Şiddete ve anarşiye açık sokaklarda her an gasp edildiğimiz, bir halk otobüsünde seyir hâlinde iken atılan molotof ateşiyle yanarak öldüğümüz, en işlek caddede bir tinercinin bıçağına muhatap olduğumuz, alkollü bir insan canavarının trafik cinayetine kurban gittiğimiz kötü bir hayatın kaynağı demokrasidir, demokrasinin mesuliyetsiz ahlâkıdır.
Bu ülkede rezalet ve zina ihtiva eden film, sinema ve televizyon vasıtasıyla her türlü fuhşî faaliyeti telkin eden, Müslüman insanın ahlâk ve yaratılışına aykırı dernekler kurarak sanat adı altında faaliyet ve gösteriler yapan, alkol kullanarak trafik cinayetleri işleyen, sahillerde ve umuma açık alanlarda çıplak ve dekolte dolaşarak cinselliği azdıran, İslâm’ın vecibelerinden oluşan içtimaî değerlere saygısızlık eden, caddelerde silah kullanarak masum insanların ölümüne sebep olan, yol keserek vatandaşı sokak ortasında gasp eden, apartmanlarda köpek besleyerek insanları rahatsız eden bütün sosyetelerin, anarşistlerin, marjinallerin, magandaların, kırık ayakların, artistlerin fiillerine asla göz yumulmamalı, ânında bastırılmalıdır.
Müslüman ahlâkına ve insanî ölçülere aykırı her istek ve davranışa, her siyasî anlayış ve düşünceye fırsat ve izin veren demokrasi derhal kaldırılmalıdır. Gayr-ı müslimler dinî gelenek ve düşünceleriyle sınırları belirlenen ölçüler içinde yaşayabilirler. Müslümanlar da dahil, gayr-ı Müslimler, dinsizler, marjinaller, ne idüğü belirsiz gruplar gayr-ı ahlâkî faaliyetlerini ulu orta her yerde icra edemezler, toplumun geneline gösteremezler ve telkin edemezler.
Batı tarzı “demokrasi” kaldırıldığında sokağa çıkıp eylem ve gösteri yapmak yasaklanacak ve herkes işine gücüne bakacak. Düşüncesini ve isteğini sözle, dille, yazıyla söylemeyip sokakları savaş meydanına çeviren, kamuya zarar veren, kaldırım taşlarını söküp dükkân ve araçları tahrip eden, vatandaşı korkutan, polisi “zor” kullanmaya mecbur eden bütün anarşistler ve eylemciler kararlı bir şekilde derdest edilerek, âlim ve fâzıl insanların nasihat edeceği Islahevlerinde “milletime sadakat göstereceğime ve huzurunu asla bozmayacağıma yemin ederim…” tâlimleri yaptırılıp adam olana kadar te’dip edilmelidir.
İslâm’ın merhamet, kanun ve adâlet gücünün hâkim olduğu bir ülkede yaşamayı özledik. Meşrûiyetin ve hâkimiyetin İslâm’lara ait olduğu, bunun dışındakilerin ise dinî yaşayış, düşünce, vicdan ve sanat hürriyetlerinin ahlâkâ mugayir olmayan, şiddet ve anarşiye meyletmeyen ölçüler içinde serbest olduğu bir devlet düzeninde Müslümanlar adam gibi yaşayacaklar, tâbi ve zimmî olanlar da insanî ölçüler içinde vatandaşlıklarını emniyet içinde sürdürecekler.
Bu tekliflerimizi istihza ile okuyanlar var aranızda. Tanzimat Fermanı’yla birlikte
demokrasinin kaldırılmasının, gavura gavur denmesinin, alkol ve çıplaklık hürriyetinin kısıtlanmasının, ahlâka mugayir pislik saçan sanat, sinema, televizyon, bale, opera, bar, pavyon, gazino vb. ad altındaki bütün necaset yuvaları ile bu çizgideki dernek ve grupların kanunla temin edilmiş hayat hakkının alınamayacağını ima edercesine güldüklerini hissediyorum.
Esasında mesele bir kalemde çözülecek bir meseledir. “Dinî inanç, düşünce ve anânevî faaliyetler dışında anarşiye, şiddete, kaosa, ahlâksızlığa sebep olan her türlü istek, fiil ve eylem yasaklanmıştır ve teşebbüs edenler ânında derdest edilecektir” şeklinde kanun ve uygulamanın hayata geçirildiği gün huzur hâkim olacak.
Böyle bir ülkenin hayâlini kurunuz ki kaypak, sinsi, bukalemun, fırıldak ve hain
Demokrasiden ve ferdî liberalizmden kurtulalım. Bizi mutazarrır eden, emniyet ve huzurumuzu temin etmekten mahrum olan demokrasinin barındırdığı hürriyet ve serbestliğin bizim din ü devlet ve millet töremize uygun olmaması, aksine ayartıcı, anarşiye, şiddete ve her türlü isteğe yol vererek farklı hayat gruplarının oluşmasına yataklık edici ve dolayısıyla bir anlamda bölücü ve kötülükler saçıcı özelliklere sahip olmasından dolayı her gün kıyamet yaşanıyor.
Düne göre İslâmî varlık sahamızın bir miktar açılıp genişlemesine “katkısı” nın olduğu söylenen demokrasinin sağladığı “imkânlar”ın Müslüman topluma medeniyet ve emniyet cihetinden yâr olacağına güvenmemek gerek.
Demokrasinin bize yabancı olan ayartıcı ve bozucu ruhunun, insanî yapımızı bozan hadsiz hürriyet taleplerinin başımıza neler getireceğine kafa yormadıkça, darbeci rejimlerden gördüğümüz zararları demokrasiden de görmeye başlarsak şaşırmayın.
Şiddet ve tahrip hürriyetini sağlayan şarlatan demokrasiyi bir an önce kovalım.
(Alıntı: Habervaktim.com)