Kurumlar, erke yaranmak uğruna adaleti ayaklar altına alan, sadece nefes alıp vererek yaşamını devam ettiren canlılarla dolu.
Bilimde, sanatta, ekonomide, kültürde, eğitimde, siyasette kısaca her alanda sayısız kendini yetiştirmiş değerli bireyler mevcut iken öncelik, “ideolojik kimlikler” ve “koşulsuz biat edenler” olunca ilgili alanlarda doğal olarak bir ilerleme kat edilemiyor.
En tuhaf olan ise bu yanlışı devletin yapması ve atamalarda “liyakat” ve “ehliyeti” esas almak yerine bu hususları öncelemesidir.
Doğru ya da yanlış bir birey olarak “düşünce”sini ifade etme cesareti gösterenlerin ötekileştirilmeden yaşamına devam etmesi neredeyse imkansız gibi.
Kurumlar profesyonel bir idarecilik anlayışı ile adil bir yönetim sunmak yerine; kabile anlayışı ile eş, dost, akraba, ahbab, kimlik, ideoloji ilişkileri üzerinden idare ediliyor.
İşini hakkı ile yapan bireyler öncelenmek yerine, erke en çok yaranmaya gayret eden kişiler el üstünde tutuluyor.
Eleştiri kültürünün inşasıdır bir toplumu yüceltecek olan.
Korkmayın eleştirmekten, eleştirilmekten.
Bir kişiliği, duruşu, düşüncesi, iradesi olmayan güce göre şekil alan pragmatistlerden korkun.
Onlardır bu toplumu orta yerinden çökertecek olan.
Doğudan da mahrum kalmayın, Batıdan da
Köyden mahrum, kalmayın kentten de
Denizden de mahrum kalmayın, topraktan da
Yağmurdanda mahrum kalmayın, güneşten de
Necip Fazıl’dan da eksik kalmayın, Nazım Hikmet’ten de
Orhan Pamuk’tan da eksik kalmayın, Fazıl Say’dan da
Sevan Nişanyan’dan da eksik kalmayın, Ali Nesinden de
Aziz Nesinden de eksik kalmayın, Yaşar Kemal’den de
Cemil Meriç’ten de eksik kalmayın, Nurettin Topçudan da
Neşet Ertaş’tan da eksik kalmayın, Aşık Veysel’den de
Yunus Emre’den de eksik kalmayın, Pir Sultan Abdal’dan da
Ahmet Kaya’dan da eksik kalmayın, Şifan Perver’den de
Ahmed-i Hani’den de eksik kalmayın, Mehmed Uzun’dan da
Yılmaz Güney’den de eksik kalmayın, Nuri Bilge Ceylan’dan da
Şener Şen’den de eksik kalmayın, Kemal Sunal’dan da
Çetin Altan’dan da eksik kalmayın, Oğuz Atay’dan da
Orhan Veli’den de eksik kalmayın, Can Yücel’den de
Halil İnalcık’tan da eksik kalmayın, İlber Ortaylı’dan da
Ziya Gökalp’ten de eksik kalmayın, Mehmet Fuat Köprülü’den de
Hüseyin Nihat Atsız’dan da eksik kalmayın, Ahmet Refik Altınay’dan da
Ahmet Yaşar Ocaktan da eksik kalmayın, İlhan Tekeli’den de
Şerif Mardin’den de eksik kalmayın, Aziz Sancar’dan da
Kemal Karpat’tan da eksik kalmayın, Cemal Kafadar’dan da
Fuat Sezgin’den de eksik kalmayın, Oktay Sinanoğlu’ndan da
İbn Haldun’dan da eksik kalmayın, Evliya Çelebi’den de
Hrant Dink’ten de eksik kalmayın, Tahir Elçin’den de
Tolstoy’dan da eksik kalmayın, Dostoyevskiden de
Charles Robert Darwin’den de eksik kalmayın, Sokrates’den de
John Locke’dan da eksik kalmayın, Hegel’den de
Ve daha niceleri...
Eziyet etmeyin kendinize...
İdeolojiye kızıp sanat, siyaset, edebiyat, müzik, kültür ve düşünce insanlarından mahrum kalmayın.
Her birinin uzmanlık alanından istifade edin.
İdeolojisi her ne olursa olsun, düşünüp, yazıp, çizip üretenlerdir bu toplumu yüceltecek olan...