Hükümet Demokrasi Yolunda Samimi Mi

.

Özellikle 12 Eylül sonrasında siyaset şekillenirken, her şey parti genel başkanlarının iki dudağı arasına sıkıştı.

Siyasi partiler kanunu ve seçim kanunu parti genel başkanlarını adeta padişah yerine koydu. Seçim yenilgilerine rağmen, hala yıllardır aynı koltuklarda oturarak millete ahkam kesen bu genel başkanlar ülkeyi geleceği taşıma adına ufuk turu atması gerekirken, koltuğu çocuğuna ya da damadına bırakmanın hesabı içine giriyorlar.

Bunun sonucu ise ortada.

Türkiye’de her şey kurumsal bir yapıya kavuşurken, siyaset kurumu hala aynı ilkelliği ile durmakta ve siyaseten oy verdiğimiz insanlarda bu ülkeyi idare etme sevdasına kapılmaktadır.

Doğrusunu ifade etmek gerekirse, parti içi demokrasiyi işletmeyen, seçim ve siyasi partiler kanununu çağın şartlarına uygun olarak dizayn etmeyen, çıkartmayan partilerin ve iktidarların demokrasiye bakış açısına ve samimiyetine inanmıyorum.

Ülkemizde son yıllarda Başörtüsünün yaygınlaşması için hükümetin gösterdiği çabayı bireysel hak ve özgürlükler açısından sonuna kadar destekliyorum.

Ama aynı çabayı seçim ve siyasi partiler kanunu için yapmamasını da çok yadırgıyorum.

Seçime daha 6 ay var.

Seçim ile ilgili kanunlarda çıkmadı. Hükümet samimi ise öncelikle bu seçimde uygulanmak üzere yeni bir seçim ve siyasi partiler kanunu çıkartmalıdır.

Hükümetin 2011 seçimleri için seçim sloganı olarak ilan etmeye çalıştığı; Kendi anayasanı kendin yap sözünü ben inandırıcı bulmuyorum.

2002-2011 yılları arasında bu iktidarın ortaya koyduğu ve gerçekleştirmeye çalıştığı büyük hizmetleri var. Bu hizmetleri görmezden gelmek, olmadığını savunmak doğru değildir. Millet hükümetin uygulamalarından memnun olduğu için ilk seçiminden bu yana sürekli oy’larını artırmıştır. Bu milletin iktidara memnuniyetinin ifadesidir.

Öyle kimi parti genel başkanlarının ifade ettiği gibi; bu millet 500 kg kömüre iki paket yiyeceği de satılmıyor.

Meseleye bu şekilde bakan siyasi anlayışın bu ülkede SEÇİMLE İKTİDAR OLMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR.

Kaldı ki medyanın bütün pohpohuna rağmen CHP’nin anketlerde OY yüzdesinin % 30’lara bile çıkmamasının sebebi budur.

Millete tepeden bakarak, milletten oy istenilmez.

Millete tepeden bakan partiler bu ülkede seçimle iktidara gelemezler. Onlar olsa olsa darbe özlemcileridir.

Bu gün Silivri’de tutuklu olanları kendi partilerinden aday göstererek TBMM’ye taşımayı düşünen siyasi partiler sanırım milletin büyük tepkisiyle karşılaşacaklardır.

Hükümet yukarıdaki seçim sloganı yapmayı düşündüğü sözde samimi ise Siya Parti Genel Başkanlarını Padişah gibi gösteren bu siyasi partiler kanunu ile seçim sistemini değiştirmelidir.

Eğer bu konuda hükümet bir çalışma yapmaz ise, kentlerde de vatandaşın istediği, vatandaşın sevdiği isimleri listelere koymayarak, kendilerinin işine geldiği gibi bir liste ortaya koyarlarsa sanırım 1989 Yerel seçimlerinde Anavatan partisinin başına gelenler iktidar partisinin de başına gelecektir.

1989 Yerel Genel seçimlerinde Anavatan partisinin bir seçim afişi vardı. Eli kolu bağlı muhalefet Belediye Başkanları.

Millet bu afişe karşılık merhum Özal’a öyle bir ders verdi ki. Şimdi aynı şeyin tekrar etmesi de sürpriz olmayacak bir şeydir.

Ben yaptım oldu, ben istedim oldu, benim dediğim olacak gibi dayatmalar iktidar partisine büyük bir seçim fiyaskosu da yaşatabilir.

Bunu unutmamak gerekiyor.

Hükümet samimi ise vatandaşın seçme ve seçilme hakkı ile ilgili de bir düzenleme yapmalıdır.

Bizden söylemesi!....

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Yazarlar Haberleri