Hitit Kapı Aslanı(Elbistan Aslanı)

.

"Milletleri millet yapan tarihleri ve kültürleridir. Tarihsiz bir millet kişiliğini kaybetmiş bireye benzer." Prof. Dr. Halil İnalcık

 Elbistan’ın önemli höyüklerinden biri olan ve Sevdilli Mahallesi üst kısmında bulunan(Kaptan Dağı) Sevdilli Höyüğünü tanıyalım. Bu höyüğün, geçmişi Hititler, hatta son arkeolojik değerlere bakılırsa Hattiler(Anadolu’da Hititlerden önce yaşayan toplum)   dönemine kadar uzanmaktadır ve bu höyükten şimdi Kahramanmaraş Müzesi’nde bulunan Maraş Hitit Aslanı adıyla kayıtlara geçen aslan heykeli burada bulunmuştur. (M.Ö. 900 – 800)  Hititler dönemine ait olduğu bilinmektedir. Höyük İTÇ (İlk Tunç Çağ) dönemine tarihlenmektedir. Burası da kültür talancıları tarafından yağmalanmış olup, ciddi bir şekilde arkeolojik çalışma maalesef yapılmamıştır. Bu höyük de toprağın derinliklerinde sessiz ve soluksuz bekleyen tarihi eserler, yeryüzüne çıkarılmayı hasretle beklemektedirler. Eğer bu süreç hareket ettirilmediği zaman, höyük bir süre sonra tarihin sayfaları arasında içinde barındırdığı o kıymetli bilgilerle birlikte unutulup gidecektir.

Bölgenin ne büyük medeniyet izlerinin taşıdığının en büyük delili burada bulunan Hitit Saray Aslanı heykeli bir cevap niteliğini taşımaktadır. Unutmamalıyız ki tarihi eserler geçmişin sessiz şahitleridir, bu şahitler bizlerin dünle bugün arasında kültür bağlarının güçlenmesini sağlar. Eğer tarihi bir taşa olarak algılarsak geleceğimizi sağlıklı olarak inşa edemeyiz.

Öncelikle Aslan heykellerinin Hitit kültüründe ki önemine ve etkinliğine bakalım:  Hitit sanatının en göze batan özelliklerinden biri de aslan figürüdür. Anadolu’da aslan koruyucu bir varlıktır. Anadolu kültürüne damgasını vuran Hititlerden kalan sanat varlıkları arasında aslanın çok belirgin bir yeri vardır. Arslan başları, aslan kabartmaları ve aslan betimleri “Hitit Aslanı” kavramının doğmasına neden olmuştur. Hitit aslanı, en az Hitit güneşi kadar belirgin bir sanat objesidir. Aslanlı kapı, Hitit sanatının belirgin özelliklerindendir. Boğazköy’deki kent kapılarının üçünde de aslan figürleri vardır.

Eski Türklere ait hayvan mücadele sahnelerinde aslan “gök unsuruna” dahildir ve zafer kazanan konumundadır. Aslan, iyi, kötü, aydınlık – karanlık gibi zıtlıklardan olumlu olanı temsil etmektedir.  Dolaysıyla birçok hayvan gibi aslan da iyinin kötüyü yenmesini, kudret ve kuvveti simgeler. Eski Türklerde aslan postu ve yelesi de “yiğitlik” simgesi olarak kullanılmaktadır. Bu nedenle Türklerde uzun saçla aslan yelesi arasında bir ilişki vardır. (Hititler Anadolu’ya gelen ilk Türk kavimlerinden biridir) Hitit kültüründe de diğer Türk kavimlerinde olduğu gibi bazı hayvanlara kutsal bir anlam yüklediklerini göstermektedir. Arslan bunların en önemlisidir.

