İnönü dönemi tarih anlayış ve uygulamalarını anlayabilmek için, bu dönemde ki ders müfredatları, kitaplar, tarih kongreleri ve kongrelerde sunulan ve kabul gören bildiriler önemli kriterler olarak karşımıza çıkmaktadır. İnönü döneminde özellikle 1940-46 yılları arasında uygulanan tarih politikaları, 1946 yılından sonra kamuoyunda tartışılmaya başlanmış ve bu kapsamda İnönü dönemi tarihçiliği ve tarih müfredatı sorgulanmıştır. 1946'da çok partili hayata geçiş ve demokratikleşme çalışmalarının hızlanmasıyla birlikte, İnönü döneminde uygulanan hümanizm merkezli tarih politikalarına karşı, alternatif tarih görüşleri ortaya çıkmıştır.
1948'den sonra Türk tarihinin belli bir kesiti değil, bütün dönemleri inceleme kapsamına alınmıştır. Özellikle Fuat Köprülü ve Nihal Atsız, Türklerin Yunanlı oldukları veya Yunanlıların da Türk oldukları yönündeki görüşleri yazdıkları yazılarla eleştirmişlerdir. III. ve IV. Tarih Kongrelerinde öğretmenler çağrılmamış sadece TTK üyeleri ve öğretim üyeleri katılmış, tarih ders kitaplarını Tarih Kurumunun üyeleri yazmıştır. Böylece tarih ders kitaplarının hazırlanması ve okutulmasında öğretmenlerle yazarlar arasında kopukluk yaşanmıştır.
Ataürk'ten sonra Cumhurbaşkanı seçilen İsmet İnönü'nün devlet politikasında etkili bir şahıs olarak ön plâna çıktığı ve daha çok "Millî şef" dönemi olarak bilinen bir devir başlamıştır.
İnönü döneminde Atatürk döneminin temel ilkelerinden olan milliyetçilik ve Türk Tarih Tezi terk edilerek yerine eski Yunan ve Latin(Hümanist) kültürü ikame edilmeye çalışılmıştır. Ülkenin kalkınması için temel hedef batılılaşmadır. Bunun için de döneme; ''Batı medeniyetin asli unsurları Yunan ve Latin kültürlerinin tanınması ve benimsenmesi gereklidir.'' anlayışı hakim olmuştur.
İkinci Dünya Savaşından sonra gelen barış ortamı ve hürriyet ve demokratik taleplerle birlikte Batı değerlerinin yüceltilmesine yol açan Hümanist eğilimlerin gelişmesine zemin hazırlamıştır. Atatürk'ün ölümünden sonra İnönü dönemi Türk fikir hayatı üzerinde önemli etkisi olan Hümanizma, II. Dünya Savaşının sıkıntılı günlerinde eğitim ve kültür hayatında temel ilke olarak kabul edilmiştir. İnönü dönemi eğitim politikasının en bariz hususiyetinin, hümanistleştirme olduğu görülür. Hümanizmin bir kültür politikası olarak benimsenmesi Hasan Ali Yücelin Millî Eğitim Bakanlığı döneminde olmuştur
1940 yılında devletin kültür politikasındaki değişikliğe uygun olarak okul kitaplarının yeni görüşler doğrultusunda değiştirilmesi ve yeniden yazılmasına başlandı. 1931 yılından itibaren liselerde okutulan 4 ciltlik tarih kitapları kaldırılıp, onların yerlerine yeni kitaplar yazdırıldı. Fakat eğitimdeki milli anlayıştan tam olarak vazgeçilmediğinden başlangıçta yeni kitapların yazımında Atatürk döneminin 4 ciltlik tarih kitaplarının genel çerçevesini korunmaya özen gösterildi. Bu değişikliğin ilk örneği olan 1939 yılında Şemseddin Günaltay'ın yazmış olduğu lise birinci sınıf tarih kitabı, Türk Tarihinin Ana Hatları" ve "Tarih-I" kitabına birçok yönden benzerlik göstermektedir. Tez de olduğu gibi kitapta da, ''Türklerin ilk medeniyeti Orta Asya'da kurduğunu ve iklim değişikliği sebebiyle ana yurttan göç ederek Ön Asya, Çin, Anadolu Ege ve Akdeniz medeniyetlerinin kurulmasında ve gelişmesinde önemli etkileri olduğu vurgulanmıştır.
Günaltay'ın kitabından sonra 1942 de Arif Müfit Mansel, Cavit Baysun ve Enver Ziya Karal'ın yazdığı Tarih-I kitabı, Şemseddin Günaltay'ın kitabında olduğu gibi bu kitapta da Türk Tarih Tezinin etkisi vardır. Enver Ziya Karal'ın Türkiye Cumhuriyeti Tarihi kitabını, 1945 yılında tamamlamıştır. Emin Oktay ve Niyazi Akşit'in 1947 yılında yazdığı Tarih 1 kitabı, 35 yıl şekil ve muhteva yönünden hiç değişikliğe uğramadan okullarımızda okutulmuştur.
Zamanla tarih öğretiminde Yunan ve Roma tarihi ve medeniyetinin öğretilmesi, Türk tarih ve medeniyetinin öğretilmesinden öne geçmeye başlamıştır. 1939 yılında yapılan "Birinci Maarif Şûrası'nda "hümanizm "konusu tartışılmıştır. İkinci Maarif Şûrasında ''ilkokulların tarih ders programının çocukların anlayış ve ruh yapılarına uygun olmadıkları ve bu programa dayanılarak yazılan tarih kitaplarının yetersiz olduklarını ileri sürülerek,'' okullar için yeni tarih kitapları yazdırılmasına karar verilmiştir. Ders kitapları yanında, özellikle Tarih öğretiminde araç ve gereçlerin kullanımı hususunda önemli teklifler sunulmuştur.''
Dördüncü Maarif Şûrası'nda '' Bütün milletlerin Türk olduğu- veya-bütün dillerin Türk dilinden çıktığı-şeklinde ki hayalle karışık nazariyeler, okul tedrisatında asla yer bulmamalıdır. Esasen bütün milletlerin Türk olması, Türklük için bir temayüz de değildir. Türk milletinin, millî ve medenî mazisiyle iftihar etmek mevzuunda herhangi büyütülmüş ve hayali bir tarihe ihtiyacı yoktur. Şeklinde itirazlarla Türk Tarih Tezi tenkit edilmiştir.
1923-1938 Atatürk döneminde Türk Tarih Tezi ekseninde yeni rejimin yerleşmesi ve benimsetilmesi konusunda oluşturulan tarih eğitimi; 1938- 1950 İnönü döneminde hümanizm düşüncesi çerçevesinde oluşturulmuştur. Eski Yunan ve Latin kaynaklarından çeviriler yapılmış ve bu eserler tarih öğretiminde kullanılmıştır.
Tarihin öğretilmesinde, ulusal bilincin yerleştirilmesinde tarih eğitiminin tartışılmaz bir yeri vardır. Burada dikkat edilmesi gereken husus; eğitimin romantik, gerçek dışı, hamasi ve çarpıtılarak verilmemesidir.
Mühim olan; ulusal bir tarih bilincini; tarihsel hakikatlere uygun, ama aynı zamanda tarihsel düşünme becerilerini de geliştirebilecek bir perspektifle verebilmektir.