Hekimlik mesleği alınan tıp doktoru diplomaları ile sanat yönü ihmal edilerek yapıldığında ,yani sadece doktorluk yapılarak hizmet edilirse sağlıklı insanları dahi hastalandırarak zararlı olabilmekte. Örnekler yazılı ve görüntülü basında sık gündeme geldiği için sistem ne kadar mükemmele doğru yol alsa da pratik hayatta hastalarımızı yeteri kadar mutlu edemediğimiz ortada.
Bu durum ister istemez şifa arayışında tıp dışı yolların önünü açarak dimyata pirince giden hastalarımızı evdeki bulgurlarından etmektedir.
Hekimlik mesleği kutsiyetini şifayı verenle olan ilişkisinden kazanmaktadır. Şifa Rabb’imizin sıfatlarındandır. Bu bilincin yeterince gelişmediği ortamlarda teşhis ve tedavilerde uygulanan yöntemler havanda su döver gibi boşuna enerji harcanmasına sebebiyet vermektedir.
Hekimlik mesleğini tetkik isteme ve reçete yazma memurluğuna indirgersek ,yani sadece doktorluk yaparsak yalnızca itibarımız kaybolmaz aynı zamanda mesleğimizin tuzu biberi olan hikmet ve şifa sıfatlarından nemalanan sanat yönünü de kaybederiz.
Yılların bilge insanı üstadımız Mehmet Şevket Eygi bey bu konularda sık yazarak ve konuşarak bizleri uyandırmaya ve halkımızı bilinçlendirmeye çalışmaktadır. Aşağıda alıntıladığım bir yazısında bahsettiği , altına imza atabileceğim sorunları noktasına virgülüne dokunmadan sizlerin istifadesine sunmak istiyorum.
“Tıp elbette hayırlı ve faydalı bir ilim dalıdır ama zamanımızda birtakım mafyalar tıbbı kullanmakta, hiç lüzumu olmadığı, hattâ zararı bulunduğu halde milyarlarca dolarlık haram kazançlar elde etmektedir.
Tıbbın bir etiği vardır. İlaç firmaları fazla kazanç elde etsin diye fazla ilaç yutturmak ahlaksızlıktır, haydutluktur.
İnsanlık çapında aşırı antibiyotik tüketimi yüzünden dayanıklı mikrop nesilleri üremiştir. Kimyevî ilaçların yan tesirleri vardır, kaşığı ile şifa verirken, sapı ile göz çıkartmaktadır.
Modern tıbbın yarısı hayırlı ise diğer yarısı şerlidir.
Şerli tıp, sağlık problemini bir kısır döngü içine sokmuştur.
Tıbben ölmüş bir kişiyi, yoğun bakım ünitesinde, ağzına burnuna damarlarına hortumlar sokarak bin türlü eziyet içinde birkaç gün daha bitkisel hayatta tutmak ve bu yolla para kazanmak ahlaka uygun değildir.
Dünyada bir tek tıp değil, çeşitli tıplar vardır.
Dev ilaç, aşı, tıbbî cihaz sanayiinin, tıbbı pençesine almış olması dünya ve insanlık çapında bir felakettir . Hiç gerekmediği halde her gelen hastayı MR cihazına sokmak hırsızlık ve ahlaksızlıktır.
Faydasından çok zararı olan aşıları, ilâç fabrikaları daha çok kazansınlar diye yaptırmak ahlaka, fazilete ve bilgeliğe aykırıdır.
Her şuurlu, akıllı, uyanık vatandaş faydadan çok zararı olan ilaçlar, aşılar, tıbbın suiistimali konusundaki ciddî yazıları okumalıdır.
Tıp etiğine uygun olarak hizmet veren doktorları, eczacıları, ilaç fabrikalarını tenzih ederim. Onlara teşekkür borçluyuz. Bendeniz tıp mafyasına karşıyım.”
Değerli dostlar sağlık sorunlarımız elbette bunlarla sınırlı değil. Özellikle bel ve boyun fıtığı ameliyatları,diz kireçlenmesi ameliyatları sezeryanla doğum oranları sıralamasında dünyada ilklerde olmamız üzerinde çok durulması gereken kırılma noktalarımızdır.
Sistemin bu tür sorunlarından kaynaklanan şifadaki gecikme ister istemez sağlık arayışında yanlış yollara düşmeleri teşvik etmektedir.
Hekimlerimizin bal yapımında hassasiyetini çok iyi bildiğimiz arı gibi gayretli olmaları gerekmektedir.Arı nasıl bal yaparken vahye dayanıyorsa ,hekimde şifa arayışında Rabbimizin şafi sıfatına sığınmalı ve şifa arayışında her türlü zararsız tedavileri uygun zaman ve zeminlerde uygulayabilmelidir.
Sade ilaç veya sade ameliyat gibi dayatmalar hastalarımız nezdinde olumlu sonuçlar vermemekte ve hastalarımızı yanlış tedavilere sürüklemektedir.
Çok sayıda böyle vakalarla karşılaşan bir hekim olarak, önce zararlı olmamak kaydı şartı ile empati yaparak iyi bir hekim –hasta dayanışması zemininde hastalarımıza şifa vesilesi olmak hekimler için elbette hem görev hem de iki dünyayı kazanma fırsatı olabilir.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.