Hitit aslan kültürü Anadolu’da sonra ki yıllarda kurulan Türk toplumlarında ve devletlerinde önemli bir simge unsuru oluşturmuştur. Bunlardan bazılarını kısaca anlatmakta yarar görüyorum. Türklerde “geyik” ve “aslan” figürünün Hititlerde ki anlamıyla kullanıldığı çok özel bir durum vardır. Türk halk resimlerinde aslan, geyiğin yanında, ondan ayrılmayan bir canlı olarak betimlenmiştir. Çoğu kez aslan ve geyik bir ermişin yanında betimlenmiştir. İkisi de bir ermişin çevresinde yan yana gelince barış içinde yaşamanın ne olduğunu, yaşamın tadını tuzunu, ermişin doğaya egemen oluşunu gösterir. Ermişin öyle kutsal bir gücü vardır ki, doğada yan yana gelmeleri mümkün olmayan aslan ve geyiği bile yan yana getirir, kardeşçe yaşatır. Oysa doğada aslan geyiği bir çırpıda yok eder, parçalar yer. Ancak buna karşılık ermişin yanında onun etkisiyle yırtıcılığı yok olur. Ne aslanda yırtıcılık kalır ne de geyikte can korkusu. Kardeş olup çıkar bütün canlılar birden. Bu tür topluluğu Hititlerden günümüze kalan kaya kabartmalarında da görürüz. Anadolu Türk kültürünün özünü oluşturan, yunus Emre ve Hacı Bektaşi Veli gibi ermişlerin şahsında canlılık bulan barış, dostluk ve insan sevgisi gibi kavramların bu topraklarda bu kadar derin ve yaygın olarak varlığını korumasında Hitit geleneğinin büyük etkisi vardır.

Bu heykelin nasıl bulunup ve Kahramanmaraş Müzesi’ne kadar yolcuğunu görelim: Hitit aslan heykeli, Elbistan’ın Sevdilli köyünde ki höyükte bulunmuştur. Bu heykelin nasıl götürüldüğünü o dönemin canlı şahiti olan Ziraat Teknisyeni Mahir Uğurlu Bey’den öğrendik. Uzun yıllar arazide atıl durumda duran bu heykel dönemin Maraş Müze Müdürü olan Elbistanlı Nihat Eray Bey, in dikkatini çekmiştir ve 1961 yılında bu bölgeye gelerek incelemiş. Daha sonra kendisine yardımcı olarakta o dönemin Ziraat Teknisyeni olan Mahir Uğurlu Bey’i yanına almış. Bundan sonrasını Mahir Uğurlu Bey’in kendisinden dinleyelim ”Birlikte karayollarına giderek bir kamyon temin edip Sevdilli köyüne gittik. O günün şartlarında tozlu yollarda yolculuk oldukça zor geçiyordu. Köye vardığımızda yoğun bir ilgi ile karşılandık. Nihat Bey, köylülere heykeli anlattı ve bunu müzeye götürmek üzere devlet tarafından görevli geldiklerini söyledi.  Bunun üzerine köylüler bir coşku ile yardım ettiler ve heykeli araziden köyün içine getirdiler. Bu yüzlerce kilo ağırlığında ki aslan heykelini vinç olmadan zor şartlar altında kamyona yüklediler. İlk önce Elbistan’a geldik ve eski hükümet binasının önünde kamyonun üstünde meraklı Elbistanlılar gelip baktılar. Çünkü o dönemlerde çevre köylerde bulunan tarihi eserler buraya getiriliyor ve daha sonra Maraş Müze’sine gönderiliyordu ve benim görevim böylece bitti.” 

Emekli Ziraat Teknisyeni Mahir Uğurlu ve Adnan Güllü(25.02.2007)

Hitit saray aslanı heykeli Elbistan’dan Maraş’a olan zorlu uzun bir yolculuktan sonra ilk önce Kahramanmaraş’a götürüldü. Çünkü Elbistan’da bir müze veya tarihi değerlerin sergilendiği bir yer olmayışı sebebi nedeniyle Elbistan’da alıkonmadı. (Kahramanmaraş Müzesi, 1947 yılında Atatürk Meydanında bulunan ve 16 yüzyıldan kalma Taş Medrese’de Albay H. Nuri Yurdakul öncülüğünde Atatürk, İnönü ve Kahramanmaraş Milli Mücadele Kahramanlarına ait resim ve eşyalar sergilenmek üzere kurulmuştur.)İlk önce Kahramanmaraş Müzesi olarak kullanılan, Atatürk Meydanında bulunan ve 16. yüzyıldan kalma Taş Medrese önünde sergilendi. Daha sonra burada ki müze tarihi eserlerin teşhir edilmesine cevap veremeyince 1961 yılında Kahramanmaraş Kalesi üzerinde bulunan geniş bir binaya taşınmıştır. Böylece Elbistan Aslan’ı da Maraş kalesine götürdüler ve burada Elbistan Aslan’ı yazılı bir levhanın önünde teşhir edildi. Daha sonra Müze 29 Kasım 1975 tarihinde Azerbaycan Bulvarı üzerine inşa edilen kendi binasına taşındı. Elbistan Aslan’ı isim asimilasyonuna uğrayarak Maraş Aslan’ı adı altında sergilenmeye başlandı. Şu an Elbistan Hitit Arslan Heykeli halen Kahramanmaraş Müzesi’nin bahçesinde sergilenmektedir. İsmi de önce Elbistan Hitit Aslanı ve daha sonra Maraş Hitit Aslanı olarak kayıtlara geçmiştir. Günümüzde de “Hitit Kapı Aslanı” adı ile müzenin bekçiliğini sürdürmektedir.

