Hümanizme Bakış

.

Hümanizmin kaynağı insandır. İnsan olmadan hümanizmden bahsedilemez. Ve bir insanı sevmekle başlar herşey. İnsanı tanıdıkça yenilerini dahil eder, çevre genişler. Varlık farkındalığını çoğu kez insan hissettirir. İletişim halinde olmak ve çevreyi geliştirir.Bakış açısını zenginleştirir.

Daha mutlu ve daha farklı düşünme potansiyelini geliştirir. İşte burada sevgi ortaya birbirini sevmekle ortaya çıkar.Sevgi verildikçe çoğalan ve insanı iyi hissettiren bir duygu.Yaradılış sebebimiz.Doğada her canlı sevginin bir ürünü.

İnsanı sevmekle başlar herşey.Tanımakla devam eder.Sadece bir insanı değil, yüreğigeniş olmalı, tüm insanları sevebilmeli ki hümanist olabilmeli.Doğası gereği insan sevmeye meyillidir. Sevmenin olduğu yerde de sorunlara çözümcül yaklaşılarak çözülür.Asayiş ve sevginin olmadığı yerlerde sorunlar her zaman vardır.Herkes kendini sevdiğinden birbirini sevmeye tahammül edemez.İşte bu da sevme karşıtlığı yani hümanistliğin istemediği bir davranıştır. Kendini seven diğer insanları da sever.

***

Mevlana dünya çapında tanınmış hümanist bir kişiliğe sahiptir.Çünkü hep sevgiden yana.Birlik beraberlikten yana.13.Yüzyılda hümanizmin temellerini oluşturan sözleri ve felsefesiyle öncü oldu.O ,dünyanın geçici olduğunu ve fani yaşamdaki maddeciliğin insan ilişkilerindeki en zararlı unsur olduğunusavunur.Mevlana’nın görüşüne göre en önemli olan yaşam boyunca “insan olmak” ve “insanca hareket etmek”tir. İnsanı ayırmaz , sever Yaradan’dan ötürü.

Mevlana’ya birgün bir mektup gelir.Mektupta şahıs “hocam sen nasıl adamsın? Herkese gel diyorsun, bilen var bilmeyen var.Herkese gel denir mi?” diyerek başlayan uzunca bir serzenişte bulunan mektubun her yanı yazılarla bezliyken , Mevlana bakmış mektubun altında küçük bir yazısız yer kalmış.Mevlana oraya “SEN DE GEL ! “ yazıp, cevabı göndermiş.

"Gel, gel, ne olursan ol yine gel. İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel. Bizim dergahımız ümitsizlik dergahı değildir. Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel." İnsan ayrımı yapmamıştır, statü mevki ise onun yanında esamesi okunmamış. Çünkü dünya gelip geçici, içinde yaşayan insan kıymetlendirdi dünyayı. İnsanı da insan yapan tavrı, davranışı, edep ve ahlakı. Aslolan suret değil, karekterdi. Tüm dünyayı kucaklayan bir hümanistti o.

***

Yunus Emre 13. Ve 14.Yüzyılda yaşamış ve felsefesi hiçbir zaman zaman kalp kırmamak,büyüklük taslamamak,gönül almak ve geçimli olmak esastır.Dervişlik felsefesini benimseyen Yunus Emre Anadolu’da Türk düşünce ve tasavvuf şairi ve aynı zamanda bir islam düşünürüdür o. Şiirlerinde insanı ön planda tutan ve güzel insandan bahseder.Gelin tanış olalım, İşi kolay kılalım, Sevelim sevilelim, Dünya kimseye kalmaz, diyen Yunus Emre sevgi ve barıştan yana olmuştur. İnsanın birbirini sevmesini ve barış içinde yaşanılması isteğini felsefesinde daima işlemiştir.

***

İtalya da hümanizm 15. Yüzyılda başladı.Hümanizm insanların entelektüel ve yaratıcı potansiyelini ön plana çıkarmaya çalışmışlardır.Aynı zamanda ,insanların dini inançlarından bağımsız olarak insanlık değerlerine ve evrensel ahlak ilkelerine vurgu yapmaktadır. Avrupa her haliyle Türkiye’den ileri tavırlar sergilemiş olsa da birçok değer Anadolu’dan taşınmıştır. Medeniyet yanlış anlaşılmasın. Kağıdın bulunması ve kullanılması, teknolojinin gavur icadı diye Türkiye’ye gelişinin geciktirilmesi de bir kısım ileriyi göremeyen insanların set çekmesi olarak gösterilebilir.

***

Konuya dönecek olursak, medeniyette insanın insanla münasebeti sonucu gelişiyor ve yaygınlaştırılıyor iyilikte, güzellikte. Hümanist olmak verici olmak, ışığını yansıtmak, güzel ahlaklı olup insanlarla iyi dialoglar kurabilme ve insanlar arasında güvene ve sevgi, hoşgörü, vefaya dair ilişkiler kurabilme bütünlüğüdür aslında hümanizim.

Yolunuz açık olsun.Kalın sağlıcakla

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri