5 Mayıs Pazartesi günü mesaiden çıkıp oturduğum apartmana geldiğimde hemen hemen tüm apartman sakini hanımefendilerin bahçede toplandıklarını gördüm. Bu toplantıya bir mana veremedim. Evime girdim, beni karşılayan kızıma annesini sordum; “bahçede” yanıtını aldım. “Hayır mı inşallah? Apartmandaki tüm bayanlar bahçede niçin toplanmışlar ki” diye sorduğumda ise; “bu gün hıdırellezmiş” yanıtını aldım. Hazır hanım da yokken Hıdırellez’le ilgili hafızamda kalanları yazmak istedim.
Apartmanların olmadığı her evin, içerisinde en az birkaç ağacın bulunduğu bir bahçesinin olduğu çocukluk günlerimizde Hıdırellez’i bizler kutlardık. Soğuk kış günlerinin bitimine ve sıcak yaz günlerinin başlamasına denk düşen Rumi takvimde 23 Nisan, Miladi takvimde ise 6 Mayıs gününe rastlayan günlerde tüm mahalleli tarafından çeşitli etkinliklerle bir bayram gibi kutlanırdı. Hıdırellez isminin Hz. Hızır ve Hz. İlyas’ın isimlerinin birleşmesinden oluştuğu söylenirdi.
Büyüklerin Hızır'ın kim olduğuna dair net bilgileri yoktu. Hızır'ı bir veli olarak kabul ettikleri gibi onun bir peygamber olduğunu söyledikleri de olurdu. O bize anlatılan hikâyelerde ak saçlı, nur yüzlü, sakallı ve yaşlı birisi olarak tasvir edilirdi. Hz. Hızır aleyhisselam’ın insanlara dilenci kılığında fakir, pejmürde bir insan şeklinde göründüğü anlatılırdı.
Hızır’ın zor durumdaki insanlara yardım ettiğine, iyileri mükâfatlandırıp, kötüleri cezalandırdığına, dilediğini berekete ve bolluğa kavuşturduğuna inanılırdı.
Mahalle büyükleri arasında Hz. İlyas'ın peygamber olduğu konusunda ise genel bir kabul vardı. Biz çocuklara anlatılan inanışa göre, Hızır karaların ve havanın, İlyas ise suların hâkimiydi ve bu ikisinin güçlerinin birleşmesinden, doğada var olan her şeyi değiştirebilecek bir güçün ortaya çıkacağına dair bir inanış vardır. Üstelik Hızır aleyhisselam’ın; “içenin ölümsüzleştiğine inanılan Ab-ı Hayat’tan” içtiği ve ölümsüz olduğu da anlatılırdı.
Hıdırellez de neler yapılır nasıl dua edilirdi
Büyüklerimiz; Hızır ve İlyas'ın bir araya geldikleri günde her türlü dileğin onlar tarafından yerine getirileceğini söylerlerdi. Bu nedenle çeşitli dilekler için çeşitli ritüeller (törenler) gerçekleştirmemizi isterlerdi.
Hıdrellez gecesi Hızır'ın bereket vermesi için yiyecek kaplarının, erzak torbalarının ağızları açık bırakılırdı. Ev, bağ-bahçe, araba ve bol para istememiz söylenir, Hıdrellez gecesi istediklerimiz her neyse bunların küçük birer maketlerini yaparak bahçedeki bir ağacın dibine koyduğumuz zaman Hızır'ın bu dileklerimizi yerine getireceği söylenirdi. Bizlerde söylenenleri harfiyen yerine getirirdik.
Evlenmek isteyen kızların gelin maketi yapıp bu maketi bahçedeki gül dalına asarlarsa evlenecekleri kişiyi düşlerinde görecekleri söylenirdi. Sokaktaki kızların tamamı bezden bir gelin yapar ve gül dalına asarlardı.
Evlenmekte geciktiğini (evde kaldığını) düşündükleri kızların kısmetinin açılması için başının üzerinden kilit açarlardı.
Bolluk ve berekete kavuşmak amacıyla Hıdırellez günü akşam ezanı ile gül dallarına paralar asılır, açık cüzdanlar bırakılırdı. Böylelikle kavuşacakları bolluk ve bereket sayesinde varlıklı birer kişi olmayı dilerlerdi. Asılan paralar ya da cüzdanlar 6 Mayıs sabahı erkenden başkaları uyanmadan geri toplanırdı.
Hıdırellez günü, erkenden kalkılır genç kızlar için hazırlanan sandıkların kapakları açılırdı. Böylece eve bereket dolması ve genç kızımızın daha iyi bir evlilik yapması istenirdi.
Hıdırellez günü, hiçbir yeşil dalından koparılmazdı. Herhangi bir yeşili dalından kıranların cezalandırılacağına inanılırdı.
Mahalleli bir ağızdan; “Bin bir adı vardır bir adı Hızır / Her nerde çağırsan orada hazır” diyerek Hızır’ı çağırırlardı. Gelir miydi gelmez miydi bilinmez. Ama eski günler gibi eski Hıdırellezler de gerçekten çok anlamlı ve çok güzeldi.
Bugün 6 Mayıs Hıdırellez. Dileğim Hızır kendisini yürekten çağıran herkese uğrasın. Çok ama çok ihtiyacımız var.