Hükümete yakınlığı ile bilinen “Çalık Grubu”nun kanalı ATV’ de, yeni sezonda “Huzur Sokağı” adında iddialı olduğu söylenen bir dizi başlıyor…
“İddialı” olup olmadığını bekleyip göreceğiz. Ancak daha başlamadan, dizi oyuncularından birinin ağzından dökülen ve pekte “huzurlu” olmayan sözler şimşekleri bu dizinin üzerine çekmeye yetti bile.
***
“Huzur Sokağı”; İslami kimliği ile bilinen Şule Yüksel Şenler’in aynı adlı romanından diziye uyarlanan bir hikaye. Dizinin henüz çekimlerine başlanırken bazı medya organlarında “ilk başörtülü dizi geliyor” diye duyuruldu. Oysa “dini kanallar” diye tabir edilen bazı televizyonlarda yıllardır bu tür diziler zaten oynuyordu. Demek ki “kastettikleri ‘dinsiz kanallar’mış” demeden edemiyor insan!!
Neyse…
Dizinin başrol oyuncularından biri Sinem Öztürk isimli bir bayan ve dizide sözü edilen “başörtülü” karakteri oynuyor. Oynuyor oynamasına da, dizinin reklamı için midir nedir, başörtüsü ile ilgili olarak söylediği “görüntü kirliliği” sözleri tepkileri üzerine çekmeye yetti bile!
"İlk başlarda çok korkuyordum. Sette görüntü kirliliği yaratmayayım diye. Ancak yakıştı diye güzel tepkiler alınca motive oldum."
Hoppala…
Demek ki neymiş?
Başörtülü olan her bayan “görüntü kirliliği”ne neden oluyormuş.
Bu ne demek şimdi?
Başörtülülere hakaret değil mi?
Bilmiyorum, kanal yöneticileri ve dizinin yapımcıları eğer “iyi niyet”lilerse tüm başörtülülerden özür dilemeleri gerekir.
Ha, dilemeye de bilirler. Dilemezlerse buna şaşırmam!
Ama oyuncularından birisinin başörtüsüne hakaret ettiği dizi Türkiye’de ne kadar/nasıl izlenecek ona bakmak lazım.
Gerçi iftar sofralarını “Coca Cola”ların süslediği bir ülkede yaşıyoruz.
O yüzden yarın öbür gün, kendilerine “Müslüman” denilen insan toplulukları tarafından reytingin zirvesine oturtulursa kimse şaşırmasın.
Evet, biz Türk Toplumu olarak hem eleştiririz, hem de izlemekten geri durmayız. Yarın o dizi “suyu üfleyerek içen” insanlar tarafından izlenecek..
İzlenince reyting yapacak..
Reyting yapınca reklam alacak…
Reklam alınca daa.. gelsin paralar...
***
Madem söz televizyonlardan açıldı, o halde yine televizyonlardan devam edelim:
Samanyolu Terlevizyonu’nda “beşinci boyut” diye bir dizi oynadı bir süre. Hatırlarsanız orada “Hızır”ı canlandıran bir ihtiyar vardı.
(Adı Doğan Turan…)
Başı sarıklı, sakallı, yüzü nurlu mu, nurlu!!
Geçenlerde bir sahil kenarında yarı çıplak halde içki içerken görüntülendi.
Oysa o sevimli, iyilik meleği ihtiyarı ne kadar sevmiştik. Öyle görünce de “şok” olduk doğal olarak.
Aslında biz toplum olarak biraz ahmaklığımızın yanı sıra sanırım gereğinden fazla da iyi niyetliyiz..
Sinema ve dizilerdeki karakterleri kendimizle özdeşleştiriyoruz.
Oysa “oyuncu” ile “karakter”i ayırt edebilsek bu girdaba hiç kapılmayız.
***
Sosyal medyada sıkça karşılaşıyorum.
Oldukça dindar oldukları belli olan kocaman insanlar bile Hz. Hamza’nın sözlerini paylaşırken Anthony Quinn’in fotoğrafını kullanıyorlar!!
Hz. Hamza ve Anthony Quinn !!
(..?)
***
Yine “Kurtlar Vadisi”nin eli Kur’anlı, “dini bütün” sevimli ihtiyarı (Kahramanmaraş Belediyesi’nin de “Rıdvan Hoca”sı) “Ömer Baba” (Emin Olcay) aslında rakı içen oldukça modern(!!) bir insan.
Bir başkası;
Daha önce bazı dizilerde “hacı” karakterini canlandıran, bazılarının öz dayısından fazla sevdiği “Ramiz Dayı”, (Tuncel Kurtiz) aşırı solculuğu ile bilinen ve dinle diyanetle uzaktan-yakından alakası olmayan bir adam. Şimdi adına “Muhteşem Yüzyıl” denilen ve aslında “muhteşem ve rezalet” olan dizide devrin Şeyhülislamı Ebu Suud Efendi’yi canlandıracak!..
Hadi buyurun..
***
Aktör aldığı paraya bakıyor. Yani parası için başörtüsü de takıyor, kadın kılığına da giriyor, kadın satıcısı da oluyor, zalim bir insan da oluyor, ağa da oluyor, bey de oluyor, hizmetçi de oluyor, köle de oluyor, icabında “Hızır” bile oluyor!!
Oluyor da oluyor işte…
“Biz”e düşen bilinçli bir izleyici olmak.
Bunları bilerek izlemek..
Seçici olmak.
Milli ve manevi değerlerimize küfredilen program ve dizileri dışlamak; onları düşük reyting yoluyla cezalandırmak olmalıdır.
Sevgi ve muhabbetle kalın.