Dünya kurulduğundan beri süregelen ayak oyunlarının asıl amacı, rakibini alt etmek, haksız şekilde başarı elde etmek ve elbette ki daha çok kazanmaktır.
Provokasyon ise ayak oyununun sistematik hale gelmiş şeklidir. Dünya kurulduğundan bu yana da provokasyon eksik olmadı.
Hele bir de mezhepsel, inanç veya töre gibi önemsenen konular varsa kurgu, çok daha kolay hale gelebiliyor, köşeden olanları izleyenler de el ovuşturmayı iştahlı bir eyleme dönüştürebiliyor.
Alevi vatandaşlarımızın evlerinin işaretlenmesi, birkaç yıldır gündemde.
Tam unutulmuştu ki, Adıyaman’da yeniden sahneye bir oyun sürdüler.
Adıyaman, tarihi geçmişi, toplumsal yapısı ve insani ilişkileri nedeniyle bu tür tezgâhlara kolayca gelen bir kent değil.
Ama buna rağmen sürekli Adıyaman üzerinde Alevi-Sünni çatışması çıkaracak oyunların oynanması, provokatörlerin hiç pes etmediğini göstermesi açısından dikkat çekicidir.
Oyun kuranların, kurgu hatalarının olması, acemice yapılmış olması, amatörlük kokması bir şeyi değiştirmiyor.
Adıyaman’da sükûnet muhafaza ediliyor, kardeşlik bağları zedelenmiyor ama Adıyaman dışında işaretler, “de hadi, neden oyuna gelmediniz” kışkırtmasıyla sürüp gidiyor.
Yine öyle olacak.
Çünkü her zaman oyun, eylem yapılan yer için tasarlanmaz.
Daha çok dış dünyanın dikkatini çekmek ve tepkilerin çığı gibi büyümesini sağlama adına yapılır.
Yoksa Adıyaman’da tezgâh kurmak, diğer her yerde olduğu gibi çok kolaydır.
Tezgâha gelmek ise Adıyaman’da en zorudur.
İşte burada başarı devreye giriyor.
Tezgâh kurmak sorun değil, çocuk oyuncağıdır da…
Bunun için illa derin bağlantılarınızın olması, terör örgütleriyle içli dışlı olmanız, Ergenekon gibi yapılanmaların içinde veya dışında yer almanız önem taşımaz…
Elinize alacağınız fosforlu kalem veya tebeşirle birkaç eve çarpı atıp, kenara geçerek olacakları izlemeniz mümkün.
Burada oyuna gelmek kötüdür…
Tezgâhı bozmak ise başarıların en büyüğüdür.
Türkiye’de belli kesimler üzerine sıkça oyunlar oynanır.
Kışkırtma yapılır, sabır denenir, “de hadi” türü bir kalkışma beklenir…
Bunlar Aleviler, Sünniler ve Kürtlerdir…
Bir kesimi, bir diğer kesime düşman etmek için daha önce denenen ve bazen başarılı olan senaryolar, bir iki ufak değişiklikle farklı farklı yerlerde sahneye konulur.
Halk, geçmiş tecrübesi, olgunluğu, vakarıyla saygın bir duruş gösterir, oyuna gelmez, kardeşlik bağlarını bozmaz.
Ancak, oyun kuranların asıl derdi bunlar değildir.
Onlar, bu hassasiyetlerin, çok farklı kesimlerde etkisini hesaplayarak oyun kurarlar.
Demokratik açılım veya demokratikleşmenin önünü tıkayacak her şey onlar için kazanımdır.
Yurdun dört bir yanında eylemler yapılması, dikkatleri Alevilerin sorununa çekmeyecek ama Alevi-Sünni kavgası için bir kez daha zemin oluşturmuş olacaklardır.
Eğer amaç, Alevi sorununa dikkat çekmek olsa zaten demokratikleşme, bu tür sorunları çözecek adımlardır.
İşaretleme sorunu çözmez, sorunla beslenenlerin ekmeğine yağ sürer.
Demokratikleşme belki yeterli değildir, belki tam anlaşılmış veya anlatılmış da değildir ama çözme iradesi ortadayken, çözümsüzlükten beslenme çabası, leş bekleyen akbabaların süzülmesinden farksızdır.
İnancım odur ki, bir kez daha Adıyaman, bu oyunu bozar.
Ama oyun bozulmasın diye bugünden itibaren verilen demeçlere, atılan sloganlara, yapılan eylemlere bir kez daha göz atın.
Aradan cımbızla seçeceğiniz sloganlar, kimin bundan nemalanacağını gösterecek.
Ve asıl niyet orada ortaya çıkacak.
Eski Türkiye özlemcisi çok var, ne yazık ki hiç eksik de olmayacak.
Ama unutmasınlar, kandan beslenenleri, kan kokusuyla titreyip kendisine gelenleri bu millet çok iyi tanımaya başladı.
Belki bu işaretler son çırpınıştır ve onlar çırpındıkça daha güzel günlere, daha demokratik bir ülkeye ulaşma imkanını da elde edebiliyoruz.
Çünkü onların çırpınışları, o karanlık günleri hatırlatıyor ve asıl bizi titreyip, kendimize getirmeye neden oluyor.
Antidemokratik bir ülke onlara cennet olabilir ama bizim cehennemimizdir.
Tweetimden seçmeler
Çok hoş bir cümleymiş, paylaşayım, “Sevdiklerimizi tekmelemeye anne karnında başlıyoruz!”