İranlı fizikçi ve bilim insanı Mohsen Fahrizade’ geçen Cuma günü düzenlenen bir terör saldırısında hayatını kaybetti.
Son yıllarda İranlı nükleer bilim insanlarına bir dizi terör eylemleri yapılmıştır. Nükleer faaliyetleri nedeniyle İsrail’in kışkırtması ile ABD ile sık sık karşı karşıya gelen İran’da yaşanan son terör saldırısı bütün gözleri İran, İsrail ve ABD’ye çevirdi. İran’ın nükleer çalışmalarının ‘babası’ olarak bilinen ve nükleer programının mimarlarından Mohsen Fahrizade’nin suikasta kurban gitmesi sıradan bir terör olayı olmadığı apaçık ortadadır. Çünkü 2010 ve 2012 yılları arasında, dört İranlı nükleer bilim adamı benzer suikasta kurban gitmiş, İran cinayetlerin sorumlusu olarak İsrail’i işaret etmişti. Bu saldırıların tamamı planlı ve kritik zamanlarda düğmeye basılarak yapılmıştır. İsrail kuruluşundan itibaren İran’ın güçlenmesine engel olmak için her türlü oyunu sahnelemiş ve halende bu senaryolara devam etmektedir. İsrail bu sebepten ötürü İran’ı hiç boş bırakmıyor. MOSSAD’ın en kritik ve tecrübeli elemanları her zaman İran’da yoğun faaliyet içindeler. İsrail sadece bu tür seri terör olayları dışında Suriye’de bulunan İran askeri gücüne karşıda sürekli taciz ve saldırı durumundadır. Suriye topraklarında Rusya ve İran’ın bir çok noktada ortak hareket etmesi ve tüm hava sahasının denetiminin Rusya’nın elinde olmasına rağmen İsrail savaş uçaklarının İran askeri birliklerini ve üslerini vurması düşündürücü.
İsrail her alanda İran’ı tahrik edip hata yaptırmaya; ABD ile karşı karşıya getirerek ABD’nin İran’ı vurması için zemin hazırlamaktadır. İranlı yetkililer ve bazı uzmanlar Fahrizade suikastının arkasında MOSSAD’ın olduğu kanaatinde. İran’da art arda birçok nükleer enerji uzmanlarının öldürülmesi olayının ardında İran’ın nükleer silah programını önlemek isteyen İsrail gizli servisi Mossad’ın olduğu tüm taraflarca bilinmektedir. Yapılan suikastların İran’ın nükleer programını sabote etme ya da en azından yavaşlatma seferberliğinin bir parçası olduğu net bir şekilde ortadadır. Şimdiye kadar yapılan saldırıların arkasında ABD’nin de bir şekilde bağlantısı olduğu gün yüzüne çıkmasına rağmen ABD her türlü sorumluluğu reddediyor. İsrail ise muğlak sessizlik politikasını sürdürüyor. Fahrizade’nin, Birleşmiş Milletler (BM) nükleer izleme örgütü ve ABD istihbarat servislerinin, İran’da 2003’te rafa kaldırılan bir nükleer silah programı olduğuna inandıkları şeye başkanlık ettiği düşünülüyordu.
Fahrizade’nin adı ayrıca, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun Mayıs 2018’de İran’ın nükleer programı hakkındaki sunumunda yer almıştı. İsrail Başbakanı, İran’ın 2003’te nükleer planını ikiye ayırdığını anlatıyor ve şöyle söylüyordu: ‘Bu ismi unutmayın!’ diyerek Cuma günü öldürülen İranlı bilim insanı Muhsin Fahrizade’yi o hedefin arkasındaki isim olarak görüyordu. Trump’ın seçimi kaybetmesi sonrası rağmen Ocak 2021’de başkanlık koltuğunu bırakmak istememesi bu suikastın arkasında bir başka elin daha olduğunu göstermektedir. Biden seçim kampanyası boyunca Trump'ın iptal ettiği, 2015'te İran ile imzalanan nükleer anlaşmaya geri döneceğini söyledi. Suikast aynı zamanda ABD’nin yeni Başkanı Joe Biden’ın İran ile nükleer anlaşmaya dönme hedefinin önünü kesmeye yönelik bir eylem olarak da düşünülebilir. Türkiye’de 2006 yılından bu yana ASELSAN ve TÜBİTAK’ta F-16 savaş uçakları modernizasyonu, millî tank, insansız hava araçları gibi önemli projelerde çalışan en az 9 mühendis şüpheli bir şekilde hayatını kaybetmiştir. Aynı zamanda son yıllarda Tunuslu, Filistinli ve Mısırlı bilim insanlarının suikasta kurban gitmesine tanık olduk.
Cinayet faillerinin doğrudan bu ülkelerin teknolojisini hedef aldığını gösteriyor. İran ve Türkiye’de olduğu gibi Ortadoğu ülkelerinin birçoğunda birçok bilim insanı şüpheli kazalarda veya cinayetlere kurban gitmiştir. Türkiye’de hayatını kaybeden Türk bilim insanlarının ölümlerinin arkasındaki sis perdesi yıllardır gizemini koruyor. TÜBİTAK Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü’nde geliştirilen askeri bir cihazı denemek için Çanakkale’ye giden 3 bilim adamı dönüş yolunda şaibeli bir trafik kazası sonucu hayatlarını kaybetmişti. Bunlardan biri de Türkiye'deki zengin toryum yatakları konusunda çalışmalarıyla bilinen ve 2007 yılında Isparta'da düşen Atlasjet uçağında hayatını kaybeden 6 nükleer fizikçinin ölümlerinin arkasında ki sır perdesi. Şüpheli ölümlerin bir diğeri de ASELSAN’da yaşanan 3 sır intihardı. Tarih boyunca, insanlıktan yana olan kişilerin alın yazısı hiç değişmedi. Bu alın yazısı özellikle İran, Türkiye, Irak, Suriye, Mısır, Filistin kısacası İslam Coğrafyasında adeta kader oldu.
Ne zaman bu coğrafyada ülkeler batıyı geçmeye kalkışırsa muhakkak önüne bir set çekilmektedir. Gelişen her İslam ülkesi Büyük Ortadoğu Projesi’ni yani diğer adı ile Büyük İsrail Devleti’nin kurulmasına engel teşkil edeceğinden dolayı Siyonist devletler hedeflerine ulaşmak için her türlü hileye başvurmaktalar. İran’ın, Türkiye’nin büyümesi demek ABD ve İsrail’in Orta Doğu'daki politikalarını olumsuz yönde etkileyecek, Filistinliler için ise olumlu sonuçlara yol açacaktır.