(Yukarıda resmi görülen “Maraş Aslanı” adıyla tanınmış olan ve üzeri çiviyazılı kapı aslanıdır. Bu aslan heykeli, Geç Hiti Devleti kıralı III. Salmanassar'ın çağdaşı Halparunda'nın tanrısına adadığı ünlü Maraş Aslanı bu döneme tarihlenmektedir. Bu eser İstanbul Eski Şark Eserleri Müzesi’nde, idi daha sonra Kahramanmaraş Müzesi’ne getirildi. Kahramanmaraş Müzesi’nde ki bilgiler şöyledir. ”Daha önce Kahramanmaraş Kalesinde bulunmakta iken 1886 yılından itibaren İstanbul Arkeoloji Müzesi-Eski Şark Eserleri Müzesi'nde sergilenmeye başlayan yazıtlı Maraş Aslanı, 2012 yılı Ekim ayı Bakanlık Makamı onayına istinaden 30 Ağustos 2013 tarihinde Kahramanmaraş Müzesinde sergilenmek üzere Kahramanmaraş’a getirilmiştir. Heykel üzerinde bulunan hiyeroglif yazıtın çevirisi Türkçe ’ye çevrilmiştir”

  

Elbistan Aslanı (şimdi müzede ki adı Hitit Kapı Aslanı olarak geçmekte)

Sevdilli Höyüğün ’den çıkan aslan heykeli (1961 Maraş Kalesi) şu an Kahramanmaraş Müzesi’nin bahçesinde sergilenmektedir. Müzenin tanıtım levhasının üstünde ki yazıyı aynen yayınlıyorum:

“M.Ö. 8-7 yüzyıllarına ait Hitit Kapı Aslanı, Kahramanmaraş İli, Elbistan İlçesi, Sevdilli Köyü yakınlarında ki Kaptan Dağı’ndan bulunarak Müzemize getirilmiştir. 2,5 metre boyunda 2,5 metre eninde ki kapı aslanın yapımında kireçtaşı kullanılmıştır. Ana hatları ile işlenmiş aslanın, ağzı açık vurun kısmı küt olarak yapılmıştır. Aslan, Hitit dini ve mitolojinde koruyucu olarak kullanılmıştır. Bu nedenle, kapı aslanları koruyucu kapı bekçileri olarak kent ve mimari yapı girişlerine yerleştirilmiştir.”

 Bizimde dileğimiz Elbistan Aslan’ının, Elbistan şehir merkezinde ki Elbistan Kent Müzesi’nin bahçesinde ziyaretçilerine “Hoş geldin” diyerek yerini almasıdır.

 Bu işin mimarı olan Nihat Eray Bey kimdir? Edindiğimiz sığ bilgilere rağmen onu tanımaya çalışalım. Elbistanlı Cimri Ali’nin oğlu, eski Nüfus Müdürü Samittin Eray’ın ağabeysi olmaktadır, asıl mesleği öğretmenliktir. Pınarbaşı İlkokulu’nda (şimdiki Elbistan İlköğretim Okulu)  müdürlük görevinde bulunmuştur ve daha sonra Maraş’a müze müdürü olarak atanmıştır. Aynı zamanda bir heykeltıraştır, bu yönde çok sayı da çalışması vardır. Bu Değerli Eğitimcinin Ruhu şad yurdu uçmağ olsun.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri