru bildiğimizin mücadelesini yaparken de bir dostumuzun bize gönül koymasını da istemeyiz. Çünkü zora düştüğümüzde, hasta olduğumuzda, başımız sıkıştığında kapısını çaldığımız dost dediğimiz insanlar bizimle aynı partiye oy vermiş insanlar olmayabilir.
Sözün özü ise; sabırlı, sakin ve ayıpsız sözler bize çok şey kazandırır. Ayıplı, kaba, ahlaki olmayan söz ve suçlamalar ise bize burada çok şey kaybettirdiği gibi ahretimizi de sıkıntıya sokacaktır.
Çünkü; en önemli şey muameledir.
Bu duygular içinde bütün Müslümanların mübarek Ramazan ayını tebrik eder, hayırlara vesile olmasını dilerim…